Ana sayfa » ListeList Özel » Duruşma Sırasında Yaşananları Belgeleyen Mahkeme Ressamı Nedir, Ne İş Yapar?
Duruşma Sırasında Yaşananları Belgeleyen Mahkeme Ressamı Nedir, Ne İş Yapar?
Mahkeme ressamlığı mesleği kulağa sadece bir “çizim işi” gibi gelebilir. Ama aslında bir çeşit görsel hafıza, toplumsal tanıklık, tarihe iz bırakma sanatı.
Hiç duruşma salonlarında geçen o gergin, heyecanlı ve bazen göz yaşartan anların bir tablonun içine hapsedildiğini düşündünüz mü? “Gerçek mahkemelerde neden hiç fotoğraf yok?” diye merak ettiyseniz, yalnız değilsiniz. Dizi ve filmlerde savunmalar coşkulu, itirazlar yüksek sesli, flaşlar patlayıp duruyor. Ama iş gerçeğe geldi mi, o salonlar sanki başka bir evrende geçiyor gibi. Çünkü gerçek duruşmalarda o kameralar yok. Flaşlar hiç yok. Belki dram hâlâ var ama görsel olarak yakalamak? Yasak! Peki o zaman biz o tarihi anları nasıl görebiliyoruz? İşte burada devreye, koca bir adalet sahnesinin perde arkasındaki sessiz kahramanlar giriyor: mahkeme ressamı! Onlar birer sanatçı ama aynı zamanda bir tür görsel gazeteci; çizgilerle tarih yazıyor, çizimlerle adaletin ritmini tutuyorlar. Kalemleriyle tanıklık ediyor, pastel boyalarıyla zamanın tozunu alıyorlar. Şimdi, mahkeme salonunun sessizliğini aralayıp bu gizemli mesleğe birlikte göz atalım!
Mahkeme ressamı nedir?
“Duruşmalarda neden fotoğraf yok?” diye hiç düşündünüz mü? Yani hepimiz dizi gibi izlediğimiz ABD mahkeme sahnelerinde kameraları, flaşları, “itiraz ediyorum!” çığlıkları görüyoruz. Ama gerçek hayatta, hele Türkiye’de, durum bambaşka. Çünkü çoğu ülkede mahkemede fotoğraf ve video çekmek kesinlikle yasak. İşte tam da burada mahkeme ressamları devreye giriyor.
Mahkeme ressamı; duruşma salonunda olan biteni anlık olarak çizen ve bu çizimlerle hem tarihi belgeler oluşturan hem de kamuoyunu bilgilendiren kişidir. Sanatçıdır ama aynı zamanda bir tür görsel gazetecidir de.
Mahkeme ressamı ne iş yapar?
Mahkeme ressamı aslında çoklu görevde çalışır. Görevi sadece “çizmek” değil, anlatmak, belgelemek ve aktarmaktır. Ama düşünün, süre kısıtlı, konuşmalar hızlı, insanların yüzü sabit durmuyor… Bir yandan da kimseyi rahatsız etmemeniz gerekiyor. Gözünüzle salonda olan biteni tararken elinizle hızla kâğıda döküyorsunuz.
Kimi zaman bir hâkimin yüzündeki ifade, Kimi zaman sanığın tedirgin bakışı, Kimi zaman avukatların öfkeli bir itiraz anı… Hepsi ressamın kaleminde hayat bulur. Ve evet, bu insanlar genelde karakalem ya da pastel boya kullanır. Çünkü hızlı ve net sonuç verir.
Mahkeme ressamı neden var?
Çok basit: Çünkü fotoğraf çekmek yasak!
Evet evet, bazı ülkelerde duruşma sırasında fotoğraf ya da video çekmek, hatta bazen çizim yapmak bile yasak. Özellikle de siyasi davalarda. Ama halkın da bilgi alma hakkı var değil mi? İşte tam bu noktada mahkeme ressamları devreye giriyor. Onlar bir nevi halkın gözü. Bir nevi “görsel tanıklar”.
Mahkemede fotoğraf çekmek neden yasak?
Mahkemede fotoğraf çekmek yasak çünkü bu, adil yargılanma hakkını, suçsuzluk karinesini ve mahkemede düzen ve sükûneti koruma ilkesini ihlal edebilir. Türk Ceza Kanunu’nun 183. maddesi uyarınca; adliye binası içerisinde, özellikle duruşma başladıktan sonra duruşma salonunda, her türlü sesli ve görüntülü kayıt ya da nakil imkânı sağlayan cihazların kullanılması yasak. Bu cihazlara örnek olarak kamera ve ses kayıt cihazları gösterilebilir.
Bu yasağın temel gerekçeleri şunlar:
Sanığın suçlu gibi gösterilmesini önlemek: Yargılama sürecinde olan bir kişinin kamuoyu önünde suçluymuş gibi lanse edilmesi, “masumiyet karinesi” ilkesini ihlal eder.
Mahkemede tiyatro ortamı oluşmasını engellemek: Kamera karşısında olmak, tarafların, tanıkların veya avukatların kendilerini bir sahnedeymiş gibi hissetmelerine ve doğal olmayan şekilde davranmalarına neden olabilir.
Savunma hakkının zayıflamasını önlemek: Duruşma esnasında yapılan görüntülü veya sesli yayınlar, savunma yapan taraf üzerinde baskı oluşturabilir ve savunma sürecini zora sokabilir.
Şiddeti ve siyasi etkiyi mahkeme salonundan uzak tutmak: Yayınlanan görüntüler aracılığıyla adalet süreci üzerinde dış baskılar oluşturulabilir, bu da yargının bağımsızlığını tehdit eder.
Eğer mahkeme ressamı olmak istiyorsanız Murat Başol ismini not alın deriz
Hem karikatürist, hem sanatçı, hem de gönüllü mahkeme ressamı. Cumhuriyet Gazetesi davasından, KHK ile işlerinden edilen akademisyenlerin duruşmalarına, Selahattin Demirtaş’a kadar birçok kritik davada oradaydı. Başol’un çizimleri sıradan karalamalar değil. Her biri bir tarihi belge niteliğinde. Çünkü o anlar, ne yazıyla anlatılabilir ne de sadece hafızaya kazınabilir. Ama çizimlerle kalıcı olur.
Üstelik bu çizimleri yapmak kolay değil. Ayakta, taburede iki büklüm, hızlı hızlı… O kısıtlı zaman içinde hem gerçeği yansıtmak hem de duygu katmak gerek. Ne kahramanı abartmak, ne de sanığı yüceltmek… Gerçeklik ve sanat arasındaki o hassas çizgide yürümek.