2000 yılında arkeologlar, Çin’in Pompeii’si olarak bilinen Lajia’yı keşfettiler. Çin’in Lajia kentindeki arkeolojik sit alanı, ülkenin kuzeybatı bölgesindeki Qinghai eyaletinde yer almaktadır. Doğu’nun Pompeii’si olarak da anılan keşifte, MS 79’da Vezüv Yanardağı’nın patlamasının ardından Roma kentinde ölenlerin kalıntılarını anımsatan iskeletler ortaya çıktı. Bilim insanları, köyün doğal bir afetle yok olduğuna inanıyor. Bir düzineden fazla insan, bir toprak kayması sırasında evlerine sığınmak istedi. Hayatta kalamadılar, ancak kalıntıları tam olarak öldükleri yerde korunmuş bir halde bulundu. Arkeologlar, iskeletlere ek olarak, Lajia’da 4.000 yıllık korunmuş erişteler de dahil olmak üzere çeşitli kalıntılar ortaya çıkardılar. İşte Çin’in Pompeii’si olarak anılan Lajia hakkında bilmeniz gerekenler.
Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Hiçbir İz Bırakmadılar! Antik Çağ’da Gizemli Bir Şekilde Ortadan Kaybolan 6 Uygarlık”
Felaket, bir deprem ve toprak kayması ile başladı
MÖ 1900’lü yıllarda Çin’in Qinghai eyaletindeki Lajia köyü bir depremle sarsıldı. Bu doğal afet, köylüleri ve evlerini gömen büyük toprak kaymalarına neden oldu. Binanın içindeki iskeletler, köylülerin felaketle karşı karşıya kaldıklarında çok savunmasız olduklarını gösteriyorlar.
Deprem ve toprak kaymasının yarattığı sel, son 10.000 yılın en büyük sel felaketlerinden biriydi
2016 yılında bilim insanları, Sarı Nehir’in taşmasına neden olan bir toprak kaymasından depremin sorumlu olduğunu gösteren kanıtlar buldular. Muazzam sel, MÖ 1920 civarında meydana geldi ve 10.000 yıl içinde meydana gelen en büyük sellerden biri olduğuna inanılıyor. Uzmanlar, Lajia sahasındaki iskeletlere radyokarbon tarihleme yöntemi uygulayarak selin yılını tespit edebildiler.
Ayrıca bu içeriğe bakmak isteyebilirsiniz: “Yüz Binlerce İnsanın Ölmesine Neden Olan İnsanlık Tarihindeki En Büyük 10 Sel Felaketi”
Lajia’da bulunan iskeletler, insanların son anlarında ölüme hazırlandıklarını gösteriyor
Köy halkının evleri deprem ve ardından gelen toprak kayması tarafından yıkıldı. İki evin içinde yaşamlarının son anlarında birbirine sarılan bir ailenin kalıntıları bulundu. Yıkıcı felaketle karşı karşıya kalan insanlar, evin farklı yerlerinde sonlarına hazırlanıyorlardı. Örneğin, bir duvarda iki çocuk bir yetişkine tutunuyordu ve görünüşe göre yaklaşan felaketi bekliyorlardı.
Toplam 16 tane iskelet bulundu
Arkeologlar, Lajia’daki iki evin içinde (bir evden 14 ve diğerinden iki) toplam 16 insan iskeleti ortaya çıkardılar. İskeletler çeşitli şekillerde konumlanmıştı. Uzmanlar, iskeletlerin bir kısmını bakışları yukarıya dönük ve çömelmiş bir pozisyonda buldular. Diğer iskeletler ise sürünüyor gibi görünüyordu. Birkaçı ise birbirine sarılmıştı.
Lajia’da bulunan iskeletler 4.000 yaşında. Bu, Pompeii kurbanlarının yaşının iki katından fazla
Lajia bölgesi, Çin’in afetle ilgili en büyük kazı alanıdır ve 40.000 metrekarelik bir alanı kapsıyor. Deprem meydana geldiğinde Lajia’daki herkesin öldüğü ve ardından gelen toprak kaymasının köyleri gömdüğüne inanılıyor. Bölgeye “Çin’in Pompeii’si” adı verildi, ancak iskeletler 4.000 yaşında. Yani, MS 79’da Vezüv Yanardağı’nın patlamasıyla ölen kurbanların yaşının iki katından fazla!
Medya, Lajia’da birbirine sarılmış halde bulunan bir çocuk ve kadın iskeletini anne ve çocuk olarak tanıttı. Ancak gerçek daha sonra anlaşıldı
Bu iki iskelet ortaya çıkarıldığında, medya, bu iskeletlerin yaklaşık üç ya da dört yaşında olan çocuğuna sarılan 30’lu yaşlarında bir kadını temsil ettiğini geniş bir şekilde duyurdu. Çocuk ve kadın birbirlerine sarılmıştı ve kadının yüzü yukarıya dönüktü.
Anne oldukları iddiasını doğrulamak için iskeletler üzerinde yapılan DNA testleri aksini kanıtladı. Çin’deki Jilin Üniversitesi’ndeki Shi-Zhu Gao ve meslektaşları, çiftin muhtemelen akraba olmasına rağmen anne ve çocuk olmadıklarını belirledi. Kadın, bir teyze ya da çocuğa derinden bağlı olan başka biri olabilir.
Heyelanın bu kadar ölümcül olmasında köylülerin yamaçları aşındırması etkili oldu
Toprak kayması deprem tarafından tetiklenmiş olabilir; ancak Çinli araştırmacılara göre, bölgedeki faaliyetleri nedeniyle köylüler de kısmen afetten sorumluydu. Konuyla ilgili şu sonuca varılmıştır:
4200-4000 yıllık iklim olayı sırasında, artan insan faaliyetleri ve doğal kaynakların aşırı kullanımı, toplulukların zararlı çevresel değişim ve felaketlere karşı savunmasızlığını artırdı. Bu, tarih öncesi toprak kaymalarının kısmen ilk yerleşimcilerin kendileri tarafından yaratıldığı anlamına geliyor.
Bölgede ayrıca 4.000 yıllık erişte bulundu
Lajia bölgesinde iskeletlerden başka şeyler de korunmuş bir halde bulundu. Arkeologlar taş bıçaklar, aynalar ve başka nesneler buldular. Lajia’nın ortasında, yakınlarda yeşim nesnelerle birlikte gömülü bir rahip keşfettiler. Bulunan en ilgi çekici şeylerden biri de, Çin’de şimdiye kadar keşfedilen en eski buğday unu eriştesiydi. Ters çevrilmiş bir kapta saklanmıştı. Bu keşif eriştelerin 4.000 yıl önce temel bir gıda olduğunu kanıtlıyor.
Köylüler mağara evlerinde yaşıyorlardı
Başlangıçta cesetlerin bulunduğu alanın bir yeraltı binası olduğuna inanılıyordu. Ancak Laijia bölgesi, kuzey Çin’deki Loess Platosu’nda yaygın bir konut türü olan mağara evlerden oluşuyordu. Mağaranın tepesi ya bir noktada aşınmış ya da bir şekilde insanlar tarafından harap edilmişti. Mağara evler bir kapı, oda ve avludan oluşuyordu. Ayrıca her evde farklı büyüklükte ve şekillerde odalar vardı.
Qijia halkı, çoğunlukla kadınları kurban ederlerdi ve kehanete inanırlardı
Lajia sitesi, Qijia kültürü hakkında da fikirler verdi. Qijialar, Neolitik ve Tunç Çağları arasındaki dönemde 3.500 ila 4.000 yıl önce vardı ve Sarı Nehir yakınlarındaki büyük kasabalarda yaşıyorlardı. Qijialar çoğunlukla balta gibi taş aletler kullandılar, ancak kültürle ilişkili bakır aletler de bulundu. Bilim adamları, Çin’in kuzeybatısındaki bir mezarlıkta Qijiaların insan kurban ettiğine dair kanıtlar buldular. Kurban edilenlerin çoğu kadındı. Arkeologlar ayrıca, ritüeller veya kehanet için kullanılmış olabileceğine inandıkları hayvan kemikleri de buldular.
Kaynak: 1