Minimalizm sadece “az şeye sahip olmak” olarak açıklanabilecek bir olgu değil. Minimalizm aynı zamanda yaşam tarzımıza da yansıması gereken bir düşünme ve davranış biçimi. Minimalist düşünerek, davranarak çok daha rahat ve sakin bir yaşam sürmemiz mümkün.
Bunun yolu hayatınızı basitleştirmekten, sade yaşamaktan, gereksiz kaygı ve endişelerden arınmaktan geçiyor. Nasıl mı? Şöyle ki…
1. Sahip olduklarınızla yetinmek için, bir şeylere sahip olmayı beklemeyin.
Sahip olduğunuz her şey için şükredebilirsiniz, bunun için bir ev, bir araba, bankada para, vs. olmasını beklemeyin. Bu siz kendinizi iyi hissettirecektir.
2. Şikayet etmeyi, yakınmayı, söylenmeyi, vs. kesmenin zamanı geldi.
Şikayet ederek, söylenerek, yakınarak, belki sinirlenerek hangi sorunun çözümünü buldunuz? Mesela patronunuz size daha mı az iş veriyor, ya da yakındığınız için trafiğin açıldığı oldu mu hiç? Belki de bağıra çağıra işe geç kalmamayı başardınız? Hiçbir olmadı değil mi? O halde neden kendisini heba ediyorsunuz bir düşünün.
3. Gelecek kaygısı sizi yiyip bitiriyor.
Size hiç geleceği düşünmeyin demiyoruz, elbette düşüneceksiniz. Geleceğe yönelik planlar yapmak tabii ki gerekli bir şey, ama sürekli bir gelecek kaygısı taşımak yormuyor mu sizi? Kontrol edemeyeceğiniz şeyler olabileceğini kabul edin, her şey sizin istediğiniz gibi gitmeyebilir, bunu bu kadar kafaya takmak emin olun geleceğinizi daha güzel bir hale getirmeyecek.
4. Ne alakası var demeyin, minimalist düşünmenin en büyük parçası egzersiz.
Spor yapmanın stresi azaltmada etkili olduğu, sizi sağlıklı tuttuğu ve kendine olan güveninizi iyileştirdiğini biz değil, bilim insanları söylüyor. Hiç olmazsa 24 saat içinde bir 30 dakika ayırarak kendinizi rahatlatın. Çok mu zor?
5. Pişmalık yok!
Hata yapmadan yaşamak mümkün değil, ama bir hata yaptıktan sonra onu geride bırakmak ve açtığı sıkıntıları gidermek gayet de mümkün. Pişman olmak yerine, pişman olduğunuz sonuçları ortadan kaldırmaya yönelin. Geçmişi değiştiremiyoruz ama geleceğe müdahale etmek elimizde, enerjinizi mümkün olan için harcayın.
6. Eleştirmeyi bırakın artık.
Sadece başkalarını eleştirmekten değil, kendinizi de eleştirmekten vazgeçin artık. Bunun kimseye bir faydası yok, 100 eleştiriden belki sadece biri işe yarıyor, neden zamanınızı ve enerjinizi boşa harcıyorusunuz.
7. Klişe olacak ama bardağın dolu tarafını görmek gerekiyor.
Yani vaktim yok, param yok, gücüm yok, arkadaşım yok, vb. düşüncelerin size ne faydası var? Bir an önce olumlu ve iyimser düşünmeye, her şeye olumlu tarafından bakmaya başlamanız gerekiyor. Sahip olmadıklarınıza üzülmek yerine sahip olduklarınızla yol almaya bakmalısınız.
8. Kendinizi mutlu edecek şeyleri bulmalısınız.
Bunun ne olduğu size kalmış, hobi olabilir, yazıp çizmek olabilir, çalışmak, spor yapmak, seyahat etmek olabilir, hatta bir şarkı olabilir, ama sizi neyin mutlu ettiğini bulmalı ve bunu sürekli yapmalısınız. Bu sizi şarj edecektir.
9. Keyif almayı öğrenin.
Ama her şeyden, sabahtan, akşamdan, uyumaktan, çalışmaktan keyif almayı öğrenmelisiniz. Hayatınızdaki işleri keyifli hale getirmenin size neler kazandırabileceğini düşündünüz mü hiç?
10. İnternette geçirdiğiniz zaman artık bir sorun.
Her ne kadar çok keyifli olsa da, zaman su gibi akıp gitse de internette çok zaman geçirmek çağımızın hastalığı maalesef. Vaktinizi daha üretken, daha verimli, daha aktif geçirmelisiniz. Daha sosyal olmalı, hayatın içinde daha çok yer almalısınız.
11. Kendinizi başkalarıyla kıyaslamaktan, mutluluk yarıştırmaktan kaçının.
Bakın Montesquieu ne demiş: “yalnızca mutlu olmak istenirse, bu kolaydır ama biz öteki insanlardan daha mutlu olmak istiyoruz ki bu çok zordur, çünkü biz başkalarını olduklarından daha mutlu sanıyoruz.” Olay bu kadar basit ve net aslında.
Bonus – Zamanın geri alınamaz bir mefhum olduğunu asla unutmayın!
Bunu açıklamaya gerek yok sanırım, bu asla durdurulamaz ve geri alınamaz şeyi nasıl harcayacağınız tamamen size kalmış…