Çalkantılı yaşamı güçlü kaleminin önüne geçen isimlerden biri olan Lord Byron 1788 yılının 22 Ocak gününde doğdu. Ünlü eseri Don Juan’la hala kendinden söz ettirmeyi başaran ve şiirleriyle filmlere konu olmuş yazarın hayatıysa, birçoğumuzun pek de hakim olmadığı bir konu.
İşte çok yönlülüğüyle, dünyaya bakış açısıyla ve geniş vizyonuyla çağımız yazarlarına dahi ilham olmayı sürdüren Byron’ın hayatı ve eserlerine kısa bir bakış…
1. Lord Byron adıyla eserlerini yazan şairin asıl adı George Gordon Byron’dur
2. Tutkularını en uçlarda yaşamayı seven şair, keçiden kunduza, yavru ayıdan köpeğe hemen hemen tüm hayvanları evinde beslemiştir
Köpeği ölünce, tasmasını yatak odasının duvarına astı, ölüsünü gömdü, mezar taşına da şunları yazdı:
“Burada kendini beğenmiş olmaksızın güzel olan,
küstah olmaksızın kuvvetli, yırtıcı olmaksızın cesur;
kendinde insanların hiçbir kusuru bulunmadan bütün meziyetleri bulunan biri yatıyor…”
3. Şairin hayranlık uyandıran özelliklerinden biriyse “engel” tanımayan dans yeteneğidir
Doğuştan gelen bir rahatsızlık nedeniyle ayaklarından birinin daha kısa olmasını engel olarak görmeyen şair, dans yeteneği ile herkesi büyülemiştir.
4. Çanakkale Boğazı’nı yüzerek geçmesiyle kayıtlara geçmiş ilk açık denizde yüzme girişimine başarıyla imza atmıştır
Boğazı geçtikten sonra yazdığı “Sestos’tan Abydos” şiirinde bu deneyiminden şöyle bahsetmektedir:
“Mayıs ayının o güzelim hoşluğuna rağmen
takati tükenmiş kollarımla,
denizde kulaç atıp sanıyorum bu gün,
bir imkansızı başarıyorum ben”
5. Byromania: Geniş kitleleri etkisi altında bırakmasıyla ilk “Süperstar” kabul edilmiştir
Karısı bu hayranlığı “byromania” olarak tanımlamıştır.
6. Ülkesindeki şöhreti bırakıp gitmesinin nedeni üvey kız kardeşi ile çıkan aşk dedikoduları olmuştur
“Eğer bu dedikodular doğru değilse İngiltere bana layık değildir, lakin bu dedikodular doğruysa da ben İngiltere’ye layık değilim.” diyerek Yunanistan’a yerleşmiştir.
7. Biseksüel edebiyatın temsilcilerinden olmuştur
“Dünya üzerinde sevilmeyi arzulayan her şeyi sevebilirim. Kalbim, her zaman en yakındaki dala konar”
Yakışıklılığı ile kendinden söz ettiren yazar sadece tek cins ile sınırlı kalmayıp herkesin ilgisini çekmeyi başarmıştır. Ölümünden sonra ortaya çıkan belgelerde hakkındaki biseksüellik iddiaları netlik kazanmıştır.
8. Gizli bir törenle evlendiği karısı Anne Isabella Byron’la sadece 1 yıl evli kalabilmiştir
“Dünyada bütün trajediler ölümle, tüm komediler ise evlilikle sonuçlanır.”
-Lord Byron
Eşi, Lord Byron’ın “delirdiği” gerekçesiyle evliliklerinin birinci yılında eve bir doktor çağırmıştır. Doktoruna da danışarak evliliği sürdürmemesi gerektiğine kanaat getirerek kızları Ada Byron’ı da beraberinde götürerek evi terk etmiştir.
9. Bir yıl süren evliliğinden olan kızı Ada Lovelace, bilgisayar bilimlerinin kurucularından sayılan bir matematikçi olarak dünyaya adını duyurmuştur
Babasının “deliliğini” aşmanın yolunun mantık ve matematikten geçeceğine inanan Lovelace, annesinin de teşvikiyle sayısal bilimlerde kendini geliştirmiş ve bilgisayar biliminin kuruluşunun ilk aşamalarından yer almıştır. Annesi kızının “babası gibi” bir hayata sahip olmasını istemese de Ada Lovelace de babasının yaşadığı duygusal çalkantıların benzerlerini yaşamıştır.
10. Lord Byron, bipolar bozukluğa sahip dâhilerden biri olarak anılmaktadır
Eşini “o çok iyi ve çok kötü bir adam” şeklinde tanımlayan karısının serzenişlerinin nedeninin, Byron’ın sahip olduğu bipolar kişilik bozukluğu olduğu anlaşılmıştır. Yaratıcılık üzerinde olumlu bir etkisi olduğu tartışılan bozukluğa, Vincent Van Gogh, Napoleon Bonaparte, Ludwig van Beethoven gibi isimlerin de sahip olduğu bilinmektedir.
11. Byron’ın Mağarası/ İtalya: Ülkesini terk etmesi dünyanın daha fazla yerinde iz bırakmasını sağlamıştır
Ülkesini terk ettikten sonra birçok ülkede yaşayan sanatçı, gittiği yerlere de etkisini taşımıştır. Yerel halkın ifadesine göre Byron’ın eserlerine ilham olan bu büyüleyici koya sanatçının ziyaretinin ardından Byron’ın Mağarası adı verilmiştir.
12. Byron’ın Yunanistan’da bir savaşta ölmeseydi “Yunanistan Kralı” olabileceği iddia edilmektedir
Lord Byron, yaşamını 18 Nisan 1824 tarihinde Yunanistan’ın Osmanlılarla olan savaşına katılarak kaybetmiştir. Tifo ve soğuk algınlığı nedeniyle öldüğü rivayet edilse de asıl ölüm nedeninin kötü koşullarda tedavi görmesi olduğu söylenmektedir. Byron, Yunanistan için hala önemli bir figürdür ve Lord Byron’ın Atina’daki heykeli hala şehrin en popüler tarihi eserlerindendir.
13. Byron’ın şiiri, günümüzde Into The Wild (Yabana Doğru) filmiyle akıllara kazınmıştır
“Ücra ormanlarda bir haz vardır;
Issız kıyılarda mest olurum;
Kimsenin rahatsız etmediği Bir çevre vardır, derin denizlerde
Ve uğultusunda bir şarkı vardır
İnsanı daha az sevmem ama Doğayı ondan çok severim.”
Byron, kimi zaman yaşamının gölgesinde kalmasına rağmen yeteneğiyle günümüz sanatında hala anılan bir isim olmayı sürdürmektedir.
14. Paul Mealor – She Walks In Beauty
Lord Byron’ın en tanınmış eserlerinden olan “She Walks in the Beauty” şiiri uyarlanarak orkestralar tarafından hala seslendirilmektedir. Sizi, sanatçının doğumunun 228. yılında, bu meşhur şiiriyle ve onun orkestra uyarlamasıyla baş başa bırakıyoruz.
Bulutsuz ülkelerin ve yıldızsız göklerin
Gecesi gibi yürüyor güzellikte;
Karanlığın en karası, en beyazı ışığın
Buluşmuş edasında, gözlerinde;
Göğün görkemli günden bile esirgediği
Meyvelerin kadife ışığı teninde.
Işık biraz azalsa, biraz gölgelense yüz,
Kuzguni saç örgülerini dalgalandıran
Ya da gelip usulca çizgilerine konan
Tarifsiz güzelliğin solduğunu görürüz;
O yumuşak, saf yerde konaklayıp geceler
Tatlı, duru, tertemiz düşünceler.
O yumuşak, o dingin, tatlı ve dokunaklı
Alnının üzerinde, yanağında;
Kıvanç dolu gülüşler ve ışıl ışıl renkler
Anlatır, ölümlü, yalan dünyada
Güvenle ve erinç içinde geçen günleri;
Yüreğinde hep masum bir sevgi!