Sosyal bir ortamda bir kadeh şarap ya da buz gibi bir bira yudumlamak size modern bir keyif gibi görünebilir. Ancak bu alışkanlık, insanlık tarihine damgasını vurmuş oldukça eski bir gelenek! Tarih boyunca insanlar dini ritüellerden sosyal bağlara, tıbbi ihtiyaçlardan eğlenceye kadar birçok farklı sebeple alkol tüketmişlerdi. British Columbia Üniversitesi’nden Felsefe Profesörü Edward Slingerland’ın da dediği gibi, damıtma teknolojisi modern alkol tarihinin yeni oyuncularından biri. Bugünkü bira ve şarap kültürü aslında binlerce yıllık bir geleneğin modern bir yansıması. Bir dahaki sefere bir kadeh kaldırdığınızda, bu geleneklerin mirasçısı olduğunuzu hatırlayın! Peki insanlar ilk ne zaman alkol tüketmeye başladı?
1. Bira (İsrail, MÖ 11.000)
Alkolün tarihi nasıl başladı? İnsanlar ilk ne zaman alkol tüketmeye başladı? Dünyanın en eski alkollü içecek kanıtı, günümüz İsrail’inde, Hayfa yakınlarındaki Raqefet Mağarası’nda bulunmuştur. Bu mağara, 13.000 yıl önce Natufian avcı-toplayıcı topluluğuna ev sahipliği yapıyordu. Stanford Üniversitesi’nden araştırmacılar, burada bulunan taş havanların analizini yaparak bira üretimine dair ipuçları keşfettiler.
2018’de yayımlanan bir araştırmaya göre, Natufianlar, topluluklarının vefat eden üyelerini onurlandırmak için düzenlenen ritüel şölenlerde bira üretiyordu. Ancak, bugünkü ferahlatıcı biradan çok, yoğun kıvamlı bir “yulaf lapası” kıvamında bir içecekle karşı karşıyaydılar.
Stanford Üniversitesi’nden Profesör Li Liu, bu keşfi şöyle yorumladı: “Alkol üretimi, sanıldığı gibi sadece tarımsal üretimin bir yan ürünü değil. Ritüel ve manevi ihtiyaçlar için tarımdan önce de geliştirilmişti.”
2. Pirinç birası (Çin, MÖ 7000)
Çin’in Sarı Nehir Vadisi’nde yer alan Jiahu Neolitik köyünde, tarihin en eski fermente içeceklerinden biri üretildi. Bilim insanları, çanak çömlek kalıntılarını incelediklerinde pirinç, bal ve meyveden (alıç ve üzüm) yapılan bir içeceğin izlerine rastladılar. Bu karışımın, MÖ 7.000’e kadar uzandığı düşünülüyor!
Bazıları bu içeceği bal şarabına, bazıları ise sakeye benzetiyor. Toronto Üniversitesi’nden Stephen Batiuk, bu içeceğin en iyi “grog” ya da “cadı iksiri” olarak adlandırılabileceğini söylüyor. Yüksek alkol içeriğiyle oldukça farklı bir tada sahip olan bu karışım, günümüzde içtiklerimizden oldukça uzaktı. Ayrıca, bu içeceğin cenaze törenlerinde, ruhlarla iletişim kurmak için kullanıldığı tahmin ediliyor.
İlginizi çekebilir:
İçkiler ve Alkol Oranları: Alkol Oranı En Yüksek 20 İçki
3. Şarap (Gürcistan, MÖ 5980)
Düşünün, şarap kültürünün kökleri taa MÖ 5980 yılına kadar uzanıyor! Gürcistan’ın başkenti Tiflis’e yakın bir bölgede yapılan arkeolojik kazılarda, büyük toprak kapların içinde şarap kalıntılarına rastlandı. Bu keşif, üzümden yapılan geleneksel şarabın dünyadaki en eski kanıtı olarak tarihe geçti.
Araştırmayı yöneten David Batiuk ve ekibi, bu toprak kapların o dönemde “günlük çiftçiler” tarafından kullanıldığını ve şarabın toplumda oldukça yaygın bir içecek olduğunu belirtti. Üstelik bu kaplar sadece sıradan birer depo değildi; üzüm desenleri ve dans eden adam figürleriyle süslenmiş olmaları, şarabın o dönemde bir sanat ve kültür simgesi olduğunu da gösteriyor.
Şarabın kalıntılarında tartarik asit bulundu; bu asit, yalnızca Avrasya üzümlerinde (Vitis vinifera) ve o üzümlerden yapılan şarapta bu kadar yüksek miktarlarda bulunuyor. Ayrıca malik, sitrik ve süksinik asitler de bu keşfi destekleyen diğer bulgular arasında. Kısacası, Gürcistan’ın toprak kaplarında saklanan şarap, sadece içecek değil, aynı zamanda tarihin ve kültürün bir simgesi!
4. Chicha (Güney Amerika, MÖ 5000)
Şimdi alkolün tarihi için biraz daha güneye, Güney Amerika’nın And Dağları’na iniyoruz. Güney Amerika’daki insanlar ilk ne zaman alkol tüketmeye başladı derseniz bunun da çok eski bir tarihi var. MÖ 5000 civarına tarihlenen en eski çanak çömleklerden bazıları, “chicha” isimli özel bir içeceği taşımak ve depolamak için kullanılmış. Peki, chicha nedir? Basitçe söylemek gerekirse, fermente edilmiş mısırdan yapılan, içine manyok, yabani meyveler, kaktüsler ve hatta patates eklenerek hazırlanan bir içecek.
Ama bu içecek sıradan bir şey değildi; Mısır, İnka ve diğer eski medeniyetler için kutsal bir ürün olarak kabul edildiği için, chicha da bir tür “sıvı altın” sayılıyordu. Hatta o kadar değerliydi ki, bir dönem para birimi olarak bile kullanıldı!
Chicha’nın önemi sadece içmekle kalmıyordu. McGovern’e göre, dik yamaçlara teraslar inşa eden çiftçilerin büyük kısmı, bu içecek sayesinde çalışıyordu. İnsanlar chicha karşılığında tarla sürüyor, hasat yapıyordu. İşin ilginç yanı, bu içecek genelde topluca tüketilirdi. İçkiyle birlikte şarkılar söylenir, danslar edilirdi; kısacası, chicha hem ekonomik bir güç hem de toplumu bir arada tutan bir eğlence aracıydı.
İlginizi çekebilir:
Toplanın Açıklıyoruz! Bir Yıl Boyunca Alkol İçmeyi Bırakırsanız Vücudunuzda Neler Değişir?
5. Damıtılmış içkiler (Avrupa, 1400’ler-1600’ler)
Aslında, damıtmanın temel prensipleri yeni bir keşif değil. Antik Yunan filozofu Aristoteles damıtmayı tanımlamıştı ve Çin, Hint, Yunan ve Mısır toplumlarında da küçük ölçekli denemeler yapılmıştı. Ancak mesele sadece bilgi değil, uygulamanın zorluğuydu. Damıtma, sıvının sabit bir sıcaklıkta tutulmasını gerektiriyordu ki bu, o dönemin teknolojisiyle oldukça zahmetliydi.
Ancak işler, Arap dünyasındaki teknolojik gelişmelerle değişmeye başladı. Geç Orta Çağ’da bu yenilikler, damıtılmış içkilerin daha geniş kitlelere ulaşmasının önünü açtı.
Damıtmanın bilgiyle yayılması için en büyük itici güçlerden biri matbaanın icadı oldu. Bu, tariflerin ve talimatların manastırlar, tıp okulları ve eczacılar gibi dar çevrelerden çıkıp daha geniş kitlelere ulaşmasını sağladı. Örneğin, 1500 yılında Almanya’da yayınlanan Hieronymus Brunschwig’in The Virtuous Art of Distillation adlı kitabı, bu alandaki ilk büyük eser olarak kabul edilir. Kitap, damıtmanın tıbbi kullanımına odaklanıyordu ve o dönemde bir devrim niteliğindeydi.
1600’lere gelindiğinde, Avrupa’da cin ve rom gibi damıtılmış içkiler artık sıradan insanların hayatına girmişti. Ancak bu, sadece eğlenceli partiler anlamına gelmiyordu. Damıtılmış içkiler, alkol oranını doğal fermantasyonla elde edilen bira ve şarap gibi içeceklerden çok daha yukarılara çıkarabiliyordu. Bu, içkileri hem daha etkili hem de daha “tehlikeli” hale getiriyordu. Slingerland bu durumu, “Damıtma, alkolü çok daha sarhoş edici hale getiriyor” sözleriyle özetliyor.
Damıtmanın getirdiği bir diğer büyük yenilik ise içkilerin metalaşmasıydı. Slingerland’a göre, damıtılmış içkiler uzun süre bozulmadan dayanabiliyor ve kolayca taşınabiliyordu. Bu da, insanların tarımsal fazlalıkları damıtılmış içkilere dönüştürerek uzun mesafelerde ticaret yapmasını sağladı. Bir nevi ekonomik devrim diyebiliriz! İşte alkolün tarihi yolculuğu bu şekilde gelişti.
Kaynak: 1