Yazarların, özellikle şairlerin anlık hisler üzerinden yarattıkları dünyalar pek çok çağrışımla birleşerek kendini ifade eder. Sanatı yaratarak insan ruhunu harekete geçiren pek çok şey gibi resim de oldukça önemli bir etkiye sahiptir. Kelimeleri, cümleleri ve ardından oluşan dizeleri birbirine bağlayan, anlam bakımından pek çok farklı duygunun ortasında yaşamasını sağlayan şey; sanatın bizzat kendisidir.
Kendini yaratan ve yaşatan sanat, şairini de sanatçısını da aynı yaşamın ortasından hayata dahil eder. Usta şair Nazım Hikmet’in ruhu da bu gibi etkilere açıktır.
Orhan Veli‘nin “Yenisi” adlı şiir kitabı 1947 yılında yayımlanır.
Kitabın kapağındaki resim ise ünlü şair ve ressam Behri Rahmi Eyüboğlu‘nun fırçasından çıkmıştır.
Şiirleri tam anlamıyla bütünleyen, renklerle ve desenlerle yeniden ifade eden Bedri Rahmi’nin bu özel çalışması Nazım Hikmet‘i bir hayli heyecanlandırır.
Şair kapak resminden öylesine etkilenmiştir ki, 1948 yılında Adalet Cimroz’a yazdığı mektupta bu konudan özellikle bahseder ve duygularını dile getirir.
“Adalet;
Bedri Rahmi’nin, Orhan Veli’nin şiir kitabı kapağına yaptığı resme baka baka bi hal oldum. O resmi niçin nasıl masal gibi dalgalara düşebileceğini ve harikulade bir rüya sergüzeşt çocukluk şiiri olduğunu anlamak için, bu mazhariyete erip bu tadı çıkarabilmek için çok ağır bir fiat ödemek, benim gibi on yıl hapis yatmak lazım. Bedri’ye teşekkür ederim, beni mestetti delikanlı, sağ olsun.”
Fakat Nazım Hikmet’in hayranlığı bu kadarla sınırlı kalmaz. Kemal Tahir‘e yazdığı tarihsiz bir mektupta da aynı kapak resminden bahseder.
“Bak, şu ressam ve şair Bedri Rahmi var ya, ben onun resimlerini, bilhassa bizim Türk Halk motifleriyle yaptığı resimleri, tarif pek doğru olmadı ama sen anladın, pek severim. Geçenlerde bir şiir kitabının kapağına yaptığı bir resme -mübalağasız- bir saat, tıpkı, bir şarkı dinler, bir yazı okur gibi, hatta daha başka türlü dalıp gitmiştim. Sonra o kitabı oğluma yolladım, sonra aradan iki ay kadar geçti ve tekrar içimde o resmi görmek iştiyakı uyandı ve o resimdeki motiflerle uzak bir ilgisi olan fakat bana o resmi hatırlatan acayip bir yazı yazdım. Sana yolluyorum.”
Nazım Hikmet’in yazı dediği şey şiirden başka bir şey değildir. Evet, Orhan Veli’nin kitap kapağındaki resim için bir şiir kaleme almıştır.
Bir Şiir Kitabının Kapak Resmi
Çöl gelir, kumda giden iziyle;
kutup gelir, dilsiz, beyaz buzuyla;
deniz gelir tuzuyla;
gelir dümdüz ovalar
ince belli tazıyla,
yarışır gökyüzüyle.
Kaleden çıkar gelir,
geceleyin Diyarbekir,
Dicle boyu geceleyin
çıtırdıyan karpuzuyla.
Cıvıl cıvıl kuşlarıyla gelir çınar.
Balık gelir deniziyle,
pul pul gümüş yaldızıyla;
gemi gelir yıldızıyla,
kemâni başında denizkızıyla.
Gül gelir, ceylan nazıyla;
Yılan gelir, kıpkırmızı gözüyle;
insan gelir, ayağının tozuyla,
insan gelir, bir çift sevda sözüyle.
Nâzım der ki: Gelir Eyyub’un oğlu Bedri,
boynu uzun, boynu eğri,
yeşille, kırmızıyla,
sırma sırma çiziyle,
bir acayip yazıyla…
Bu şiiri Orhan Veli’nin okuyup okumadığı bilinmiyor. Ancak bilinen bir şey var ki, o da edebiyat tarihimizin ikisi ressam olan üç büyük şairinin dünyaya çok güzel bir pencereden bakarak yaşamış olduklarıdır.
Kaynak: 1