Mesajlaşarak iletişim kurmak nispeten yeni bir şey. İster birini tanımaya çalışırken ister uzun süredir birlikte olduğumuz kişiyle, her birimizin kendine özgü bir mesajlaşma tarzı var. Ancak bu tarzlar yalnızca kişisel tercihlerimizden ibaret değil, aynı zamanda bağlanma stilimizin de bir yansıması. Evet, doğru duydunuz! Mesajlaşırkenki tavırlarımız, çocukluk yıllarımızda yaşadığımız ilişkilerle şekillenen bağlanma stilimizle yakından bağlantılı. Kaygılı mı, kaçıngan mı, yoksa güvenli bir bağlanma stiline mi sahipsiniz? Ya da belki de bir tür “ping-pong” oyununa dönüşen duygusal iniş çıkışlarla iletişim kuran korkulu-kaçıngan bir mesajcı mısınız? Neyse ki, bu yazıda sizin için her bir bağlanma stilinin mesajlaşma alışkanlıklarını keşfedeceğiz ve bu sayede kendinizi daha iyi anlayacak, belki de ilişkilerinizdeki iletişim biçiminizi yeniden şekillendireceksiniz! Hazırsanız, mesajlaşmanın derinliklerine inelim! Bakalım mesajlaşma tarzınız bağlanma stiliniz hakkında ilgili neler söylüyor?
Bağlanma stilleri neler?
Bağlanma stillerimiz, çocukluk yıllarımızda deneyimlediğimiz ilişkilerden gelişir. Özellikle, bakım veren kişilerle kurduğumuz etkileşimler, yakın ilişkilerde nasıl hareket ettiğimizi belirler. Bağlanma stilimiz, zamanla şekillenen bu duygusal kalıplarla hayatımıza yön verir.
Genel olarak dört farklı bağlanma stili vardır:
Kaygılı bağlanma: Bu tarz, yakınlık ve samimiyet isteğiyle birleşir. Ancak, sevgiye layık hissetme konusunda zorluk yaşandığı için yapışkan ve muhtaç davranışlara yol açabilir. Çocuklukta terk edilme korkusuyla büyüyen kişilerde sıkça görülür.
Kaçınan bağlanma: Bu bağlanma tipi, yakınlık ve bağımlılıktan korkar. İnsanları uzak tutmak, duygusal açıdan kendini açmaktan kaçınmak en belirgin özellikleridir.
Korkulu-kaçınan bağlanma: Hem kaygılı hem de kaçınan eğilimler taşıyan bir stil. Bu kişiler, duygusal bağlantı kurma konusunda öngörülemez davranışlar sergileyebilirler.
Güvenli bağlanma: Güvenli bağlanma stiline sahip kişiler, ilişkilerde huzurlu ve istikrarlıdır. Yakınlık onlara güven verir ve bu güvenle sağlıklı ilişkiler kurabilirler.
1. Mesajlaşma kaygılı bağlanma stilinde nasıldır?
Kaygılı bir şekilde bağlanan kişiler, bir mesaj yazarken her şeyin süper hızlı ve yavaş olmayan bir şekilde olmasını beklerler. Herhangi bir gecikme, hemen bir felakete dönüşebilir! Bu tarz mesajcılar, neredeyse her zaman mesajı başlatan kişidir, sık sık uzun, paragraf paragraf mesajlar gönderirler ve bazen bir yanıt alamadıklarında çift mesaj (ya da üçlü, dörtlü) yazarak durumu kontrol etmeye çalışırlar. Birinin yanıtını aşırı şekilde analiz etme eğilimleri vardır. Eğer çok uzun bir süre cevap almazlarsa, sanki ortada bir felaket olmuş gibi en kötüsünü düşünmeye başlarlar!
“Hey! Mesajımı gördün mü? Otele sağ salim vardın mı? Uçuşunun indiğini gördüm ama hâlâ senden haber alamadım. Sadece güvende olduğundan emin olmak istedim. Yerleştiğinde hemen bana yaz, tamam mı?”
Evet, bazen son gönderdiğiniz mesajlara tekrar göz atabilir ve çok mu yoğun oldu acaba? diye düşünebilirsiniz. Ya da, ya yanlış bir şey mi söyledim diye arkadaşlarınıza gösterebilir, mesajınızın doğru olup olmadığını onlar ile tartışabilirsiniz!
Bu tür mesajlar, alıcıda biraz rahatsızlık ve kaygı uyandırabilir. Mesajcı sürekli onay bekler, sürekli doğrulama yapma ihtiyacı hisseder ve neredeyse acil bir durum varmış gibi görünür. Alıcı, mesajcıyı fazla yapışkan bulabilir, çünkü her zaman bir onaylama talep etmektedir. Ve tabii ki, birinin her zaman yanıt vermek için zamanı olmayabilir ya da isteği olmayabilir.
Kaygılı mesajcılar, aslında bu mesajlaşma şekliyle güvence ve onay arıyorlar. Kimi zaman, karşısındakinin sessizliğini, reddedilme ya da terk edilme olarak yanlış anlamaktadırlar. Birinin mesajına cevap vermemesi, sanki artık o kişinin onları sevmediği ya da önemsemediği anlamına gelir.
Eğer siz de kaygılı bir mesajcıysanız, derin bir nefes alın! Hemen bir yanıt alamadığınızda kendinizi sakinleştirme tekniklerini uygulamayı deneyin. Hangi sıklıkla mesajlaşmak gerektiğine dair sınırlar koyun. Kendinize ve başkalarına daha fazla hoşgörü ve alan tanıyın. Çünkü, unutmayın ki; sizin öz-değeriniz ve iç huzurunuz, birinin yanıt verme hızına ya da mesajının içeriğine bağlı değildir!
Ayrıca, bu kaygılarınızı açıkça iletebilirsiniz. Herkesin bir sınırı olduğunu kabul edin ve mesajlaşma sürecinde karşılıklı olarak destekleyici ve sağlıklı yollar üzerinde iş birliği yapmayı deneyin. Şu an bu konuyu düşünmek yerine, enerjinizi hayatınıza geri yönlendirin. Arkadaşlarınızla vakit geçirin, bir farkındalık uygulaması yapın, ve kendi bardağınızı dolduracak diğer tutkularınızla ilgilenin!
Hayat, her şeyin bir cevaba dayalı olmadığı çok daha fazlasını içeriyor.
2. Kaçıngan bağlanan kişiler nasıl mesajlaşır?
Hadi, mesajlaşmanın en gizemli ve bir o kadar da kafa karıştırıcı tipine göz atalım: Kaçıngan bağlanma! Bu kişilerin mesajlaşma tarzı, bir dondurmanın son ısırığı gibi: Soğuk, mesafeli ve biraz da belirsiz.
Düşünsenize, birine mesaj atıyorsunuz ve saatler geçiyor, belki günler. En sonunda, “Üzgünüm, işlerle meşguldüm. Sen nasılsın?” gibi yüzeysel bir cevap geliyor. Mesajınız okunduğunda, “Neden yanıt vermedi ki?” diye düşünüyorsunuz ama beklemekten başka çareniz yok. Kaçıngan kişiler, genellikle uzun süren sessizlikleri ile ünlüdürler. Konuştuklarında ise çoğunlukla hafif ve yüzeysel bir dil kullanırlar. İçine girmeye çalıştığınızda, mesajlar bir anda mesafeli hale gelir. İşin en garibi, bu mesajlar hep aynı tonda, sanki robot gibi cevaplar gelir ama ya da bir zamanlar tıkır tıkır konuşan kişi, şimdilerde bir hayalet gibi.
Her şeyin normal gibi göründüğü anlarda bile, bir tuhaflık hissedersiniz. Kişi, dost canlısı ama sanki hep bir adım geride duruyor. Her şeyin mesafeli olması, karşınızdaki kişiye yakınlık kurmaya çalışırken sizi duraksatır. Belki de karşınızdaki kişi, sizinle daha derin bir bağ kurmaktan pek hoşlanmıyor, bunu hissedersiniz. Bir tür yumurta kabukları üzerinde yürümek gibi! Ne kadar yakınlık kurabilirsiniz ki, o da belli değil. Bu, sizde garip bir belirsizlik yaratır ve bazen daha fazlasını istemek istersiniz ama sanki o kişi bir mesafe koyma çabasında.
Kaçıngan mesajcılar, başkalarıyla duygusal derinliklere inmeyi pek sevmezler. Onlar, bağımsızlıklarını en önemli şey olarak görürler. Başka bir deyişle, kendi yaşamlarına odaklanmayı tercih ederler ve bazen sizin mesajlarınıza dönüş yapmak gereksiz olarak görünür. İşler, başkalarının duygusal ihtiyaçları, onların önceliği değildir. Genellikle, yalnızca hazır olduklarında cevap verirler. Bu da demek oluyor ki, onların dünyasında duygusal derinlik çoğu zaman rahatsızlık yaratır, çünkü o kadar açılmak, kırılgan olmak onlara zor gelir.
Eğer bir kaçıngan mesajcıysanız, baştan sağlıklı sınırlar koymak çok önemli! Başka birine, ne zaman meşgul olduğunuzu, mesajlaşma sıklığınızı ve ritminizi nasıl belirlediğinizi açıkça belirtin. Bunu yapmak, karşınızdakinin ne beklemesi gerektiğini anlamasını sağlar. Ayrıca, duygusal açıklık sağlamak ve “Ben neden böyle davranıyorum” demek, o kadar da zor olmamalı. Yani, eylemlerinizin arkasındaki sebepleri açıklamak, sizi savunmasız kılabilir ama aynı zamanda ilişkiye daha sağlıklı bir zemin hazırlayabilir.
Eğer karşınızdaki kişi gerçekten daha fazla yakınlık istiyorsa, ve duygularını önemsiyorsanız, birlikte bir çözüm yolu bulmak çok önemli. Belki de daha dengeli bir mesajlaşma biçimi oluşturabilir, iki tarafın da iyi hissedeceği bir denge bulabilirsiniz.
İlginizi çekebilir:
İşaretlere Dikkat! Partnerinizin Kaçıngan Bağlanma Stiline Sahip Olduğunu Gösteren 4 Şey
3. Korkulu-kaçıngan bağlanan kişiler nasıl mesaj atar?
Hadi gelin, mesajlaşma dünyasında bir yolculuğa çıkalım! Söz konusu Korkulu-Kaçıngan Bağlanma olunca, işler biraz karmaşık, ama bir o kadar da eğlenceli! Bu kişiler, adeta duygusal bir labirente hapsolmuş gibidir. Aşırıya kaçan mesajlaşmalarla ortada bir anda kaybolan sessizlikler, onların doğal iletişim tarzıdır. “Nasılsın? Bugün seni çok özledim!” diyerek derin duygularını paylaşırken, tam da beklediğiniz cevap gelmişken bir anda ortadan kaybolabilirler. Bekleyin, gecikmeli bir yanıt alırsınız ve bu durum bir süre devam edebilir. Yani, iletişimde tam anlamıyla bir yokuş aşağı yolculuk!
Düşünün, her iki adımda bir hızla değişen bir yolculuğa çıkıyorsunuz ama haritada bir eksiklik var! Hangi yoldan gitmeniz gerektiğini bulamıyorsunuz. Korkulu-kaçıngan bağlanma tarzını benimseyen kişiler, bir bakmışsınız çok sıcak, bir bakmışsınız buz gibi soğuk davranabiliyorlar. İletişimlerinin temposu, sanki bir trafik lambasında sürekli yeşil ve kırmızı ışığın dönüşmesi gibi. “Beni seviyorlar mı?” sorusu aklınızda bir labirent gibi dolaşırken, bu kişiler de aslında tam olarak ne istediklerine karar veremiyorlar. Duygular ve mesajlar arasında kalmış bir kaybolmuşluk duygusu.
İşte burada işler biraz daha ilginçleşiyor! Korkulu-kaçıngan bağlanma tarzına sahip kişiler, aslında yakınlık isterken, bir yandan da bunun ne kadar korkutucu olduğunu hissediyorlar. Bu korku, onları sürekli itme-çekme oyununa sokuyor. Bir dakika yakın olmak istiyorlar, diğer dakikada ise duygusal olarak geri çekiliyorlar. Tam bu noktada, mesajlaşma çılgınlığı devreye giriyor. Sanki bir ping pong oyunu gibi: bir “gel” dediğinde, hemen geri çekil, sonra tekrar “tamam, belki de biraz daha yakın olabilirim” diyorlar. Bu bir çeşit duygusal sıkışmışlık yaratabiliyor.
Eğer bu korkulu-kaçıngan tarzını benimsiyorsanız, sabırlı olmanız önemli. Aşırı paylaşım yapma eğiliminde olabilirsiniz, ancak birinin size fazla yakın olduğunu hissettiğinizde hemen geri çekilebilirsiniz. İşte tam burada devreye giriyor: duygusal dengeyi kurmak! Hem kendinizi hem de karşınızdaki kişiyi bunaltmadan, duygularınızı işlemeyi öğrenmeniz şart. Duygusal iniş çıkışların arasında durmak, derin nefes almak ve kendinize zaman tanımak bu sürecin anahtarı olabilir. Ama acele etmeyin! Sabırlı ve bilinçli bir şekilde tepki vermek, sizi daha sağlıklı bir iletişime götürebilir.
Unutmayın, duygusal dengeyi bulmak bir yolculuk, ama her adımda biraz daha yakınlaşabilirsiniz!
4. En net mesajlaşma: Güvenli bağlanma stili
Güvenli bağlantı kuranlar, mesajlaşma konusunda oldukça tutarlıdır. Yanıtları tahmin edilebilir, ulaşılabilir ve güvenilirdir. Kendilerini ifade ederken net ve duyarlı bir dil kullanırlar. Emojiler de onlara duygu ve niyetlerini daha açık bir şekilde yansıtmak için vazgeçilmezdir.
Diyelim ki biri size şöyle yazdı: “Hey, bugün çok yoğunum, yanıtlarım biraz gecikebilir ama akşamları görüşebiliriz. İşten çıkınca beni ara!” Bu mesaj, o kişinin size güvenli bağlandığını ve sizi düşünerek hareket ettiğini gösterir. Yani, planlarını net bir şekilde ifade eder, kendisini ve sizi zor durumda bırakmadan iletişim kurar.
Güvenli bağlanma tarzı, bazen biraz “sıkıcı” gibi gelebilir çünkü her şey çok net ve öngörülebilir. Ama işin aslı, güvenli mesajcılar ne yapmak istediklerini çok iyi bilirler ve bu konuda kesinlikle dürüsttürler. Mesajlaşmayı fazla analiz etmeden, rahatça iletişim kurarlar. Yani, bir güven ortamı yaratır ve bu da alıcıya oldukça rahatlatıcı gelir.
Güvenli mesajcılar, yakınlık kurduklarında kendilerini düzenli ve rahat hissederler. Onlar, cevap bekleyerek doğrulama arayan kişiler değildir; ne söyleyeceklerini bilir ve doğrudan iletişime geçerler. Bunu yaparken kimseyle oyun oynamazlar ve birine ne verebileceklerini anlamadan vakit kaybetmezler.
Eğer güvenli bağlanma tarzına sahipseniz, ilişkilerde ne istediğiniz konusunda net olun! Kaçınan ya da kaygılı bir insanla ilişki kuruyorsanız, sınırlarınızı belirlemek oldukça önemli. Bu, her iki tarafın da kendini güvende hissetmesini sağlar. Ve işte küçük bir uzman tavsiyesi: Eğer kaygılı, kaçınan ya da korkulu-kaçınan biriyseniz, daha sağlıklı bir ilişki için güvenli bağlanma davranışlarından faydalanmanızı öneriyoruz. Çünkü sağlıklı bir ilişkinin temeli, güvenli bağlanma stilinde yatıyor!
Bu yazıdan sonra, mesajlaşırken biraz daha dikkatli olun; çünkü her bir mesaj, güvenli bir bağın temelini atabilir!
Kaynak: 1