İnsanlığın bin yıllara uzanan geçmişine baktığımız zaman, aslında tarihe ilgi duymamanın neredeyse imkânsız olduğu bir gerçektir. Merak etmeyenler de henüz kendi alakaları doğrultusunda bir tarihî konuyu öğrenmemişlerdir, diyebiliriz belki. Tarih okumaları yapalım yapmayalım, geçmiş yüzyıllar içerisinde insanlığın yaşamı kavrayışı bazen günümüzden bile o kadar moderndir ki şaşarız. Zira geçmişte neleri neleri düşünmüş birçok kavim, topluluk, uygarlık var… Bugün içeriğimize konu olan Luviler yani denizden gelen bu insanlar da tarihin aslında ne denli heyecanlı bir bilim dalı olduğunu bize gösteriyor.
1878 yılında Afyonkarahisar’a bağlı Beyköy köyünde kireçtaşından yapılmış 10 metre uzunluğunda bir yazıt bulunur
Yazıtın üzerinde yer alan birtakım şekil ve semboller Truva prensi ile gizemli deniz insanlarını anlatır. Beyköy halkı neler içerdiğini anlamadığı bu yazıtı yeni yapılan bir ibadethanenin malzemesi olarak kullanmaya karar verir
Tam o tarihte bölgede kazı yapan Fransız arkeolog George Perrot inşaat malzemesi olarak kullanılmaması için köylüleri ikna edemez, ancak yazıttaki her şeyi bir kağıda kopyalar
1914’te Paris’te hayatını kaybeden arkeoloğun ardından meşaleyi İngiliz tarihçisi James Melaart devralır
James Melaart 2012 yılında vefat ettiğinde özel arşivinin arasında Fransız arkeolog Perrot’un Afyonkarahisar’da yazıttan kopyaladığı metin çıkar
James Melaart’in oğlu yazıtın bir örneğini Luvi Çalışmaları vakfındaki Dr. Eberhard Zangger’e yollar
Dil bilimci ve Luvi uzmanı olan Zangger, İsviçreli ve Hollandalı 20 kişilik bir bilimci kadrosuyla bu yazıları çözmeye koyulur
Ekip yıllar süren uğraşların ardından yazıyı çözmeyi başarır ve Zangger bu yazıtın Bronz Çağı’ndan kalma, 3200 yıllık olduğunu ve Anadolu’da Hititlerden önce yaşayan Luvilere ait olduğunu ilân eder
Bronz Çağı’ndan kalma en eski yazılardan birini içeren bu yazıta göre Batı Anadolu’daki krallıkların birleşik donanmaları Doğu Akdeniz’de sahil kentlerine baskın düzenler
Araştırmacılar yazıtın Bronz Çağı Krallığı Mira Kralı Kupanta – Kurunta’nın emriyle İ.Ö 1190 yılında hazırlanıldığını söylemektedir. Yazıtta ayrıca diğer Anadolu uygarlıklarının Antik Mısır’ı ve Doğu Akdeniz’deki diğer bölgeleri Bronz Çağı’nın bitişinden önce işgal ettiği yazılıdır
Peki Luviler kimdir? Birçok araştırmacı, tarihçi ve akademisyen Luvilerin Truva’ya denizden gelen ışık insanları olduğunu öne sürer
Luviler kendilerini “Ana” anlamına gelen “MA” olarak adlandırır ve MA iddiaya göre meşhur MU Kıtasının bir başka ismi olarak bilinir
Birçok tarihçi de Luvilerin MU Kıtası battıktan sonra deniz yoluyla Anadolu’ya geldiğini savunur
MU Kıtasıyla yakından ilgilendiği bilinen Gazi Mustafa Kemal Atatürk de Anadolu’nun köklerini burada arar ve üzerine derin araştırmalar yapar
Luvi kelimesi ayrıca Hint dilinde “Işık insanı” anlamına gelir ve Latince “Lux”, İngilizce “Light”, İspanyolca “Luz”, Felemenkçe “Licht” kelimeleri örneklerden yalnızca birkaçı olup buradan türer ve yine “Işık” anlamına gelir
Luviler, yani ışık insanları aktarılanlara göre silahsız bir dinin mensuplarıdır ve ikiliğe düşmek küfürdür. Bu anlayışa göre yaratılmışların bütünü yaratanın kendisidir. Luviler Anadolu’ya kendilerinden sonra gelen halklar tarafından bertaraf edilirler
Hititler Anadolu’ya geldiklerinde tanıdıkları Luvilere “komşu halk” anlamını içeren “A – Luvi” ifadesini kullanırlar
Geleneklerinin ve inanç yapılarının benzerlik içermesi ve “A-Luvi” kelimesinin benzerliği nedeniyle tarihçiler “Alevi” kelimesinin de buradan gelebileceğine inanırlar
En büyük Luvi tanrıları arasında yer alan “Fırtına Tanrısı Tarhunt” Anadolu Alevî-Bektaşî Geleneğinin Luvilerle olan bağına bir nev’i referans olarak gösterilmektedir. Hititçe “Tarhu” (fethetmek-yenmek) isim fiil köküne bağlı olan Tarhunt (Tarhu-wa-nt) “fatih” anlamına gelmektedir. Meşe ağaçlarının sahibi olarak nitelendirilen “Tarhunt bir fetheden (Feta) olarak tanımlandığı için Alevi-Bektaşi Geleneğinde “Feta” olarak nitelendirilen Hz. Ali’nin nitelikleri ile benzerlik taşır,” denilmektedir.