Hepimizin bildiği ve zaman zaman hayatın bize sunduklarıyla bunu fark etmemizi sağladığı gibi, hayat her zaman tek bir çizgide gitmiyor. Bazen tam her şeyden emin olduğumuz anda, işler değişiyor ve o değişen düzenin içerisinde var olma mücadelesi sürdürmek durumunda kalıyoruz. Ama ne olursa olsun, her zaman bir çözüm var. Başımıza gelen ya da gelecek olsan her şeyden daha önemli ve kıymetli tek bir şey var çünkü: O da yaşıyor olmak. Yani yaşamak her şeye rağmen güzel. Birkaç gün önce karşımıza çıkan bu haberde de, yaşamayı seven bir adamın hikayesi var. İçinde bulunduğu durum ne kadar zor olursa olsun, o, değişen düzeni içerisinde var olmayı başarmış ve hala gözlerinden okunuyor yaşama sevinci. İşte bu güler yüzlü adamın ismi Mehmet Yavuz. Gelin hep birlikte bakalım hikayesine.
Mehmet Yavuz, 72 yaşında ve Bursa’da ikinci el ayakkabı satıyor
Demirtaşpaşa Metro İstasyonu yakınındaki bir alt geçitte açtığı dükkanda, çöpten topladığı ve vatandaşlardan aldığı ayakkabıları tamir ediyor
Bursa’da, galericilik yaparken 10 yıl önce iflas eden Mehmet Yavuz, kendi yaptığı küçük teneke sobada, kedisi Osman ile birlikte kışın soğuğunda ısınmaya çalışıyor
Ve 1 lira bile etmeyecek ayakkabıları alıp yeniledikten sonra 7-15 liraya satarak günlük ekmek parasını çıkarıyor: “Birazcık param olsa çok güzel işler yaparım. Ama kimseden borç istemiyorum. İstesem ‘Bak dilencilik yapıyor’ derler.”
“Yamuk, yumuk, ezik, çürük kopuk yerleri varsa onları yapıyorum. Daha sonra kalıba koyuyorum. Onlara güzelce dekor ve boya yapıyorum. Daha sonrada müşteriye satıyorum. Müşteriye de bir sene garanti veriyorum. Kendimi eğite eğite bu işin ustası oldum. Bir çift ayakkabı boyamasını bilmeyen insandım. Şimdi gözlerim kapalı yapıyorum. Birazcık param olsa çok güzel işler yaparım. Ama kimseden borç istemiyorum. İstesem ‘Bak dilencilik yapıyor’ derler. Bana biraz para verseler daha fazlasını kazanıp veririm. Benden başka bu işi yapan kimse yok. Ben bu işi devam ettireceğim. Çünkü mecburum.”
Yalnız başına yaşayan Mehmet Yavuz’un tek dostu ise, bir arabanın çarptığı ve kendisinin sahip çıktığı kedisi
Yavuz, “Aşırı derecede yağmur yağıyordu. Üzerimdeki kazağı çıkardım hemen sardım. Çevredeki herkes bana bakıyordu. Onu aldım getirdim sobanın önüne koydum sonra iyice kuruttum. Gittim bir de sucuk aldım yedirdim karnını doyurdum. Sonra kendine biraz geldi. Kucağıma oturdu, kıvrılıp uyudu.”