“Panik atak” aniden ortaya çıkan ve zaman zaman tekrarlayan, insanı dehşet içinde bırakan yoğun sıkıntı ya da korku nöbetlerine verilen isimdir. Ve kişiye verdiği rahatsızlıktan dolayı asla hafife alınmaması gerekir. Çünkü insanın yaşam kalitesini düşürebilir, hayatına dair birçok alanı kısıtlayabilir. Ancak şunu da bilmek gerekiyor ki; her insan, hayatının belirli bir döneminde “panik atak” yaşayabilir ve bunu çok kolay bir şekilde atlatabilir. Örneğin; çok soğukta kaldığımızda grip oluruz; bu, vücudumuzun göstermiş olduğu fiziksel bir tepkidir. İşte böyle, yoğun stres yaratacak şeyler yaşadığımızda da, beynimiz ve ruhumuz bize tıpkı bunun gibi bir tepki verebilir. Önemli olan farkına varıp, uzmanlardan bununla ilgili gereken desteği almaktır.
İnternetin hayatımızın merkezine yerleşmesiyle birlikte, başımıza gelen ve alışık olmadığımız her türlü rahatsızlığa, arama motorları yardımıyla kendimiz teşhis koyuyoruz. Ve bu son derece sıkıntılı bir durum. Bilgi sahibi olmanın yolu, tam olarak ne yaşadığımızı iyice tartıp gerektiği anda uzman desteğine başvurmak olmalı.
Listemizde size, aslında her insanın yaşayabileceği normal kaygılardan bahsedeceğiz. Ve birçoğunu daha önce hissetmiş olduğunuza eminiz. Ancak bu, asla panik atak olduğunuz anlamına gelmiyor. Şiddetle belirtiyoruz ki, listemiz panikatağı hafife almak niyetiyle hazırlanmış bir liste değil. Ve kurduğumuz hiçbir cümle, bir uzman tarafından kurulmadı; bu rahatsızlıkla ilgili bilgi de vermiyor. Sadece bazı duygudurumlarını hepimiz yaşıyoruz ve zaman zaman bununla ilgili abartılı paniğe kapılabiliyoruz. İşte bu yüzden hepimizin zaman zaman hissedebileceği normal kaygılardan bahsedelim istedik. Normal değiliz hiçbirimiz diyor ve sizi listemizle baş başa bırakıyoruz.
Hayatınızın belli dönemlerinde dönemsel olarak kalp çarpıntınız olabilir; hemen kendinize internetten teşhis koymanıza gerek yok
Mesela, biz kadınların özellikle regl öncesi dönemde bu tarz sıkıntıları olabiliyor. İçsel sıkıntı, kalp çarpıntısı, uykusuzluk, huzursuzluk… Elbette bu belirtilere neden olan fiziksel rahatsızlıklar da olabilir ama “stres” faktörü üzerine de bir düşünmek gerekiyor. Örneğin bu şikayetleri yaşadığınız dönemde hayatınızda stres yaratacak bir şeyler var mı yoksa her şeyin kusursuz gittiği bir dönemde mi yaşıyorsunuz bu garip hisleri? Çünkü bu tarz hisleri yaşadığınız anda “İçim çok sıkılıyor, neden?” şeklinde bir internet araması yaparsanız; muhtemelen kendinize koyacağınız ilk teşhis panik atak olacaktır.
“Toplu taşımada çok daralıyorum”; inanın, İstanbul’da, özellikle iş saatlerinde toplu taşıma kullanan herkes çok daralıyor
Metroda, metrobüste çok sıkılıyor ve bu yüzden de “Bende panik atak var” diyor olabilirsiniz. Oysa, kalabalıkta sıkılmak kadar insancıl ve normal bir his yok. Bu sizi kendinizi geri tutmaya, hayatınızı kısıtlamaya itmemeli. Eğer iterse, o noktadan sonrası zaten “panik atak”. Bir gün metroda çok daraldınız diye, metroya binmekten kaçmak ve aklınıza hemen panik atağı getirmek son derece yersiz bir düşünce. Yani panik atak değildir o, panik atak olsa duramazsınız; sadece metrobüse çok sık biniyorsunuz; hepsi bu. 🙂
Ölüm, hepimiz için bir bilinmezlik
Ölüm korkusu, şiddetli boyutlara varmadığı sürece son derece normal. Henüz deneyimlemedik; deneyimleyenler bize anlatabilse, belki de korkmazdık bile. Sürreal hayalleri bir kenara bırakalım; bu korkuyu hissediyorsanız; bilin ki yalnız değilsiniz. 7 milyar insandan çok az insanı çıkarırsak, sizinle aynı korkuyu yaşayan insanların sayısını buluruz. “Ölüm varken ben yokum. Ben varken ölüm yok. O halde üzülecek ne var?” demiş Lucretius. Çok da haksız sayılmaz. Unutmayın, bazı normal hisleri kafamızda biz büyütüyoruz. Ve buna hiç gerek yok.
Bazen sorunları çözmek yerine erteleriz ve bu birikim, rahatsız edici hislere sebep olabilir
Konuşmamak ve sorunları biriktirmek, insanın bünyesinde aynı rahatsız edici hisleri yaratabilir. Yaşadığımız sorunları ertelemeden anlık çözerek ve temiz bir şekilde ilerleyerek bu kötü hislerden kurtulabilir; psikolojik sağlığımızı da bu şekilde koruyabiliriz. Çünkü, kendi içimize dönüp yaptığımız yanlışları fark ettiğimizde, panik atak değil; biraz hassas bir insan olduğumuz gerçeğiyle karşılaşma ihtimalimiz var.
Duygusal boşluktayken birçok insan, zihninin ürettiği kaygılara teslim olur
“Gerçek” ile zihnimizin ürettiği kaygıları ayırt etmek için, kendimizi daha iyi tanımamız gerek. Daha duygusal veya daha hassas olduğumuz dönemlerde, vücudumuzun da kimyası değişir ve daha yoğun kaygılar hissederiz. Böyle zamanlarda önemli olan şey, “farkında olmak”tır. Eğer kaygılarımızın kaynağını bulabiliyorsak, bir kere daha gereksiz kaygılandığımızda aynı tuzağa düşmeyiz. Ve “gerçek olan”a odaklanmamız daha kolay olur. Kaygılarımızın hiçbiri gerçek değil; gerçek olan, o an için, kaygılandığımız şeyin aslında gerçekleşmemiş olması.
Her zaman çok iyi hissetmek zorunda değiliz; kötü hissetmek, bunun altında bir hastalık yattığı anlamına gelmez
Hislerimizin izini sürmeliyiz evet, bize neyin iyi neyin kötü hissettirdiğinin de farkında olmalıyız. Ama bu, “Şu an neden kötü hissediyorum, ne oldu bana, sorun ne?” diye sürekli ruh halimizi irdelemek anlamına da gelmemeli. İnsanız, hepimizin ruhunda dalgalanmalar olabilir. Bazı dönemlerde modumuz düşük olabilir ve bunun altında ciddi sorunlar olmayabilir. Bazen ihtiyacımız olan tek şey, kendimizi akışa bırakmak.
Ve internetten “panik atak” hakkında okuyacağınız her şey, sizi daha çok panik atak yapar
İnternet ortamında, panik atakla ilgili öyle şeyler yazıyor ki; her belirtiyi kendinizde bulacağınıza yüzde yüz eminiz. Doğru bilgi sahibi olmanın yolu, uzmanların önerdiği yabancı kaynaklar ve direkt uzmanların kendisi. İnternetten okumayın, panik atak hikayeleri dinlemeyin. Sadece kendinizi dinleyin ve emin olmak istiyorsanız bir uzmana başvurun.
“Panik atak” korkulacak bir şey değildir. Her insan, bununla başa çıkabilir. Ancak zihnimizin gücünü de hafife alınmamalıyız. Çünkü zihnimizi daima temiz tutarak ruh sağlığımızı koruyabilir; kaygılarımızı kontrol altına alabiliriz.