Ünlü İyonyalı matematikçi ve aynı zamanda filozof olan Pythagoras (bizim tanıdığımız ismiyle Pisagor), gerek matematik teorileriyle gerekse düşünsel akımını temellendiren ve şekillendiren fikirleriyle günümüzde yaşamaya devam ediyor.
Özellikle rakamlarla arası iyi olan, geometrik şekilleri özleyenler hatırlayacaktır; “Bir üçgenin iç açılarının toplamı iki dik açıya eşittir” ve ayrıca “bir dik üçgende en uzun kenarın karesi, diğer dik kenarların uzunluklarının karelerinin toplamına eşittir”. İşte bu önermelerin yazılmasını sağlayan Pisagor’un ta kendisidir.
Unutmadan söylemekte fayda var, matematik, müzik, geometri ve astronomi gibi oldukça ciddi bilimlerin gelişmesinde hatırı sayılır katkılar sunan Pisagor ve öğrencileri, evrende geometrik ve harmonik bir uyum olduğuna inanıyorlardı. Onlara göre böyle bir uyum reddedilemezdi. Ayrıca doğal sayıların evreni yönettiğine inanan Pisagor ve öğrencileri, sayıların geometrik birer anlam taşıdığını ileri sürüyorlardı.
Dersi kaynatmadan
Konuya dönersek, kayıtlara göre M.Ö 570 – MÖ 495 yılları arasında yaşadığı bilinen İyonyalı filozof, Adalet Kupası isimli icadıyla da bugünler dahil her döneme gönderme yapabiliyor. Bu da onu daha ilgi çekici bir hale getiriyor.
Malum, adalet uzun bir süredir ülkemizde de işlevsel olmasına ihtiyaç duyulan bir kavram…
Tabii bu adalet kupasının ya da kadehin doğrudan siyasal veya adli bir yanından bahsedemeyiz ancak öyle bir toplumsal göndermeyle mesaj oluşturuyor ki; insanın 2500 yıl önce de bugünlerden pek farklı olmadığını anlamamıza yetiyor. Asıl mesaj yerine ulaşıyor mu? O bilinmez haliyle.
Aç gözlü olanın elindeki de gider
Pisagor’un Adalet Kupası, ters çan biçiminde bir nesne. İlk bakışta sıra dışı bir özelliğin gözükmediği kupanın ilginç yanı, altının delik olması.Altı delik bir kupayla su ya da benzeri bir içecek tüketebilir miydiniz? Bu kupa Pisagor’un prensibiyle üretilmiş bir Adalet Kupası ise, cevap da evet olur.
Çalışma yöntemi ve ilkesi
Altı delik olan bu kupadan afiyetle içecek tüketilmesi için öncelikle kupanın çalışma prensibi ya da bunun yöntemi sorgulanmalı.
Bardağın içindeki düzenek, bir kolon ve bu kolonda bulunan bir kanaldır. Su, bu kolonun seviyesinin altına kadar doldurulduğunda diğer normal kupalarda olduğu gibi durmaktadır. Fakat su bu kolonun seviyesini geçerse ortadaki kolon ve içindeki kanal da su ile dolar ve ardından sifon (siphon) etkisi devreye girer. Böylece kupanın içinde bulunan suyun tamamı ya da tamamına yakını dökülmüş olur.
Pisagor’un Adalet Kupası’nın çalışma ilkesi sifon mekanizmasına dayanır ve akışkanlar teorisi ile bu çalışma ilkesi açıklanır.
Bunu denemeyin!
Adalet kupasıyla çayınızı, kahvenizi içmeyin demiyorum. Yine için ancak işin bilimsel yönüyle ilgilenenlerin ortaya attıkları bir soru daha var; kupaya yoğunluğu az olan su, kahve, çay ya da şarap gibi sıvıları değil de, kupaya en azından bir kısmı için daha yoğun olan gliserin veya civa gibi bazı maddeler konulursa yine sıvı sızar mı? Yani sifon bir kez daha devreye girip kupanın içindeki bu sıvı ve maddeleri boşaltır mı?
Bunu içmeye kalkmayın hatta denemeyin tabii. Çünkü bilimin buna da cevabı var; “suyun ağırlığı kendisinden daha yoğun olan sıvıyı ortadaki kolonun içine itecek kuvvete sahip olmadığı için, sifon mekanizması çalışmamış olur ve bu nedenle su ortadaki delikten dökülmezdi”. Sözün özü, gliserin ve civa gibi maddelerin yoğunluğunun fazla olması örneğin suyun sızmasını engeller.
Bilimsel olarak akışkanlar teorisi ile açıklanıyor
Pisagor’un Adalet Kupası’nın çalışma ilkesi sifon mekanizmasına dayanır ve akışkanlar teorisi ile açıklanır.
Sahip olduğu “giz” ise Pisagorcu okulun inanç felsefesini destekler niteliktedir:”Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz.”.
Bununla birlikte başka birtakım yorumculara göre de Pisagor’un burada verdiği mesaj; Adaletin tahammül sınırlarının zorlanması, beraberinde çok sert görülebilecek sonuçları getirecektir.”
Kendisinin ifadesiyle; “İnsan bazen yaşamın sundukları ile yetinmeyi bilmeli, zira daha fazlasını arzularken elindekiler de kayıp gidebilir…” Tehdit gibi özlü söz…
Bu kupanın seramik sanatı ile fiziğin birleştiği ortak bir sanat eseri olarak da adlandırıldığını söylemek için yazının sonunu beklemek gerekti.
Felsefeyle çok ilgilenen bir toplum olmadığımızdan unutulan bazı kavramları Pisagor yaklaşık 2500 yıl önceden bir kadehle hatırlatmak istemiş. Biz de bunu aktarmak istedik.
İyisi mi haddimizi bilelim, yazımızı bu noktada sonlandıralım.