Hepimiz “İnsan DNA’sının %60’ı muzla aynı” olduğunu duymuşuzdur. İlk duyduğumuzda bu bilgi, hem şaşırtıcı hem de biraz komik gelebilir. Sonuçta bir meyveyle bu kadar genetik benzerliğe sahip olmak kulağa tuhaf geliyor. Ancak bu tür iddialar, bilimsel olarak ne anlama geldiğini tam bilmeden tekrarlandığında, aslında oldukça yanıltıcı olabilir. Gerçekten de bir muz ile %60 ortak DNA’ya sahip miyiz? Yoksa bu oran, genetik yapımızın karmaşıklığını basite indirgemekten başka bir şey değil mi? İşte bu yazıda, bu çokça paylaşılan iddianın ardındaki bilimsel gerçekleri anlamaya çalışacak, DNA, gen ve protein gibi kavramları sade bir dille açıklayarak, bu “muzlu genetik efsane”nin nereden çıktığını birlikte inceleyeceğiz. Gerçekten de insan DNA’sının büyük bir kısmı muzla aynı mı?
“DNA’mızın %60’ı muzla aynı mı? Yok artık!”
Evet, bu iddiayı muhtemelen siz de duydunuz: “İnsanlar DNA’larının yüzde 60’ını muzlarla paylaşıyor.” Kulağa hem komik hem de tuhaf geliyor, değil mi? Peki bu gerçekten doğru mu?
Nereden çıktı bu muz meselesi?
Her şey 2013 yılında Ulusal İnsan Genomu Araştırma Enstitüsü’nün yürüttüğü bir projeyle başladı. Projenin amacı, insan ve muz DNA’larını karşılaştırmak ve aralarındaki benzerlikleri incelemekti. Çıkan sonuçlar o kadar ilgi çekiciydi ki Smithsonian Doğa Tarihi Müzesi’nde bile bir videoya konu oldu. İşte o videoda “İnsan genomu, muz genomuna %41 benzer” ifadesi kullanıldı. Ve olanlar oldu: internet bu bilgiyle kaynadı!
Şimdi dürüst olalım: “DNA’mızın %60’ı muzla aynı” demek biraz abartılı ve teknik olarak da pek doğru değil. Çünkü bu tür karşılaştırmalarda söylenen “benzerlik”, DNA diziliminin birebir aynı olması değil. Daha çok, belli genlerin ürettiği proteinlerin benzerliğinden bahsediliyor.
Mike Francis adlı bir biyoenformatik uzmanı durumu şöyle açıklıyor: Evet, muzla bazı genleri paylaşıyoruz, ama bu tüm DNA’mızın %60’ı demek değil. Genlerimizin yaklaşık %50’si muzunkine benzer ama bu genler, tüm DNA’mızın sadece küçük bir kısmı. Hatta %1’i civarı. Geri kalan büyük kısım bambaşka!
DNA mı, gen mi, protein mi? Kafalar biraz karıştıysa…
Hemen sadeleştirelim! DNA’yı bir evin inşaat planı gibi düşünün. Genler, bu plandaki odalar. Proteinler ise odaların içinde kullanılan eşyalar gibi. Şimdi düşünün: Muzun ve insanın ev planları benzemiyor olabilir ama her iki evde de banyo var, yatak odası var, mutfak var. Yani bazı temel yapılar benzer.
İşte biz de muzla aynı şekilde yaşayan canlılar olduğumuz için – örneğin oksijen kullanıyoruz, hücrelerimiz enerji üretiyor – bazı temel proteinleri üretmek için benzer genler kullanıyoruz. Bu da “benzerlik” dediğimiz şeyi oluşturuyor.
O meşhur “%60” nereden geliyor?
Bilim insanları insan ve muz genlerini karşılaştırmak için devasa bir bilgisayar programı kullanmış. Bu program, iki türün gen dizilimlerini kıyaslamış ve “birbirine anlamlı şekilde benzeyen” yaklaşık 7.000 eşleşme bulmuş. Bu da muz genlerinin yaklaşık %60’ının, insandaki bazı genlere bir şekilde benzediği anlamına geliyor. Ama bu benzerlik, %100 kopya anlamına gelmiyor. Genellikle bu benzerlik protein düzeyinde %40 civarında kalıyor.
Yani şunu söylemek daha doğru olur: Muzla ortak bazı gen ürünlerimiz (proteinler vs.) var ama “DNA’mızın %60’ı aynı” demek fazla iddialı.
Neden bu kadar çok benzerlik var?
Cevap: Ortak atalar!
Tüm canlılar, 1.6 milyar yıl önce yaşamış tek hücreli bir canlıdan evrimleşti. O zamandan beri milyonlarca yıl geçti ama bazı genetik kodlar o kadar temel ve işe yarar ki, hem bizde hem de muzda korunarak bugüne kadar geldi. Çünkü hücrelerin yaşaması, bölünmesi ve enerji üretmesi için bazı “evrensel” genlere ihtiyaç var. İşte bu yüzden genetik düzeyde bazı benzerliklerimiz olması çok da şaşırtıcı değil.
İnsan DNA’sının büyük bir kısmı muzla aynı mı yazımızın sonuna geldik. Bu içerik de ilginizi çekebilir: