Onları şirin bulmayanımız var mı acaba? Labrador Retrieverlardan bahsediyoruz. Geçmişte balıkçıların özel olarak eğittikleri, suyu seven, balıkçılıkta yardımcı ve kurtarıcı olarak eğitilen bu minnoşlar, günümüzde sevimlilikleri, sağlıklı ve akıllı yapılarıyla evlerde tüylü arkadaşlarımız olarak bizlerle yaşamaktadır.
Kısaca Labroador adıyla bilindiklerini söyleyelim ve sözü daha fazla uzatmayalım; onlarla ilgili bilmemiz gerekenleri maddelemeye başlayalım.
1. Labrador cinsi köpekler Amerikalıların en sevdiği cins.
American Kennel Club’a göre cins, art arda 24 yıl, en popüler ırklar sıralamasında en üst sırada yer aldı. AKC tarihinde en uzun saltanata sahip tür anlayacağınız.
2. Yukarıda da söylediğimiz gibi Labradorlar önceleri balıkçılıkta kullanılıyordu.
Labrador avcılar, mükemmel su köpekleri olarak yetiştirildi. Derileri izolasyonu sağlayan, suya dayanıklı çift katmandan oluşur. Kısa tüyleri onları sıcak tutar ancak ıslandığında aşağıya sarkmaz. Perdeli ayak parmakları hızlı yüzmelerini kolaylaştırır. Balıkçılar köpekleri, ağlara sokmak, teknelerin arasına halat çekmek ve kaçan balıkları kurtarmak için kullandılar.
3. İsimleri biraz yanıltıcıdır.
Labrador retriever adı aslında Labrador’dan değil Newfoundland’dan geliyor. 18. yüzyılda büyük Newfoundland köpekleri, St. John’un su köpeklerini üretmek için daha küçük su köpekleriyle çiftleştirildi. Bu küçük köpekler günümüz labradorlarına çok benziyordu ama beyaz çeneleri ve pençeleri vardı. St. John’un su köpeklerinin soyu tükendi ancak Labrador av köpeğinin ataları olarak kaldı.
4. İsmini onlara Malmesbury’i Earl’ü vermiş olabilir.
Earl, Kanada’ya yaptığı gezi sonrasında bu köpekleri yanında İngiltere’ye getirdi. 1887’de yeni yavrular kayda “Labrador köpekleri” olarak geçti. Newfoundland ve Labrador coğrafi olarak yakın olduklarından birçok tarihçi adın, İngilizlerin yoğun yaşadığı yerlerde köpeklere Labrador olarak atıfta bulunmasının bir sonucu olduğunu düşünmektedir. Diğerleri adın, köpeklerin genellikle Labrador Denizi’nde yüzerken görüldüğü gerçeğinin bir sonucu olduğuna inanıyor.
5. Kanada vergi yasaları, Labradorların farklı bir cins haline gelmesine yardımcı oldu.
Kanada’da köpeklere getirilen yeni vergiler ve İngiltere’ye ithal edilen karantina hayvanları bir araya gelince St John’un su köpeklerinin satışı ciddi bir şekilde durdu. Sonunda Kanada’da bu orijinal labradorların soyu tükendi. Ancak cins, İskoçya’daki köpek barınakları sayesinde Büyük Britanya’da hayatta kaldı. Labradorlar, 1903’te nihayet İngiliz Kennel Kulübü tarafından tanınmıştır.
6. Hızlılar!
Labrador retrieverlar koşma yetenekleriyle tanınmaktadır. Sadece üç saniyede saatte 12 mil hıza ulaşabilirler.
7. Bir doğumda üç renk Labrador’a sahip olabilirsiniz.
Ebeveynlerinin renginden bağımsız olarak tek bir doğum siyah, sarı ve kahverengi yavruları içerebilir. Kürk pigmentasyonuna neden olan iki gen vardır. Bu nedenle renk varyasyonları, bir insan ailesindeki farklı saç renkleri gibi yaygın olabilir.
8. İsimsiz, siyah bir Labrador Led Zeppelins’in bir şarkısına ilham vermiştir.
Led Zeppelin’in “Black Dog” şarkısının sözlerini okursanız, bunun gizemli bir şekilde tüm köpeklerle ilgili olmadığını fark edeceksiniz. Çünkü grup, Led Zeppelin IV albümünü kaydederken Headley Grange stüdyosunda dolaşan siyah bir Labrador’dan sonra şarkıya bu adı vermiştir.
9. Bir Labrador hapse girmiştir.
Pep isimli siyah bir Labrador retriever, Pennsylvania Valisi Gifford Pinchot’ın karısına ait kediyi öldürdükten sonra kefaretle serbest bırakılmadan men edilerek tutuklandı. Köpek, 12 Ağustos 1924’te Doğu Devlet Cezaevi’ne kabul edildi. Burada müdürle iyi arkadaş olan Pep, zor zamanlar yaaşadığı yaklaşık 10 yıl geçirdi. Her ne kadar şehir efsanesi gibi görünse de cezaevi kayıtları bu hikayeyi destekliyor.
10. Bir diğer Labrador ise belediye başkanı olmuştur.
Evet, onursal belediye başkanı oldu ama oldu. 1981’de siyah bir Labrador melezi olan Bosco, Sunol’un onursal belediye başkanı seçildi. Bosco bir “Re’pupliclican” olarak yarıştı ve “Her yemekte bir kemik, her ağaçta bir kedi ve her köşede bir yangın musluğu” sloganını kullandı. Bosco, 1994 yılında hayatını kaybedene kadar belediye başkanı olarak kaldı.
11. Rehber köpekler arasında en çok kullanılan cins Labrador’dur.
The Guide Dogs of America verilerine göre rehber köpeklerinin yüzde 70’i Labrador, yüzde 15’i Golden Retriever ve yüzde 15’i Alman çoban köpeğidir. Labradorların sahibini memnun etme isteği yüksek olduğundan bu iş için en iyi cins olduğu söylenmektedir. Bunun yanı sıra boyutları buna uygundur ve kolay eğitilebilirler.
12. Size kanser olup olmadığınızı söyleyebilirler.
Güçlü burunları sayesinde Labrador retrieverlar, kanserin erken evrelerini koklayarak teşhis etmesi için eğitildi. Kanser hücre örnekleri ile çalışarak köpekler, hastalığı koklamayı öğrenebilir. Köpek doktorlar hastanın nefesini, kanını veya dışkısını koklayarak teşhis koyabilirler. Şimdiye dek yumurtalık kanserinin ilk evrelerini taramanın bilinen tek yolu, bir Labrador’un hastayı koklamasına izin vermektir. Bu uygulama çok yüksek başarı oranlarına sahiptir. Bilim insanları, Labradorların kansere işaret eden uçucu organik bileşiklerdeki değişiklikleri koklayabildiğine inanıyor.
Neyse ki köpeklerden korkan insanlar için araştırmacılar, koklama işini yapacak bir makine geliştiriyorlar. Köpeklerin yetiştirilmesi maliyetlidir ve günde yalnızca belirli sayıda numunenin kokusunu alabilirler. Bu nedenle işlemi otomatikleştirmek ideal olacaktır. Köpek eğitimi maliyetini azaltmak için elektronik bir burun üretilmektedir.
“Kullanmak” deyimi bizleri irrite etse de durumu anlatmak için zorunda kaldığımızı belirtmek isteriz. Nihayetinde insanlık her zaman doğa ile mücadele etmiş ve hayvan dostlarımızdan yararlanmış, onlardan yardım almıştır.