Daha önce hiç basmakalıp bir düşüncenin hedefi olduğunuzu hissettiniz mi? Cinsiyetiniz, cinsel yöneliminiz, etnik kökeniniz ya da inancınız nedeniyle eleştirildiğiniz durumlar oldu mu? Eğer cevabınız evetse mikro-agresyon ya da mikro-saldırganlık olarak bilinen duruma maruz kalmış olabilirsiniz. İnsanlar farkında olmasa da günlük hayatta birçok mikro-saldırganlık örneği yaşanıyor. Bu saldırıdan etkilenen kişilerde özgüven eksikliği ya da depresyon gibi önemli zihinsel sağlık sorunları gelişebiliyor. Peki nedir bu mikro-saldırganlık? Detaylara birlikte bakalım.
Mikro-saldırganlık nedir?
Harvard Üniversitesi’nde görev yapan Chester Pierce, mikro-saldırganlık terimini ilk defa 1970’li yıllarda ortaya attı. Ona göre mikro-saldırganlık, marjinalleştirilmiş insanlar üzerinde zararlı etkileri olan bilinçli ya da bilinçsiz olarak yapılan günlük eylemlerin bütünüdür. Diğer ayrımcılık örneklerinden farklı olarak; mikro-saldırganlık eylemini gerçekleştiren kişi, davranışlarının zararlı etkisinin farkında olmayabilir. Çünkü failler çoğu zaman örtük ön yargılarını karşılarındaki insana yansıttıklarının bilincinde olmaz. Mikro saldırganlığı belirli bir kişi gerçekleştirebileceği gibi çevresel mikro-saldırganlık örnekleri de yaşanabilir. Beyaz olmayan insanların film ve dizilerde sürekli aşağı statüde gösterilmeleri çevresel mikro saldırganlığa örnek olarak gösterilebilir.
Mikro-saldırganlık türleri
Mikro-saldırganlık; sözlü, davranışsal ve çevresel şekillerde meydana gelebilir. Sözlü mikro-saldırganlık marjinalleştirilmiş bir insana incitici ya da damgalayıcı bir yorum yapılması anlamına gelir. Örneğin; “Bir kadına göre çok zekisin” demek sözlü bir mikro-saldırganlıktır. Kadın burada marjinalleştirilmiş kişidir ve genel olarak kadınların zeki olmadığı düşüncesi ifade edilmiş olur. Davranışsal mikro saldırıda söz yerine eylemler ön plandadır. Örneğin bir barmenin trans bir kişiyi görmezden gelmesi, ona hizmet etmeyi reddetmesi davranışsal mikro-saldırganlık örneğidir. Çevresel mikro-saldırganlık ise, toplumsal alanda geniş kitleleri kapsayan ayrımcılığın yapılmasıdır. Örneğin 1950’li yıllarda siyahi insanların otobüslerin arka koltuklarına oturması bu duruma örnek olarak gösterilebilir.
Mikro-saldırganlık örnekleri
Günlük hayatta farkında olmadan çoğu insan mikro saldırıda bulunuyor. Özellikle kadınlar, engelli bireyler, farklı bir dine mensup olanlar, cinsel yönelimleri farklı olan kişiler mikro saldırganlığın hedefinde olan kişiler. 2018 yılında Manhattan’daki Kansas Eyalet Üniversitesi iş yerinde yaşanan mikro-saldırganlık üzerine bir araştırma yaptı. Bu araştırmanın sonucunda; bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik gibi alanlarda çalışan kadınların %73’ünün en az bir kez mikro saldırıya maruz kaldığı ortaya çıktı. Benzer şekilde toplumsal alanda marjinalleştirilen birçok kişi her gün yoğun olarak mikro saldırıya uğruyor. İşte o örneklerden bazıları…
- Bir insana; cinsiyeti, ırkı veya cinsel yönelimi nedeniyle ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapmak
- Zayıf bir kişiye daha fazla yemek yemesi gerektiğini söylemek
- Ya da kilolu bir kişiye “çirkin” olduğunu ima etmek
- Medyada farklı ırk ve cinsiyetleri temsil etmemek
- İnsanların davranışlarını etiketlemek
- Bazı insanları etnik kökenlerine ve refah durumuna göre diğerlerinden daha değerli görmek
Mikro saldırganlığa maruz kalan kişiler nasıl etkilenir?
Sürekli mikro saldırganlığa maruz kalmanın psikolojik yansımaları olabilir. Hatta her gün mikro saldırıya uğramak zihinsel sağlığı önemli ölçüde etkileyebilir. Araştırmacılar, düzenli olarak mikro saldırganlığa maruz kalan insanların, özgüvenlerinin daha düşük olduğunu iddia ediyor. Başka bir çalışma, etnik mikro-saldırganlık yaşayan kişilerin depresyona daha fazla eğilimli olduğunu ortaya koyuyor.
Öğrenilmiş ön yargıya sahip kişilerin; kadınlara, engelli bireylere ya da marjinalleştirilmiş herhangi birine karşı davranışlarını değiştirmesi son derece zor olabilir. Bununla birlikte toplumsal alanda mikro-saldırganlık kavramının yerleştirilmesi oldukça önemlidir. İnsanları bilinçlendirmek ve mikro saldırıların önüne geçebilmek çok zor görünebilir. Ancak bu konudaki farkındalığı artırmak için bazı yöntemler bulunuyor. Eğer mikro saldırganlığa maruz kalıyorsanız karşınızdaki insana birkaç kelime söylemeniz son derece önemli. Konuşmazsanız mikro-saldırganlık yapan kişi, söylediklerinin kabul edilebilir olduğunu düşünebilir. Ancak zararlı dil kullanmanın olumsuz etkisi konusunda uyarıda bulunursanız, karşınızdaki insanı düşünmeye sevk edebilirsiniz. Saldırıya uğrayan kişi siz olmasanız dahi şahit olduğunuz konuşmalara müdahale edebilir ve mikro-saldırganlık kavramı hakkında kısa bir bilgi verebilirsiniz. Böylece mikro saldırıda bulunan kişi, zararlı dil kullanmanın etkisi konusunda bilinçlenebilir ve davranışlarını değiştirebilir.
İlginizi çekebilir:
Pozitif Ayrımcılık Gibi Görünen Ama Aslında Cinsiyetçi Olan 8 Uygulama