Bazı el hareketleri farklı kültürlerde farklı anlamlar taşıyor. Günümüzde argo anlamlar içeren bir el hareketi olan orta parmak işaretinin aslında çok köklü bir geçmişi var. Ülkemizde orta parmak işareti şaka yollu argo bir el hareketi olarak kullanılsa da bazı medeniyetlerde birine orta parmağını göstermek ağır hakaret anlamı taşıyor. İlk olarak Yüzyıl Savaşları’nda İngiliz okçularının Fransız askerlere karşı kullandığı bu hareket o çağlardan bugüne kadar ulaştı ve ortaya çıkma nedeni de oldukça ironik. Orta parmak işareti nereden geliyor? Kökeni Yüzyıl Savaşları’na dayanan bu hareket nasıl günümüze kadar ulaşabildi? Cevaplar listemizde…
Yüzyıl Savaşları (1337-1453)
Yüzyıl Savaşları 14. ve 15. Yüzyılda Fransa ve İngiltere’nin hem hanedanlık kavgaları hem de birbirine üstünlük sağlama istekleri nedeniyle birbirlerine girdiği savaş ve çatışmaların genel adıdır. Yüzyıl Savaşları başlangıçta İngiltere üstünlüğü ile geçmiştir. İngilizler, Paris dahil olmak üzere Fransa’nın yarısına yakınını ele geçirmeyi başarmış ancak sonrasında yaşanan Jeanne d’Arc’ın diri diri yakılması üzerine Fransa’nın Kral VII. Charles etrafında tek yumruk olmasıyla Fransa kaybettiği toprakları geri alarak zafer elde etmiştir. Yüzyıl Savaşları aslında her iki ülkenin de bu uzun ve kanlı savaşlardan yorulması nedeniyle yazılı bir anlaşma olmadan sona ermiştir. Fransa ve İngiltere bu savaşlardan sonra gözlerini denizaşırı topraklara dikmeye başlamış, sömürü düzeni bu savaşlardan sonra her iki devletin genel politikası haline gelmiştir.
Yüzyıl Savaşları’nda İngiliz okçuları
İngiltere’nin Yüzyıl Savaşları’nda hiç şüphesiz en büyük galibiyet kozu okçu birlikleri idi. İngiliz okçuları çocuk yaşlarda ailelerinden para karşılığı veya gönüllü olan ailelerin isteğiyle alınarak eğitime tabi tutulurlardı. Genellikle alt sınıf ailelerin çocukları arasından seçiliyorlardı. Eğitimleri oldukça sert ve zorluydu. Yirmili yaşlarının ortalarında eğitimlerini tamamlayan okçular orduya alınıyordu. Yıllar süren bu eğitimin ardından fiziksel olarak da oldukça fazla gelişen İngiliz okçuları aynı zamanda yakın dövüşte de oldukça iyiydi. Yüzyıl Savaşları’nda İngiltere ordusunun %70’i okçulardan oluşuyordu.
Alt sınıftan insanlar
İngiliz okçularının çocuk yaşlarda eğitim aldıklarından bahsetmiştik. İngiltere’de okçuluk eğitimi alması için seçilen çocuklar genellikle alt sınıf sayılabilecek köylülerin ve çiftçilerin çocukları arasından seçiliyordu. Hiçbir soylu kendi çocuğunu okçuluk eğitimi alması için eğitime göndermiyor, soyluların çocukları kılıç eğitimi alıyordu. Bunun nedeni ise ok atmanın o yıllarda değersiz bir savaşma şekli olduğunun düşünülmesi idi. Çünkü soylular birlikleri komuta eder, en önde savaşır ve kılıç taşırlardı. En önde savaştıkları içinde galibiyet durumunda savaş ganimetlerinden aslan payını onlar alırdı. Taşıdıkları kılıçların isimleri olurdu ve parlak zırhlar giyinirlerdi. Okçular ise hafif ve ucuz zırhlar kuşanır yanlarında küçük kılıçlar taşırdı. Zaten uzaktan savaştıkları için savaş kazanılsa dahi ganimetten onların payına düşen az bir miktar idi.
En büyük zafer kozu
İngiliz okçularından İngiltere’nin düşmanları nefret ediyordu. Eğer savaşta bir ingiliz okçusunun menziline girerseniz hiçbir şekilde hayatta kalma şansınız yoktu. Porsuk ağacından yapılmış olan Long Bow denilen 2 metrelik yaylar normal bir insan boyundan daha uzundu. Kullandıkları Bodkin okları ise normal oklara göre 1.5 kat daha ağır ve kalındı. 90 – 130 libre (bazı kaynaklara göre 180 libre) gibi akla zarar bir çekiş gücüne sahip yayları ve bodkin okları, İngiliz okçularının olağanüstü fiziksel kuvveti ile birleştikleri zaman kalın zırhları bile zorlanmadan deliyordu. Aynı zamana İngiliz okçuları 250-300 metrelik mesafelerde bile son derece isabetli atışlar gerçekleştiriyordu. İngilizler bu okçular sayesinde sayıca az oldukları dezavantajlı savaşları dahi kazanabildiler.
Agincourt Savaşı (25 Ekim 1415)
İngilizlerin sayıca az olup kazandıkları savaşlar arasına şüphesiz en önemlisi Agincourt Savaşı’dır. 9000 kişilik İngiliz ordusuna karşın 30.000 kişilik fransız ordusu Agincourt kasabasında karşı karşıya gelmiş, İngiliz okçuları bu savaşta bütün maharetlerini sergileyerek adeta şov yapmıştır. Yüksek noktalara konumlanan okçular attıkları oklarla savaşta iki büyük Fransız hücumunun geri püskürtülmesine büyük katkı sağlamış, sonrasına kılıçlarını çekerek sahaya inmiş ve Fransız ordusunu darmaduman etmiştir.Taraflardan İngiltere bu savaşta 900 asker, Fransa ise 5000 asker kaybetmiştir. Agincourt Savaşı İngiltere’nin Kesin ve ezici zaferiyle sonuçlanmış, üstelik bu savaşta İngiltere çok sayıda üstdüzey Fransız komutanını ve soylularını esir almıştır. Savaştan sonra bu esirler için ödenen fidyeler Fransa’ya her anlamda oldukça ağır darbeler vurmuştur. Agincourt Savaşı İngiltere için geçmişte olduğu kadar günümüzde de büyük bir zafer anlamı taşımaktadır. William Shakespeare tarafından yazılan V. Henry oyununa ilham vermiş, Günümüz yazarlarından Bernard Cornwell’in Agincourt adlı eserinde etraflıca işlenmiştir.
Parmak kesme cezası
Yüzyıl Savaşları döneminde yaşamış İngiliz okçuları için esir alınmak diye bir şey yoktu. Elbette Fransa savaşlardan sonra esir aldığı ingiliz askerlerini fidye karşılığında veya yapılan esir değişim anlaşmaları sonucunda serbest bırakıyordu. İngiliz okçuları ise o kadar kolay kurtulamıyordu. Esir alınan İngiliz okçuları eğer öldürülmezse, el orta parmakları ve işaret parmakları, bazende bilek hizasından elleri kesilerek serbest bırakılıyordu. Okçular için fidye alınsa dahi bu durum değişmiyordu. Fransa’nın yaptığı bu uygulama ile parmakları veya elleri kesilen okçular artık savaşamaz hale geliyorlardı. Çünkü İngiliz okçuları kullandıkları yayları gerebilmek için orta parmaklarını kullanırdı. Okçular için bu cezaya maruz kalmak ise aslında ölüm anlamına geliyordu. Parmağı kesilen bir İngiliz okçusu; serbest bırakılsa dahi bütün hayatı boyunca ok atmak dışında başka hiçbir meslek öğrenmediği için, tek gelir kaynağını kaybediyordu. Bundan dolayı serbest kaldıktan sonra birçoğu intihar ediyor, etmese dahi geri kalan hayatında sefalet çekmeye mahkum kalıyordu.
Parmak kesmek sadece Fransızlara özgü bir ceza değil
Savaşlarda ok ve yayın kullanıldığı dönemlerde hangi milletten olursa olsun bir okçu her zaman makus bir talihe sahipti. Parmak kesme cezası sadece fransızların uyguladığı bir ceza değildi. Parmak kesmek o dönemde neredeyse bütün savaşlarda esir alınan okçuların maruz kaldıkları bir cezaydı. İngilizler yayı germek amacıyla orta parmaklarını kullandıkları için orta parmakları kesiliyordu. Aynı dönemde yaşamış Türkler ise yayı gerebilmek için baş parmak tekniğini kullanıyor ve esir alındıklarında onlarında baş parmakları kesiliyordu. Yani hangi milletten olursa olsun bir okçu için o yıllarda esir alınmak parmaklarının kesilmesi ile sonuçlanıyordu. Daha sonraki yüzyıllarda ateşli silahların ortaya çıkmasıyla ok ve yay kullanımı bitti. Yani tüfek icad olundu mertlik bozuldu.
Orta parmak hareketi
İngiliz okçuları savaşa giderken eğer esir alınırlarsa başlarına neler gelebileceğini çok iyi biliyordu. Bundan dolayı onlar da Fransızlardan nefret ediyorlardı. Savaş başlamadan önce karşılarında konumlanan Fransız askerlerini gördüklerinde, Fransız askerlerinin de kendilerini görebileceği bir noktadan orta parmaklarını onlara doğru havaya kaldırıyorlardı. Bu şekilde esir alınmaktan korkmadıklarını ve savaşmaya hazır olduklarını söylüyorlardı. Fransızlara gösterdikleri orta parmaklarıyla bir anlamda “Birazdan bu parmağı kullanarak attığım oklar sizin münasip bir yerinize saplanacak” mesajı gönderiyorlardı. İngiliz okçularının bu hareketi aynı zamanda onların neler yapabileceğini bilen Fransız ordusunun moralini bozmaktaydı. Çünkü Fransızların arbalet kullanan okçu birlikleri hiç bir şekilde Long Bow kullanan İngiliz okçuları ile rekabet edemiyordu. Orta parmak hareketi bu şekilde ortaya çıktı ve tam 600-700 yıl öncesinden günümüze kadar ulaştı.