Halk arasında “karabasan” olarak bilinen uyku felci hemen hemen herkesin en az bir kere yaşadığı bir durum. Kabus gibi olan bu durum, uyandıktan hemen sonra (hipnopompik felç olarak da bilinir) veya seyrek olarak, uykuya dalmadan hemen önce, bedenin geçici olarak hareket edememesi (felç olması) ile karakterize edilen bir durumdur. Çoğu zaman, uyku felcine uğrayan kişi tarafından bunun bir rüya sebebiyle oluştuğuna inanılır. Bu yüzden, insanların hareket etmek istese de hareket edemediği rüya sayısı bu kadar fazladır. Uyku felcinin sebep olduğu sanrılar bazen durumun normal bir rüya olarak algılanmasına, bazen de oda içerisinde hayali şeyler görülmesine sebep olur. Uyku felci yaşayan kişiler çoğunlukla kabuslar gördüğünü söylerler. Hayatının büyük bir bölümünde uyku felciyle mücadele eden sanatçı Nicolas Bruno bununla mücadele etmenin bir yolunu buldu ve fotoğrafçılığa yöneldi. Sanatçı, ürkütücü fotoğraflarla kabuslarını yeniden canlandırıyor.
Uyku felci, birçok kişinin yaşadığı bir durum. Uyku felcinde kişi bedenini geçici olarak hareket ettiremiyor, bilinci ise yarı açık oluyor ve tüm yaşadıklarının farkında oluyor. Bu da büyük bir korku yaşamasına neden oluyor
Uyku felcinin nedenleri arasında uykusuzluk, jet lag, TSSB ve genel anksiyete bozuklukları yer alıyor.
Uyku felci yaşayan kişi bazen kabuslar hatta halüsinasyonlar görebilir. Nicolas Bruno da 15 yaşından beri uyku felciyle mücadele ediyordu, daha sonra bununla başa çıkmanın bir yolu olarak fotoğrafçılığa yöneldi
Genellikle insanlar uyku felcini hayatlarında bir ya da iki kez yaşarlar. Ancak Nicolas Bruno için bu tekrar eden bir şeydi. Bu dönemlerde canlı kabuslar yaşıyordu. 20 yaşında ise fotoğrafçılığa yönelip yaşadığı kabusları atlatmaya çalıştı
O dönemden beri yüzlerce fotoğraf yaratan Bruno, kendisi için tipik bir uyku felci deneyiminin düşük ve yankılanan bir uğultu ile başladığını söylüyor ve uzuvlarını hareket ettirmeye çalışmasına rağmen, “durumla mücadele edemediğini’ ekliyor
Nicolas Bruno, uyku felci sırasındaki kabusları hakkında ise şunları söylüyor;
“Rüyalarım sırasında tüylerimi ürperten halüsinasyonlar gördüm ve dehşete kapıldım; yüzsüz kontrastlı figürler, gölge benzeri ellerle kucaklaşmalar bunlardan bazıları. En kötüsü de o an uykuda mı yoksa uyanık mı olduğumu bilmemem. Çığlık atmak ya da karşılık vermek için yapılan herhangi bir girişim, göğsünüze bir beton gibi baskı yapan endişe ve korku dalgasını daha da kötüleştiriyor.”
Nicolas’ın bu korkunç deneyimleri onu intiharın eşiğine getiren bir depresyon yaşamasına neden oldu. Uykusuzluğu ise depresyonunu kötüleştirdi.Nicolas daha sonra durumunun kontrolünü yeniden kazanmanın bir yolu olarak fotoğraf çekmeye başladı
Nicolas Bruno, rüya defterine yazdığı rüyalarını fotoğraflarında yeniden canlandırmaya başladı.
“Son derece kişisel imgelerimin yaratılmasıyla sesimi bulmak, bana bir sanatçı olarak sebat etmek ve büyümek için ihtiyacım olan desteği verdi.” diyor Bruno
“Tekil bir karakter ya da birden fazla figür olmak, rüyalardaki mücadeleleri fiziksel olarak yeniden yaşamama ve imge yaratımının her bir parçasına sahip olmama izin veriyor.” diye de ekliyor
1. Nicolas Bruno’nun çalışmalarından bazıları;
2.
3.
4.
5.
Kaynak: 1