90’lı yıllarda bir depoya kapatılan ve Türkiye’nin 50 yıllık tarihine ışık tutan bir arşivle Türkiye’nin ilk profesyonel kadın fotoğrafçısı Maryam Şahinyan… Her sabah 2. Dünya Savaşı’ndan kalma körüklü fotoğraf makinesiyle stüdyosunun yolunu tutan ve kendine has tarzıyla birçok insanın siyah-beyaz fotoğrafını çekerek ölümsüzleştiren çok önemli bir sanatçı…
2012 yılında sanatçı, yazar ve araştırmacı Tayfun Serttaş tarafından gün yüzüne çıkarılan Maryam Şahinyan arşiviyle birçok insan bu önemli sanatçının yüzlerce fotoğrafını görme şansı buldu. Peki Maryam Şahinyan’ın hikayesini biliyor musunuz?
Maryam Şahinyan, 1911’de Sivas’ta Şahinyan Konağı’nda (nam-ı diğer Camlı Köşk) Ermeni bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi
Dedesi ise 1877’de kurulan Osmanlı Parlementosu Meclis-i Mebusan’da Sivas’ı temsil eden Agop Şahinyan Paşa’ydı
1915’de Ermeni Tehciri döneminde evlerini terk etmek zorunda kalan Şahinyan ailesi İstanbul Harbiye’de küçük bir apartman dairesine yerleşti
1933 yılında Maryam’ın babası Galatasaray Meydanı’nda bir pasajda bulunan Foto Galatasaray adlı fotoğrafçıya ortak oldu
1936 yılında annesini kaybeden Maryam, orta öğrenimini yarıda bırakıp babasına fotoğrafçıda yardım etmeye başladı
Bu işi severek yaptığını fark eden Maryam babasından stüdyo fotoğrafçılığını tüm ayrıntılarıyla öğrendi ve 1937’de stüdyoyu tek başına işletmeye karar verdi
Maryam, fotoğrafçılığı devraldığı günden itibaren Foto Galatasaray adıyla 3 stüdyo değiştirdi ama hiçbir zaman ara vermedi
1985 yılında ise Maryam Şahinyan stüdyosunu devretti ve yaklaşık 50 yıllık fotoğraf arşivi Aras Yayıncılık’ın sahibi Yetvart Tomasyan’ın Hıdivyal Palas’taki deposuna taşındı
20 yıldan fazla bir süre depoda kalan tamamı filmlerden oluşan dev arşiv Tayfun Serttaş ve ekibi tarafından 2 yıl süren bir restorasyon ve temizlik çalışmasıyla gün ışığına çıkarıldı
“İlk günden itibaren bizim için şu prensip çok önemliydi. Bu arşivde hiçbir seçkiye gitmeyecek ve ne gördüysek, kutuların içerisinde ne varsa, ne kadar varsa hepsini kullanacaktık. 200 bine yakın filmin tamamının yeniden görselleştirilmesi gibi hayli ciddi bir sorumluluk bu, o nedenle proje üç yıla yayıldı.” diyor Tayfun Serttaş
Arşivde yaklaşık 200.000 adet negatif ve 1 milyona yakın insanın fotoğrafı vardı
“Maryam Şahinyan ne tip kağıtlar kullanırmış, baskı kontrastlarını nasıl ayarlarmış, ne boyutlarda basarmış imajları yeni yeni öğreniyorum. Yoktu çünkü. Onun yakın dostları, tanıyanları, stüdyonun müdavimleri, hatta Paris’de yaşayan ve açılış gecesinde bize çok büyük bir sürpriz yapan akrabaları benim tek başıma yaratmamın imkansız olduğu bir değer kazandırıyorlar sergiye. İnan biz bu kadarını beklemiyorduk, kendiliğinden oldu ve bir anda sanki o insanlar kozalarından çıkıp projenin birer parçasına dönüştüler…”
Tüm bu fotoğraflar ise Maryam Şahinyan’ın ailesinden kalan körüklü ahşap fotoğraf makineyle çekilmişti
Arşivden çıkan fotoğraflar adeta o zamanın kültürüne, insanına ve tarihine ışık tutuyor
Katolik din görevlileri, Ermeni rahibeler, bar mitsva’ya (ergenlik töreni) giren Musevi çocuklar, Rum kızlar, Bolşevik Devrimi’nden kaçıp İstanbul’a sığınan Ruslar, tiyatro grupları, müzisyenler, eşcinseller ve transseksüeller…
1942 Varlık Vergisi, 6-7 Eylül 1955 olayları, 1974 Kıbrıs Savaşı gibi birçok önemli olaya tanıklık eden Maryam Şahinyan’ın fotoğrafları genelde kadın ve çocuklardan oluşuyordu…
Bunun sebebi ise kadın fotoğrafçı olması sebebiyle kadınların onun karşısında özgür olabilmesi, tüm baskılardan sıyrılıp rahatça poz verebilmeleri…