Bazı oyuncular vardır ki, bir filmin afişinde adı geçiyorsa, önünde sonunda o filmi mutlaka izleyeceğini bilirsin, üzücü haberini aldığında klavyenin başına anca 1 hafta sonra geçebilirsin. Sahi kaç adam vardır böyle? Bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey artık onlardan biri eksik. Ah be güzel abim. Bok vardı di mi?
Seni hiç unutmayacağız çünkü…
Dünyanın en güzel filmi ‘The Big Lebowski’ çekilirken hepiniz oradaydınız
Nevrotik yalnızları kimse senin kadar güzel oynayamadı…
https://www.youtube.com/watch?v=Wkt2CObz7tQ
Charlie Kaufmann ile bir araya geldiğinde on bir kaplan gücündeydin
Kimse senin kadar güzel ‘shut up’ diyemedi
Birisi sana cevabını bildiği bir soru sorunca senin kadar güzel sinirleneni olmadı
Yetişkinler için yapılmış belki de en iyi animasyonda sesin yüreğimize işledi
Parti ortamlarında eğlencenin dibi yaşanırken en ücra köşedeki kanepeye kimse senin kadar yakışmadı
Radyoculuk tarihinde ‘s.ktir’ kelimesini kullanan ilk DJ sen oldun
Bir engelliyle ağız dalaşına giren en sevimli travesti sendin
Yönetmenlik yaptığını öğrenir öğrenmez ‘Baba acaba ne yapmış?’ diye yana yakıla filmin peşine düşmemizi sağlayan yine sendin
Sokak basketbolunda bir efsaneydin (Keşke daha çok komedide oynayaydın be baba!)
Bir bağımlıyı canlandırdığın bu filmi gözlerimiz dolmadan bir daha asla izleyemeyeceğimizi biliyoruz
Böyle bir listeye Oscar aldığın filmin klibini koymaya gerek bile kalmadı
İş kazası yaşadığında bile sorduğun ilk şey “Filme çektiniz mi?” oldu
Sen işini çok sevdin, bizse seni