İngiltere’de, soylu ailelerin evleri korkunç hikâyelerle doludur. Bu evlerde yaşanan güç savaşları, entrikalar, ihanetler ve ölümler Orta Çağ’dan beri anlatılıyor. Bazı evler zamanla, hikâyeleri ile yok olup gittiler. Bazılarının hikâyeleri ise, günümüzde hala insanları korkutmaya devam ediyor. Karşınızda, İngiltere’deki muhteşem malikânelere, şatolara ve saraylara musallat olduğu iddia edilen 6 “soylu” hayalet…
1. Owain Glyndwr – Croft Kalesi
Galler’in son yerli prensi Owain Glyndwr, 14. yüzyılda İngiltere’ye karşı bir isyan başlatmasıyla hatırlanıyor…
İsyandan önce Glyndwr, kızlarından birinin Croft Kalesi’nin de sahibi olan, Sör Jhon Croft ile evlenmesine izin vermişti. Bu durumda, kraliyet kanunlarına göre aileler birleşmiş kabul edilecekti. Bu sayede Croft Kalesi, Glydnwr’ın yönetimine geçecekti…
Öte yandan, Glyndwr’ın Galler’in bağımsızlığı için başlattığı isyan, başarısızlıkla sonuçlanmıştı. İsyandan sonra, Glydnwr’ın akıbeti tam olarak bilinmiyor. Ancak Croft Kalesi yakınlarında bir yere defnedildiği düşünülüyor. Bu sebeple Glyndwr’ın hayaletinin, kaleye musallat olduğuna ve zaman zaman kendini gösterdiğine inanılıyor! Görenlerin iddialarına göre, hayalet deri bir yelek giyiyor ve oldukça uzun boylu…
2. Anne Boleyn- Blickling Evi
Anne Boleyn VIII. Henriy’nin ikinci eşi ve dönemin İngiltere kraliçesiydi. Ancak, Boleyn’in şöhretini günümüze ulaştıran tek şey onun bir kraliçe olması değil. Zira Anne Boleyn, İngiltere’nin en ünlü hayaletlerinden!
Efsaneye göre Kral VIII. Henry, kendisine bir erkek evlat veremediği için Anne Boleyn’in idam emrini verir. Bu sebeple 19 Mayıs 1536 yılında, Anne Boleyn idam edilir. Boleyn’in haksız bir şekilde bu dünyadan koparılan ruhu, elbette bu duruma tepkisiz kalmaz ve gösterişli Blinck Evinde ortaya çıkar…
Hikayeye göre; her 19 Mayıs günü, başsız bir süvari tarafından kullanılan ve 4 at tarafından çekilen araba içerisindeki Boleyn, evin kapısına kadar gelir. Boleyn’in kesik başı ise, kendi elleri arasındadır. Şafak sökene kadar evin koridorlarında dolaşan hayalet, güneşin doğmasıyla bir sonraki 19 Mayıs’a kadar ortadan kaybolur…
3. Catherine Howard – Hampton Court Sarayı
Bir aile geleneği mi yoksa tuhaf bir tesadüf mü bilinmez, VIII. Henry’nin beşinci eşi Catherine Howard’ın da bir “hayalet” olarak varlığını sürdürdüğüne inanılıyor!
Kraliçe Catherine, zina yapmakla suçlandı ve Hampton Court Sarayı’nda tutuklanarak hapsedildi. Ancak kısa bir süreliğine de olsa hapislikten kurtulmayı başardı. Sarayın içerisinde, bir yandan masum olduğunu haykırıyor bir yandan da krala ulaşmaya çalışıyordu… Fakat ne krala ulaşabildi, ne de haykırışları bir işe yaradı…
Kraliçe Catherine Şubat 1542’de, henüz 20 yaşında bile değilken idam edildi… Böylece Catherin’in bir zamanlar saray koridorlarında dolaşan bedeninin yerini, hayaleti aldı…
“Hayaletin”, yıllar önce Catherine’in yaptığı gibi saray koridorları arasında koşuşturduğu söyleniyor. Öte yandan, günümüzde Hampton Court Sarayı’nı ziyaret eden pek çok kişi koridorlarda dolaşırken ürperdiklerini belirtiyorlar. Ayrıca bazı saray çalışanları, hayaletin koşuşturmasına tanıklık ettiklerini ifade ediyorlar.
4. Francis Drake – Buckland Manastırı
Sör Francis Drake, Kraliçe Elizabeth döneminin en önemli kâşiflerinden biriydi. Yaşamının büyük bir bölümünü denizlerde geçirmişti. Ayrıca pek çok deniz savaşından galip ayrılmıştı. Özellikle İspanyol donanmasına karşı önemli bir zafer elde etmişti. Üstün başarıları sebebiyle sör unvanına layık görüldü. 1580 yılında İngiltere’ye dönen Drake, Buckland Manastırı’nı satın aldı ve burada yaşamaya başladı…
Francis Drake, İngiltere’de ulusal kahraman olarak kabul ediliyordu. Ancak bu duruma karşı çıkanlar da vardı. Drake’in, katıldığı savaşları kazanabilmek için şeytanla anlaşma yaptığına ve doğaüstü güçleri olduğuna inanların sayısı da oldukça fazlaydı…
Aradan yüzyıllar geçtiği halde, hem Drake hakkındaki inanış hem de “hayalet” günümüze kadar ulaşmayı başardı! Manastırın çevresinde, Drake’in hayaleti ile karşılaştığını ifade eden pek çok insan ortaya çıktı… İddiaya göre hayalet, başsız atlar tarafından çekilen bir arabanın içerisinde manastırın yakınlarında gezintiye çıkıyor!
5. Elizabeth Murray – Ham Evi
Lauderdale Düşesi Elizabeth Murray, 17. yüzyılda İngiltere’deki en güçlü figürlerden birisiydi. Hırslı, zeki ve kurnaz bir kadındı. Hem Kral Charles ile hem de ileride kralı devirip yönetime geçecek olan Oliver Cromwell ile yakın ilişkiler kurmuştu…
Murray, eşinin ölümünden hemen sonra bir başka kontla evlendi. Bu sebeple, zaten siyasi hırslarıyla ünlenmiş olan kadın, eşinin ani ölümündeki şüphelilerden biriydi…
İlerleyen yıllarda Elizabeth Murray, atalarından kalan evin zemin katına yerleşti ve buradan nadiren ayrıldı… Murray’nin ölümünden sonra “huzursuz” ve “şüpheli” ruhu da evi terk etmedi…
Zemin kattaki odalarda vakit geçirenler, odalarda boğucu ve ürpertici bir hava olduğunu iddia ediyorlar. Aynı odalarda zaman zaman siyahlı bir kadının ortaya çıktığı söyleniyor. Fakat bu gizemli evin zemin katında, ziyaretçileri en çok korkutan şey bir ayna! Elizabeth’e ait olduğu bilenen ayna ile karşılaşan ziyaretçiler gerçekten korktuklarını ve aynaya bakamadıklarını ifade ediyorlar…
6. Leydi Louisa Carteret – Longleat Evi
1733 yılında Leydi Carteret, Longlaet Evi’nin de sahibi olan bir soylu ile evlendi. Başlangıçta mutlu bir evlilikleri vardı. Fakat kısa süre sonra, Leydi Carteret ile evin çalışanlarından biri arasında ilişki yaşandığı dedikoduları, mutlu evliliğe gölge düşürdü… Carteret’in öfkeli eşi, Carteret’in aşığını evin merdivenlerinden aşağıya atarak öldürdü. Daha sonra, adamın cesedini evin mahzenlerine gömdü…
Yaşanan bu trajik olaya inanmak istemeyen Leydi Carteret, hiç durmadan sevgilisini aradı… Görkemli evin odalarında, kocaman bahçesinde ve karanlık mahzenlerde…
Bugün Yeşil Leydi olarak anılan hayalet, sevdiği adamı mahzenlerde aramaya devam ediyor… Leydi Carteret’in hayaleti sevgilisine kavuştu mu, bilinmez. Ancak 20. yüzyılın başlarındaki bir inşaat sırasında, evin mahzenlerinde yüz yıllar öncesinden bir iskelet bulundu!
Kaynak: 1