Konuk yazarımız Ceren Çaprak hazırladı, ama nasıl bir hazırlamak!
Gündelik hayatta benzer şeyleri yapan insan toplulukları, toplumda bir alt kültür grubu oluştururlar ve genellikle o toplulukları betimlemek için onlara bir ad konulur. “Motosikletçi” ya da “Motorcu” denilen şey de o biçimdir.
Türkiye için ancak “altkültürümsü” denilecek kadar sayıca az olan motorcuların kendilerine has jargonları vardır. Motorcu olmayanların çoğunlukla bir şey anlamadığı ya da anlaşmış gibi yaptığı bu jargonun ön plana çıkan kelimelerine gelin bi bakalım…
Baklava değil kardeşim o BA LAK LA VA…
Kaskı takmadan önce kafaya geçirilen, saçın ve yüzün kask ile temas etmesini önleyen; yazın teri emen, kışın şömine kıvamında sıcak tutan ve sizi birazdan soyguna gidecek olan bir hırsız görünümüne kavuşturan malzemenin adıdır. Motosikletçiler arasında “Balaklava” şeklinde adlandırılan bu “şey”, arkadaşlar arasında çoğunlukla “Baklava” şeklinde duyulur ve bu sebeple komik olmayan esprilere maruz kalınır.
Yatırdın mı? Hangi bankaya?
Motosiklet kullananların korkulu rüyası… Motoru “yatırmak”. Şimdi bu kelimeyi anlam itibariyle kış sezonunda motosikletini garaja kapatmak olarak algılamak da mümkün. Fakat mevzu hiç de öyle değil. “Yatırmak” kelimesi motorcu jargonunda motosikleti düşürmek, kaza yapmak ve sürüklenmesine sebep olmak vb anlamlara gelir. Can yakıcıdır. Ancak burada unutulmaması gereken bir şey vardır: “Düşmeyen motorcu olmaz, henüz düşmemiş motorcu vardır.”
Kapattın geldin mi? Abi daha dükkanı yeni açmıştın?!
Motorcunun biri arkadaş grubuna gelir ve 32 diş sırıtarak “Abi valla kapattım geldim!” cümlesini kurar. Gruptaki bazı kişiler motorcunun neyi kapattığı üzerine beyin fırtınası yapmaya başlarlar. Karısını, dükkanını, erkek arkadaşının Facebook’unu, banka hesabını belki de eski ilişkisinin defterini… Ama bir motorcu “Kapattım, geldim” dediyse, bilin ki sol şeritten akmış; asfaltı ağlatmıştır. Yani o motosikletini kulak zarı delme desibelinde bağırttıran vatandaş var ya hani, ahan da karşınızdadır.
Red Light’a bizsiz girdin demek vay pezevenk…
Motorcu havalı havalı geçen günkü anısını anlatıyordur: “Aaabi ben geçen redline’a girdim; o kadar hızlıydım ki makine alev alıyordu, altımdan kayıp gidecek sandım!” Arkadaşları da redline’ı Amsterdam’ın Red Light District’iyle karıştırıp içerlerler. Alev alev yanmalar, altından kayıp gitmeler, hızlanmalar falan fiuuv! Onlarsız Red Light’a gidip alem yaptığını düşündükleri adamı linç etmeden gerçek ortaya çıkar. Oysa adam motosikletini son devirlerde kullandığını kastettiğini ve haaaat tat tat tat tat sesi duyulan redline’a girdiğini söylüyordur.
Teker yapmak…
E haliyle lastik üretimi değil. Tek teker diye bilinen olayın bu jargonda kullanımı da ahan da bu.
Kapanmak
Bir nevi açılma halidir aslında. Sen gidersin yol açılır; yol açılır sen gidersin kısır döngüsümsü olay. Sol şeridi kapatırken sen de kendini motoruna kapatırsın yani motosikletine tüm bedeninle eğilirsin. Rüzgar seni yalar geçer, sen de virajı. Hızını yavaşlatacak tüm faktörleri elinin tersiyle ortadan kaldırırsın. Ha pek önünü iyi gördüğün söylenemez zira ayı çıksa ezersin ama hızlıların vazgeçilmezidir kapanmak.
Artçılık zor zanaat…
Halk arasında deprem sonrası miniminnoş sarsıntılara verilen addır aslında. Yani ardından gelendir bir nevi. E mevzu bahis motosiklet olunca “ardından gelen”, aslında motorun %40’ını kullanan vatandaştır artçı.
Bazen motosiklete değil de sana biner zannedersin. Öyle bir dayar ki vücudunun her metrekaresini sırtına sırtına, metrobüsü özlemezsin. Çünkü kendisinin konuyla hiç alakası yoktur. Evinin koltuğunda seyahat ettiğini zanneder oysa görevi büyüktür.
Ha bir de en gülünen durum o vatandaşın her virajda kıç kısmını sola sağa yatırmaya meyilli oluşudur. Yahu bırak, zaten o sana nasıl durman gerektiğini öğretir.
Son olarak artçılığın manitacılığa dönüşmesi de kuvvetle muhtemeldir. Çünkü iki bedenin o denli yakın durduğu o “hal”, anca kapalı kapılar ardında olur kıps.