Hazırsanız sizi tarih boyunca kayıp uygarlıkların, mitlerin ve efsanelerin izini süreceğimiz büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyoruz! Başrolde ise antik dünyanın en merak uyandıran metalleri arasında yer alan orichalcum var. Platon’un kaleminden dökülen Atlantis efsanesiyle bir kez daha adını duyduğumuz bu gizemli metal, hem antik çağlarda hem de günümüzde bir hayli ilgi çekiyor. Ama orichalcum gerçekten var mıydı? Eğer öyleyse neden bir anda ortadan kayboldu? Hadi, birlikte keşfedelim!
İlk olarak MÖ 7. yüzyılda antik Yunan yazarlarının metinlerinde kendine yer bulan orichalcum, o dönemde adeta altına rakip olarak gösteriliyordu
Öyle ki, bu metal “uhrevi” bir parıltıya sahip olarak tanımlanıyordu. Terimin kökenine indiğimizde ise Yunanca “oreikhalkos” kelimesiyle karşılaşıyoruz. Anlamı mı? “Dağ bakırı.” İsminde bile mistik bir hava var!
Platon, bu metali Atlantis’teki büyük bir tapınağın süslenmesi için kullanıldığını yazar. Bir yandan da Romalılar, orichalcum’u paralar yapmak için kullandıklarını belirtir. Ancak ilginç olan şu: Bu efsanevi metal, bir noktada tarih sahnesinden tamamen silinmiş. Evet, 1.000 yıl boyunca kimse onun izine rastlamadı.
Efsanelerin peşinden koşmayı sevenler için heyecan dolu haber 2015 yılında geldi. Atlantis’te bulunduğuna inanılan bu metal 2015 yılında Sicilya açıklarında keşfedilen 2.600 yıllık bir gemi enkazından çıktı
Bu gemide, orichalcum olduğu düşünülen düzinelerce külçe gün yüzüne çıkarıldı. Yapılan analizler, bu metalin büyük oranda bakır ve çinkodan oluştuğunu, yani pirinçle büyük benzerlik gösterdiğini ortaya koyuyordu.
“Antik Yunanlıların bahsettiği orichalcum bu muydu?” diye sormaktan kendimizi alamıyoruz. Bilim insanları arasında da bu konu hâlâ tartışılıyor. Yine de keşif, bu efsanevi metale dair pek çok soruyu cevaplamayı başardı.
İlginizi çekebilir:
Atlantis: Suların Altında Kalan Kayıp Kıta ve Gizemli Hikayesi
Efsane deyince akla ilk gelen yerlerden biri tabii ki Atlantis! Platon, orichalcum’un Atlantis’te çıkarıldığını ve ada halkının tapınakları süslemek için bu metali kullandığını yazmıştı
Hatta Atlantis’in batışından önce, bu metalin ada halkı için büyük bir zenginlik kaynağı olduğunu da ekliyordu. Bugün bile Atlantis’in gerçekliğine inananlar, orichalcum’un kayıp şehri bulmanın anahtarı olabileceğini düşünüyor.
Atlantis efsanesi, insanlık tarihinin en büyüleyici ve tartışmalı hikayelerinden biri
Binlerce yıl önce, okyanusun derinliklerine gömüldüğü söylenen bu kayıp medeniyetin sırlarını çözmek, hem bilim insanlarının hem de maceraperestlerin hayal gücünü harekete geçirmiş durumda.
Atlantis’in hikayesi, MÖ 4. yüzyılda Yunan filozofu Platon’un Timaeus ve Critias adlı eserlerinde gün yüzüne çıktı. Platon, Atlantis’i ileri teknolojiye ve zenginliğe sahip bir ada medeniyeti olarak tanımladı. Ancak bu medeniyetin kibir ve hırsı, tanrıların öfkesini çekmiş ve Atlantis, efsaneye göre büyük bir felaket sonucu okyanusun dibine gömülmüştü. İşte o andan itibaren Atlantis, kayıp bir cennet olarak anılmaya başladı.
Platon, Atlantis’in hikayesini anlatırken, orichalcumdan da detaylıca bahsediyor. Ona göre bu metal, altından sonra en değerli maddeydi ve Atlantis’in her köşesinde bulunuyordu. Hatta Poseidon Tapınağı’nın ihtişamı, orichalcum sayesinde kırmızı bir ışıkla parlıyordu. Platon, tapınağın dış cephelerinin gümüş, kulelerinin altın, iç mekânının ise fildişi ve orichalcum ile kaplandığını yazarak bu metale ayrı bir anlam yüklemişti.
Bu kadarla da kalmıyor! Platon, Atlantis’in ilk krallarının yasalarını orichalcumdan yapılmış bir sütuna yazdığını belirtiyor. Yani orichalcum, yalnızca bir süs malzemesi değil, aynı zamanda bir güç ve otorite simgesi olarak da kullanılmış.
İlginizi çekebilir:
Bimini: Kayıp Şehir Atlantis’e Gittiği İddia Edilen Okyanus Tabanındaki Gizemli Yol
Orichalcum, ismini Yunanca “oreikhalkos” kelimesinden alıyor, yani “dağ bakırı.”
Ancak, adı her ne kadar sıradan gibi görünse de, antik yazarlar onun değerini göklere çıkarmış. MÖ 7. yüzyılda Hesiod ve Homeros’un şiirlerinde geçen bu metal, Afrodit’in başındaki taçtan, göğüs zırhlarına kadar birçok mitolojik efsaneye konu olmuş. Antik metinlerde sıkça altınla karşılaştırılan orichalcum, değerli madenler arasında yerini almış ve “uhrevi” bir parıltıya sahip olduğu söylenmiş.
Virgil’in Aeneid adlı eserinde, Turnus’un göğüs zırhının orichalcum’dan yapıldığını biliyor muydunuz? Ya da Cicero’nun, bu metalin altına olan benzerliğinden dolayı zaman zaman karıştırıldığını yazdığını? Hatta Julius Caesar’ın, Roma’nın Capitoline Tepesi’ndeki altını çalarak yerine orichalcum koyduğu rivayet ediliyor.
Şimdi asıl soruya gelelim: Orichalcum gerçekten var mıydı?
Bu gizemli metal, modern bilim insanlarının da ilgisini çekiyor. Platon’un tanımına bakıldığında, orichalcum’un antik Roma döneminde kullanılan bir alaşım olduğu düşünülüyor. Özellikle bronz, pirinç ya da benzeri metallerle ilişkilendirilen orichalcum, Roma İmparatorluğu’nda sikke yapımında kullanılmış olabilir.
Kaynak: 1