Kökenleri binlerce yıl öncesine kadar uzanan bira günümüzün en popüler alkollü içecekleri arasında yer alıyor. Bugün farklı teknik ve yöntemlerle pek çok çeşidi bulunan içecek ülkemizde de oldukça seviliyor. Peki, ama biranın Anadolu coğrafyasındaki yolculuğuna dair bilinenler neler, Osmanlı İmparatorluğu’nda bira tarihi hakkında ne biliniyor? Tarihi kayıtlar Anadolu’daki modern anlamda bira üretiminin ve bu doğrultuda şekillenen tüketim alışkanlıklarının özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıktığını gösteriyor. Öyle ki çeşitli belgeler bir dönem biranın Osmanlı İmparatorluğu’ndaki en popüler içecekler arasında olduğun gösteriyor. Ancak biranın Osmanlı diyarındaki yolculuğu çok daha önceki yüzyıllara kadar uzanıyor. İşte Osmanlı İmparatorluğu döneminde bira ve birahaneler hakkında bilmeniz gerekenler.
Tarihi kayıtlara göre Osmanlı topraklarında bira tüketimi 19. yüzyılın başlarında İstanbul ve İzmir gibi Batı ile ilişkinin yoğun olduğu merkezlerde başladı
Özellikle yüzyılın sonunda yaşanan teknolojik ve sosyolojik gelişmeler ise biranın dönemin en popüler içeceklerinden biri haline gelmesine neden oldu. Öyle ki bira 1800’lerin sonuna gelindiğinde Osmanlı şehirlerinde rakıdan sonra en fazla tüketilen alkollü içki haline gelmiş, aynı zamanda bir yaşam tarzının sembolüne dönüşmüştü. Ancak Osmanlı İmparatorluğu bira ile 1800’lü yıllarda değil, çok daha önceki dönemlerde tanıştı.
Kimlerinin biranın atası olarak gördüğü boza, Osmanlı toplumundaki en sevilen içeceklerden biriydi
Bildiğiniz gibi boza başta darı olmak üzere, mısır, arpa, buğday gibi taneli bitkilerin mayalandırılmasıyla elde edilen yoğun kıvamlı, besleyici bir içecek. Bunun yanı sıra uzun süre bekletildiğinde ortaya çıkan alkolle birlikte sarhoşluk veren bir içecek haline gelebiliyor. İşte Evliya Çelebi’nin aktardığına göre günümüzden uzun zaman önce yaşayan Osmanlılar da bu gerçeğin farkındaydı. Bu sebeple Osmanlı toplumunda bozanın iki farklı versiyonu bulunuyordu: Tatlı boza ve ekşi boza!
Tatlı boza bugün bildiğimiz alkolsüz içecekten pek farklı değildi. Ekşi boza ise Osmanlı coğrafyasında çokça tüketilen alkollü bir içecekti
Tatar bozası veya Evliya Çelebi’nin deyişiyle İslambol bozası olarak da anılan içecek özellikle yeniçeriler, leventler, hamallar ve Tatarlar arasında oldukça popülerdi. Osmanlı İmparatorluğu’nda bozanın iki farklı çeşidi olduğu gibi, boza satan esnaflar da iki farklı gruba ayrılmıştı. Üstelik Evliya Çelebi’nin verdiği bilgiye göre İstanbul’da ekşi boza satan ve “Esnaf-ı bozacıyan-ı mezmuman” olarak anılan bozacıların sayısı tatlı boza satıcılarının sayısından çok daha fazlaydı. Evliya Çelebi’nin alkol ve asit oranı yüksek, sarhoş edici ekşi boza hakkında kaleme aldığı bu bilgiler 17. yüzyıldan. Ancak bir asır önceki belgelerde de modern biranın yerini tutan bu içkinin izine rastlamak mümkün.
16. yüzyıl İstanbul şer’iyye sicillerinde Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin ekşi boza satılan bozahaneleri meyhanelerle bir tuttuğu fetvalara rastlamak mümkün
Yani modern biranın yerini tutan bu alkollü içecek 16. yüzyıl Osmanlı’sında karşımıza çıkıyor. Takip eden dönemde, rakı ve şarap gibi içeceklerin satıldığı ve tüketildiği dükkanların kapatılmasının dönemin ekşi boza satan bozahanelerini popüler hale getirdiği biliniyor. Üstelik yalnızca İstanbul’da değil. Yine Evliya Çelebi’nin yazdıklarına bakılacak olursa ekşi bozanın İstanbul dışında İzmir’de de sevilen bir içecek olduğu görülüyor. Bununla birlikte imparatorluktaki modernleşme hareketleriyle beraber içki yasaklarının gevşetilmesinin bozahanelere yönelik ilginin azalmasına neden olduğu ve nihayetinde ekşi bozanın zaman içerisinde popülerliğini kaybettiği biliniyor.
Osmanlı İmparatorluğu’nda modern anlamdaki bira kültürünün oluşması ise 19. yüzyıla denk geliyor
Osmanlı devletinde biranın ilk kez ne zaman üretildiği, bira ithalatçılarının kimliği ve ilk birahanelerin nerede açıldığına dair sorulara farklı yanıtlar veriliyor. Ancak modern bira kültürünün özellikle 1840’lardan sonra oluşmaya başladığına dair şüphe yok.
Said Naum Duhani bu dönemde İstanbul’a birahaneleri ilk getiren kişinin Bruchs adında bir Alman olduğunu yazıyor
Bruchs ile birlikte başkente gelen Nikoli Ananias ve Yani isimli iki garsonun daha sonra İstanbul’da kendi birahanelerini açtığı bilgisini veriyor. Yazar, aynı dönemde İsviçre Birahanesi, Viyana Birahanesi, Strasburg Birahanesi ve Anadolu Birahanesi isimleriyle faaliyet gösteren işletmeleri başkentin en popüler birahaneleri olarak gösteriyor. Buna karşın Ercan Eren, Mert Sandalcı’dan naklen biranın Osmanlı’daki öncü şehrinin İstanbul değil İzmir olduğunu, dönemin ilk önemli birahanesinin ise 1846 yılında İzmir’de açılan Prookopp Birahanesi olduğunu ifade ediyor, İstanbul’da açılan ilk birahanenin ise 1850’de Şişli’de faaliyete başlayan Cosmos Birahanesi olduğunu ileri sürüyor.
Modern biranın Osmanlı İmparatorluğu’na ne zaman geldiğini kestirmek zor. Buna karşın bazı kayıtlar 1820’lerde İstanbul ve İzmir’de ithal bira ticareti yapan yabancı tüccarlardan söz ediyor
Bu doğrultuda 1826’da İstanbul Tarabya’da bir bira imalathanesi kurulduğu ancak kısa sürede iflas ederek kapandığı da tarihi bilgilerimiz arasında. Ayrıca 1820’li İsviçreli bir girişimci ile Calosso adlı bir İtalya yurttaşının bira imalathanesi kurduğu, ancak girişimlerinin başarılı olmadığı biliniyor.
1830 yılından bazı gazetelerde Marsilya, Amsterdam, Liverpool, Cardiff ve Londra’dan İzmir’e fıçılarlarla bira getirildiği yazıyor
Bu yıllar, Osmanlı İmparatorluğu’nda bira tüketiminin iyiden iyiye arttığı dönem olarak dikkat çekiyor. Ayrıca dönemin gazetelerinde ithal biraların yabancı tüccarlar tarafından getirtildiği ve satıldığı bilgisine yer veriliyor. Yine çeşitli tarihi kayıtlara göre aynı dönemde İstanbul’da da benzer bir durum söz konusu olduğunu ve biranın başkentteki günlük tüketim alışkanlıkları içerisinde bir yer edindiğini söylemek mümkün.
Tanzimat Fermanı’nın ilanı ve Kırım Savaşı gibi sosyal ve politik gelişmeler, İstanbul’daki bira tüketimini yaygınlaştıran unsurlar olarak karşımıza çıkıyor
Bu dönemlerde İstanbul’un Tarabya ve Bebek gibi farklı bölgelerinde gayrimüslimler tarafından kurulan küçük bira imalathanelerine rastlamak mümkün. 1840’ların ikinci yarısında, İstanbul’da olduğu gibi İzmir’de küçük imalathanelerin sayısında gözle görülür bir artış yaşandığın görülüyor. Bununla birlikte ilgili yıllarda Osmanlı’da ve özellikle İstanbul ve İzmir’de bira tüketiminin giderek arttığını, küçük bira imalathanelerinin ise artan talebi karşılamakta zorlandığını belirtmek gerekiyor. İşte Osmanlı’daki bira ithalatı da tam da bu sebeple, 1840’ların sonunda patlama yapıyor. İthal biraların yerli üretim biralardan daha ucuz ve kaliteli olması ise yerli imalathanelerin kapanmasına ve piyasadaki ithal bira hakimiyetinin pekişmesine neden olan unsurlar olarak karşımıza çıkıyor.
Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ilk modern bira fabrikası 1890 yılında İstanbul Feriköy’de kuruldu
Walter ve Adolf Bomonti ismindeki İsviçreli iki kardeşin kurduğu fabrika faaliyet gösterdiği bölgeye de adını verecekti: Bomonti. Biranın, Osmanlı toplumundaki en popüler içkilerden biri haline geldiği bir dönemde 1800’lerin sonunda kurulan Bomonti Bira Fabrikasında üretilen biralar, kısa sürede İstanbul pazarına hakim olmayı başarmıştı. Aynı dönemde Selanik’te kurulan Olimpos Bira Fabrikasının ürünleri ise 1894 yılında İstanbul pazarına girdiyse de tutunamadı. Bu dönemde İzmir’de kurulan farklı bira fabrikalarına rastlamak mümkün.
İmparatorluktaki “bira bahçeleri” içeceğin toplumsal yaşamda yer edinmesine önemli bir katkı sağladı
Osmanlı’nın ilk birahaneleri için bira bahçeleri tabirini kullanmak yanlış olmaz. Çünkü bu işletmeler, imalathanelerin yanında kurulan bahçelerdi. Bununla birlikte Rumlara ait bazı kahvehanelerde de bira satılıyordu. İstanbul’daki ilk modern birahaneler ise Beyoğlu ve Galata bölgesinde açılmıştı. 1881 yılına ait kayıtlara göre İstanbul’da, çoğu Pera’da olmak üzere 19 birahane bulunuyordu. On yıl içinde İstanbul’daki birahanelerin sayısı 40’a yükseldi. 1800’lerin sonunda, İzmir’deki birahaneler ise I. ve II. Kordon ile Frenk Caddesi’nde kümelenmişti. Ayrıca Kaptan Paolo, Kivoto (Arche) ve Belle Vue kahvehanelerinde de diğer içeceklerin yanında bira satışı yapılıyordu.
Bira, özellikle Tanzimat sonrası dönemde ortaya çıkan yeni yaşam biçiminin içeceği haline geldi
İlk etapta azınlıkların, daha sonra tüm Osmanlı toplumunun gündelik hayatına girerek, I. Dünya Savaşı yıllarına kadar dönemin en popüler alkollü içeceklerinden biri olmayı başardı. Bu bağlamda Osmanlı İmparatorluğu’nda bira yalnızca popüler bir içki değildi, çeşitli sosyal ve kültürel değişimlerin meydana getirdiği bir yaşam biçiminin sembolleri arasındaydı.
Kaynak: 1