Konuk yazarımız Burak Aygül listeledi, haberiniz olsun. (@aburaku)
Evet sonunda okullar bitti, en son mezuniyet balosunda giyilen elbiselerle iş görüşmelerine gelindi, şirketimize ne katarsın sorusuna hayali kurulan “neşe katarım” cevabı verilemese de işe kabul edildiniz.
Esas sınav şimdi, sınavın en zor etabı da özellikle informal zamanlar (resmi olmayan sohbetler) denilen o karanlık tüneller. Hepsi birbirinden tuzak o sorular, haftasonu hangi müzeye gittin, bu yaz hangi Avrupa şehrine gitmeli, en çok sevilen İran bağımsız filmi hangisiydi, nerenin suşisi enfes, Uludağ mı yoksa Bozdağ mı board yapmaya uygun…
Panik yok, her şey güzel olacak.
“Force be with you”
Elinde Starbucks mug’ıyla (Kupa değil mug!) gezmek ya da şirket ajandası kullanmayıp siyah kaplı moleskine kullanmak artık yetmiyor, bu numaralar eskidi. Masanın en görünür yerine şöyle en büyüğünden bir Star Wars karakteri koyuyorsun. Kesin soracaklar hiç şaşmaz, en cool ve masum halinle “Star Wars benim için bir yaşam biçimi” diyorsun. Tamam, 6 filmi de izlemene gerek yok.
Önce 4 büyükler
Sakın en yaygın hataya düşüp ilk yurtdışı seyahatin üzerine konuşacaksın diye Vietnam’a falan gitme! Önce 4 büyükler; İtalya, İngiltere, İspanya, Fransa. Hiç telaş yapma nasıl gideceğim diye, bu işe uyanan uyanıklar 3 günde ülkeyi gezdiriyorlar sen rahat ol, önemli olan gittim demek. 10’ar magnet al, sebil diye dağıt şirkette. Aradan Hindistan’ı da çıkardın mı daha da otur oturduğun yerde.
Bi’şey bilmiyorsan “İran” de geç
Sinema en tehlikeli konu, zaten bir hafta sonun var onda da yok Film Ekimi’ydi, yok bağımsız yönetmeniydi uğraşmana hiç gerek yok. Konuya en önce sen giriyorsun, cümlen de şu: Sömürgeciliğe sonuna kadar karşıyım ama Lübnan sinemasının muhteşem epik anlatımında Fransız sinemasının etkisini yadsımayalım lütfen. Seyreyle sonra alemi…
Gelelim kitaplara…
En zor görünen ama en kolay konudur hiç takılma. Önce Tutunamayanlar’ın özetini internetten bul, sonra bir Rus klasiği hakkında lisede yazdığın dönem ödevini kütüphanenden çıkar, tekrar oku. Üstüne de Kürk Mantolu Madonna, zaten toplasan 70 sayfa, e oku bi’ zahmet. Bunlar seni ömür boyu idare eder.
Tonga ve basma kavramları üzerine
Gelelim İngilizceye, hemen kızma tamam biliyorsun ama içinde o en geride kalan çocuk var ya ona birkaç uyarı: Nayk değil naykii, niv balans değil nüv belins. Oldun sen oldun.
Önümüz kış
Malum sağın solun, eşin dostun şimdiden karlı tepelerin yolunu tuttu, şimdi sıra sende. Nereden başlasan da olsa bu iş? Cevap basit, “Kayak bana göre değil ben ‘board’cuyum” diyerek kafadan tarafını belli ediyorsun. Cumartesi sabah beşte kalkıp eski servis usulü bir tur otobüsüne kendini atıyorsun.Tepeye vardın gerisi kolay, ya fıstık yeşili ya balkabağı turuncusu kayak pantolonunu altına çekip, bir de aynalı gözlüklerle bir foto tamam. Dön gel artık, zaten dondun, bu sana yeter.
En kestirme yöntem bonusu: Kedi
Velev ki bunların hepsi zor geldi, paran yok, zamanın yok, mecalin yok, korkma ona da çare var. Hemen bir kedi alıyorsun. Sokaktan, arkadaşından nereden aldığın fark etmez. Afili bir isim koyuyorsun, mesela Poker ya da Joker. Anlat dur, bizim Joker kızıştı de, mamasını da hiç yemiyor de, nasıl akıllı nasıl akıllı de. Unutma hiçbir şeyin çalışmadığı yerde kedi daima çalışır.