Müslüm, Bohemian Rhapsody, Whitney gibi filmlerin arka arkaya gösterime girdiği ve gişe rekorlarının kırıldığı bir dönem yaşıyoruz. Müzisyen biyografilerinin oldukça revaçta olduğu bir dönemde yapılmış en iyi biyografik filmleri anmadan geçmek olmaz. Doyurucu, özgün ve üslup sahibi bir biyografi çekmek gerçekten zordur. Müzisyenlerin hayat hikâyelerini ve albümlerini kronolojik olarak bilen hayranları memnun etmek daha da zordur. O halde sinema tarihinin en etkileyici müzisyen biyografilerine bir göz atalım ve bu filmleri hatırlayalım.
1. Amadeus (1984)
“Bütün dâhiler göklere uzanır. Mozart ise gökten inmiştir” demiş Albert Schweitzer, çok doğru demiş. Zira Mozart’ın müzikal yeteneğinin, deliliğin sınırlarında gezinen dâhiliğinin eşi benzeri yok. İlk senfonisini 7 yaşında bestelemiş, tüm dünyaya mal olmuş bir dehadan bahsediyoruz neticede. Böylesine deli dolu bir karakterin hikâyesini stil sahibi şekilde anlatmak ise ancak Milos Forman gibi usta bir yönetmenin altından kalkabileceği bir iştir. 8 dalda Oscar kazanan film, tüm zamanların en iddialı müzisyen biyografisi kuşkusuz. 2018 yılı içerisinde kaybettiğimiz Milos Forman’a da ayrıyeten selamlar!
2. The Pianist (2002)
Roman Polanski sinema tarihinin en sansasyonel yönetmenlerinden bir tanesidir. 2018 yılı itibarıyla cinsel taciz ve tecavüz davalarından ötürü Akademi üyeliğinden de çıkarıldı, tecrit edildi. Polanski’nin sinemasal başarısını anlatmaya gerek yoktur ama haklı olarak sevmeyeni hatta nefret edeni çoktur. Filmlerine geri dönecek olursak, Polonya asıllı besteci Władysław Szpilman’ın otobiyografik kitabından uyarladığı The Pianist filmi tüm zamanların en iyilerinden kuşkusuz. Filmde Szpilman’ın Nazi işgalinden sonra değişen yaşamı oldukça derinlikli şekilde işlenir. Yahudi soykırımını farklı noktalardan ele alan film üstün sinematografisi, simgeselliği ve Adrien Brody’nin unutulmaz oyunculuğuyla zihinlerimize kazındı.
3. 24 Hour Party People (2002)
Michael Winterbottom tarafından yönetilen 24 Hour Party People filmi için bir başyapıt desem abartmış olmam herhalde. Film Manchester müzik sahnesinin sevdalıları için fazlasıyla özel, popüler kültür tarihinde kendisine yer edinmiş isimleri anlatış biçimiyle de oldukça ayrıksı. “Kendi hikâyemde küçük bir rolüm var.” diyen efsane prodüktör Tony Wilson’ın hikâyesine dalmak, Factory Records’u öğrenmek ve Sex Pistols, Joy Division, Happy Mondays gibi farklı grupları içselleştirmek için 24 Hour Party People’ı izleyin, izlettirin!
4. Walk The Line (2005)
“Because you’re mine, I walk the line…”
Ağır abilik müessesesinin en önemli isimlerinden biridir Johnny Cash. Yazdığı dokunaklı sözlerle, bestelediği folk/country parçalarıyla hüzünlendirir ve dertlendirir adamı. James Mangold’un çektiği Walk The Line filmi dramatik kurgusuyla ve dönem filmi olmanın hakkını fazlasıyla veren sanat yönetimiyle, atmosferiyle ışıldar. Hele ki Joaquin Phoenix’in oyunculuğu dersliktir, alınacak çok fazla şey vardır.
5. Straight Outta Compton (2015)
F. Gary Gray’in yönetmenliğini yaptığı Straight Outta Compton filmi 1980’li yılların ortalarındaki Los Angeles sokaklarını, bir alt kültür olan hip hop/rap müziğin popülerleşme sürecini Ice Cube, Dr. Dre, Eazy- E gibi hızlı ve öfkeli müzisyenler üzerinden muazzam şekilde anlatıyor. Filmin en iyi özgün senaryo Oscar’ına adaylığı bulunuyor ve izlediğiniz zaman bu adaylığın boşuna olmadığını anlıyorsunuz. Güçlü politik altyapısı, karakter yaratma becerisi ve oyunculuklarıyla çok önemli bir film Straight Outta Compton. Gangsta rap nedir ve popüler kültür içerisinde kendisine nasıl yer edinmiştir sorularının cevabı bu filmde.
6. Sid and Nancy (1986)
Arza ve gel gitli sevgililik konusunda kimse Sid Vicious ve Nancy Spungen’in eline su dökemez herhalde. Belki Kurt Cobain ve Courtney Love çifti olabilir ama Sid ve Nancy’nin seviyesi gerçekten başka. Punk kültürünü ve dönemin ruhunu çok iyi bilen bir yönetmen olan Alex Cox’un elinden çıkan Sid and Nancy her daim hatırlanacak türden bir iştir. Filmdeki 80’ler estetiği ve kurgu becerisi üst düzeydedir. Gerçeklik dozunun çok iyi ayarlandığı film efsane oyuncu Gary Oldman’ın harikulade performansıyla parlar, izleyenlere punk müziğin kapılarını açar!
7. Control (2007)
Çığır açan ve 23 yaşında intihar eden bir müzik fenomenidir Ian Curtis. Kısa süren hayatına sığdırdıkları ancak onun gibi çok özel ve gizemli bir karakterin yaratabileceği türden şeylerdir. Hollandalı fotoğrafçı ve yönetmen Anton Corbijn çektiği Control filminde, Ian Curtis’in buhranlarını, karanlığını ve bu dünyaya olan yabancılığını oldukça estetik bir biçimde izleyebilirsiniz. Depeche Mode, Echo & The Bunnymen, Nirvana, U2 gibi gruplara çektiği kliplerle tanınan ve ilk uzun metraj deneyimini Control filmi ile yaşayan Anton Corbijn’in yönetmenliği çok başarılıdır. Siyah/beyaz 35 mm formatıyla çekilen Control filmi hem atmosferiyle hem de hikâyesiyle yürek burkan bir biyografidir.
8. Love & Mercy (2014)
1960’lar The Beach Boys ve sörf müziği açısından oldukça mühim yıllar. Dönemin trend yaratan en ünlü müzik gruplarından bir tanesi The Beach Boys. Brian Wilson ise grubun kurucusu ve lideri. Rock ‘n’ Roll tarihinin en çok ilham alınan isimlerinden de bir tanesi. Love & Mercy filmi Brian Wilson’ın sancılı ve travmatik hayatına odaklanıyor ama bunu klişelerden kaçınarak, sulandırmadan yapıyor. Oldukça gerçekçi ve vurucu bir film olan Love & Mercy’nin yönetmeni Bill Pohlad. Kendisini daha çok Into the Wild, The Tree of Life, 12 Years a Slave gibi filmlerdeki yapımcı rolüyle tanısak da Love & Mercy filminde elleri sıvıyor ve yönetmen olarak da muazzam bir iş çıkarıyor.
9. I’m Not There (2007)
Bob Dylan’ın ünü ve mirası müzik dünyasının çok ötesindedir. Şiirleri, hikâye anlatıcılığı ve yazdığı sözler kendisine dünyanın en prestijli ödüllerinden biri olan Nobel’i kazandırdı, Bob Dylan ismi tarihe altın harflerle kazındı. Böylesine bir ilahın hele ki ketum bir ilahın hikâyesini anlatmak oldukça çetrefilli bir iştir. O yüzden yönetmen Todd Haynes I’m Not There filminde biçim açısından oldukça farklı bir yol izliyor ve 6 tane Bob Dylan portresi sunuyor. Cate Blanchett, Christian Bale, Richard Gere, Heath Ledger gibi isimlerin yer aldığı film Bob Dylan’ın personasını özgün ve fantastik bir şekilde işliyor. Velvet Goldmine gibi bir filmle kalplerimizi zaten kazanmış olan Todd Haynes, I’m Not There ile yaratıcılığını sınırlara götürüyor ve formüllerden kaçınıyor.
10. The Doors (1991)
Tarihin en ikonik ve ayrıksı gruplarından biridir The Doors. Algının kapılarını açan asit dolu psikedelik müzikleriyle ve avangartlıklarıyla tarihe damga vurmuşlardır. Oliver Stone’un seks, uyuşturucu, alkol ögelerini çekinmeden kullandığı ve grubun hikâyesini gerçekçi şekilde anlatmaya çalıştığı 1991 tarihli The Doors filmi her listede kendisine yer edinebilecek türdendir. Seveni de çoktur sevmeyeni de çoktur ama Val Kilmer’ın “Jim Morrison” rolüyle hayatının oyunculuğunu sergilediği eser unutulmazlar arasındaki yerini çoktan almıştır.
11. Bohemian Rhapsody (2018)
Bu yılın tartışmasız en çok konuşulan filmlerinden biri oldu Bohemian Rhapsody. Brian May’in yapımcılığını üstlendiği film yapılış sürecinde yılan hikayesine döndü ve yönetmen Bryan Singer filmi tamamlayamadan kovuldu. Freddie Mercury gibi iflah olmaz, ayrıksı bir Rock ‘n’ Roll fenomeninin hayat hikayesini hakkını vererek anlatmak gerçekten çok zor iş. Bir seks ve özgürlük sembolü olarak Hollywood’un steril bakış açısına pek uygun bir karakter değil. O yüzden Bohemian Rhapsody belli bir şablon üzerinden duygulara oynayan bir film. Film grup kronolojisinin esnetilmesi ve yaşanan birçok olayın farklı işlenmesi sebebiyle Freddie Mercury fanlarından tepki alsa da dünya çapında büyük ilgi gördü. Özellikle sondaki “Live Aid” sahnesi ve nostaljik yapısıyla izleyenleri eğlendirmeyi başardı.
Bonus: Rocketman (2019)
Müzisyen biyografileriyle ilgili furya yeni yılda da devam edeceğe benziyor. 2019 yılı içerisinde de birçok biyografi filmi izleyeceğiz ama İngiliz besteci ve müzisyen Sir Elton John’ın hikayesinin anlatıldığı Rocketman en çok merak edileni. Elton John-David Furnish ikilisinin yapımcılığını üstlendiği filmi Bohemian Rhapsody projesinden de tanıdığımız Dexter Fletcher çekti. Film 31 Mayıs 2019’da vizyonda olacak.