Sizleri kendini doğaya adamış bir veteriner olan Öztürk Sarıca ve anlamlı projesi Lisinia Doğal Yaşam Köyü ile tanıştırmak istiyoruz.
Günümüzde birçok insanda bilinçli bir bencillik hakim. Ya da görmezden gelmek demek daha mı doğru olur? Evet, her birimiz doğayı ellerimizle her geçen gün biraz daha mahvediyoruz. Vazgeçemediğimiz teknolojik cihazlarla, arabalarımızla, yerlere attığımız geri dönüşümü yüzyıllar sürecek çöplerimizle, katlettiğimiz ve doğal alanlarını yok ettiğimiz hayvanlarla…
En kötüsü de kötü bir şeyler yaptığımızın farkında olup hiçbir şey yapmamamız. Tüm bu verdiğimiz zararların sonucu ailesindeki birçok kişiyi kanserden kaybetmiş biri kendi imkanlarıyla doğa için bir şeyler yapmaya karar verdi. Başarılı da oldu. Şimdi dünyanın dört bir yanından gönüllülerin ziyaret ettiği koca bir doğa alanının sahibi olan doğa gönüllüsü Öztürk Sarıca’yı ve yaptıklarını anlatmak istiyoruz sizlere…
Öztürk Sarıca, uzun yıllardır Burdur’un Yeşilova ilçesine bağlı Akçaköy’de yaşıyor
Doğayla iç içe bir çocukluk geçiren Sarıca, ailesindeki birçok kişiyi kanserden kaybetti. Son 30 yıldaki doğa kirlenmesinin bir yansıması olduğunu biliyordu kanser hastalıklarının.
Bir veteriner olan Sarıca, doğayı ve hayvanları çok seviyordu. 2005’de kanserden kaybettiği aile üyeleri onu çok etkiledi ve doğa için ne yapabilirim diye düşünmeye karar verdi
Camii, okul ve birçok seçeneğin ardından o zamanlar henüz kaybetmediği anne ve babasının da desteği ile tüm varlıklarını insan ve doğa sağlığı için kullanmak istedi
Bu düşünceyle yola çıkarak Ardıç ağacından aldığı ilhamla doğal hayatın sürmesi ve gelecek nesillere aktarılabilmesi için bir doğa projesi başlattı
Ardıç ağaçları, çok az su tüketirler ve en kıraç yerden en sulak yere kadar her yerde yaşamlarını sürebilirler. Bu ağaçlar tüm olumsuz şartlarda yaşamın, direnişin ve dayanıklılığın simgesidir. Ayrıca Ardıç Kuşları ve Ardıç Ağacı arasındaki mükemmel bir uyum vardır. Yere dökülen ağacın tohumları ardıç kuşunun sindirim sisteminde hayat bulur ve dışarı atılarak toprağa karışan bu tohumlar çimlenir.
2005 yılında Burdur Gölü’nün kıyısında başlattığı bu projeye bölgenin eski çağlardaki adı olan Psidya’nın en önemli şehirlerinden biri olan Lisinia’nın adını verdi
Lisinia, doğan ve batan güneşin, ay ışığının sudaki pırıltısı anlamına gelir
3 yılın sonunda alınan resmi izinlerle birlikte Lisinia, ülkemizin ilk Yaban Hayatı Merkezlerinden birisi oldu
Lisinia Doğa Projesi için 300 dönümlük bir arazi üzerine kurulan bu doğal köye ahşaptan barınaklar yapıldı
Köyün bir bölümü Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na hibe edilerek yaban hayatı rehabilitasyon merkezini kuruldu
Şimdi Türkiye’nin dört bir yanından onlarca çeşit yabani hayvanın getirilip tedavi edildiği ve ardından doğal yaşamlarına bırakıldığı bir merkez haline geldi Lisinia. “Rehabilite edilenler arasında kurt, domuz, şahin, kartal, çakal, gökdoğan gibi yabani hayvanlar bulunuyor. Bunlar avcıların vurup yaraladığı veya bilinçsiz ilaç kullanımına bağlı zehirlenme geçirmiş hayvanlar. Yaralanan hayvanları tedavi ediyoruz. Evcilleştirilmiş hayvanları da tekrar yabanileştiriyoruz. Şu anda burada 70’in üzerinde vahşi hayvan bulunuyor. Bu hayvanların yarısından fazlası önümüzdeki bahar doğaya bırakılacak.” diyor Sarıca.
Su tasarrufu sağlamak adına Burdur Gölü çevresinde çok az sulama isteyen lavanta, melisa ve gül gibi aromatik bitkiler yetiştirmeye başladı ve bu sayede %75 su tasarrufu sağlandı
“Buralarda çiftçiler genellikle mısır ve yonca yetiştirir. Bu bitkiler aşırı su ister ve gölün yeraltı sularını tüketir. Aşırı sulamanın önüne geçmek için aromatik bitki yetiştirme projesini hayata geçirdik. Gül projesiyle yüzde 75 su tasarrufu sağladık. 2 bin 300 dönümlük alanda lavanta üretmeye başladık.”
Lisinia’da geçekleştirilen bir diğer proje ise Lisinia Doğa Okulu
Lisinia Doğa Okulu’nda Burdur Milli Eğitim Müdürlüğünden alınan izinle il, ilçe ve köylerdeki tüm ilköğretim ve lise öğrencileri belirlenmiş program dahilinde suyun önemi ve su kaynaklarının tasarruflu kullanılması, küresel ısınma, iklim değişikliği ve alınabilecek önemler, yaban hayatı ve önemi, biyolojik çeşitlilik, organik tarım teknikleri ve başarı hikâyeleri, zararlı kimyasallar ve kansere etkileri hakkında doğa eğitimi alıyorlar.
Ayrıca kanser hakkında farkındalığı arttırmak ve bilinçli bir yaşam sürerek olabilecek riskleri en aza indirmek için Kansersiz Gelecek Elimizde adlı bir proje de yürütülüyor
Proje kapsamında Lisinia Doğa alanında “Kanser Evi” ve Kanser Piramitleri yapıldı. Kansere sebep olan özellikle kimyasalların ve kanserin günümüzde insanların üzerindeki etkisinin görseller kullanarak sergilendiği çalışma merkez ziyaretçileri tarafından oldukça ilgi görüyor.
Bunlar dışında doğa dostu tarım uygulamaları, doğa koruyucusu, Burdur Gölü’nü yaşat ve Lavanta Deresi gibi birçok proje hayata geçirildi
“Lavanta Deresi Projesi, çevresel anlamda Türkiye genelinde pek çok insanın dikkatini çekti. İnsanlar su tüketmeyen bitkiler yetiştirmek için bize müracaat ediyor. Bu insanlara danışmanlık yapıyoruz. İnsanların sağlığı için aromatik bitkilerin yağını çıkartarak yurt içi ve yurt dışında tanıtımını yapmaya çalışıyoruz.”
Ayrıca dünyanın dört bir yanından doğa gönüllüleri Lisinia’ya yardım etmek ve susuz tarım konusunda eğitim almak için geliyorlar
Hatta Mumbai’den gelen bir gönüllü tam 3 yıldır Lisinia’da yabani hayvanların bakımıyla ilgileniyor.
Lisinia Doğa Projesi o kadar çok beğenildi ki Expo 2016 Antalya’da ‘En iyi il bahçesi’ kapsamında İstanbul ve Antalya’dan sonra üçüncülük ödülüne layık görüldü
Burdur Lisinia Doğa Projesi ayrıca il bazında sürdürülebilirlik özel ödülünü de kazandı.
Son olarak Öztürk Sarıca’ya Tayvan’dan Expo’ya katılmaları için özel bir davet geldi
“Tayvan’dan Expo’ya katılmamız için özel bir davet geldi. İlk etapta 1500 projeyle yarışarak ilk 158 proje arasına girdik. 158 proje içerisinden de ilk 10’a girme başarısı göstererek Tayvan Expo 2018’de Türkiye’yi temsil etme hakkı kazandık. Lisinia Doğa Projesi’nin aynısını Tayvan’da kuracağız. Altı ay süren Expo’da 20 ülkeyle yarışacağız. Tayvan’dan ödülle geri döneceğimize inanıyoruz.”