Aydınlanmışlar anlamına gelen “illuminati” kelimesi daha duyduğumuz anda pek çoğumuza bir “Hayırdır inşallah!” dedirtmeyi başaracak kadar hayatımızın içinde, diğer yandan iki üç soruda “Arkadaş bunlar hep İsrail’in oyunu” dedirtecek kadar da hepimiz konunun dışındayız.
Peki hemen her teorinin altından adı çıkan, izlediğimiz klipten, giydiğimiz kıyafetlere, dünya savaşlarından, tek dünya imparatorluğu fikrine kadar neredeyse attığımız her adımda karşımıza çıkan bu İlluminati nedir, nasıl tanınır, bunlarla karşılaşınca ne tepki verilir merak ediyorsanız doğru yerdesiniz. Gün gelir eşinizle dostunuzla ya da yeni tanıştığınız biriyle havalı bir konu açmak isterseniz, takip etmeniz gereken konu başlıklarını sizin için derledik, başlıyoruz.
Bir dolar, piramit ve her şeyi gören göz
Hepimizin eline 1 dolar geçebilir bir gün, işte o dolar geçerse -inşallah geçer- arka yüzünü çevirip bakıyoruz ve orada efsanevi piramit ve her şeyi gören göz simgesini görüyoruz. Muhabbete de buradan giriyoruz. Gözden ışık huzmeleri çıkıyor ateşli ateşli, yoksa Sezen Aksu da Her Şeyi Yak derken bu gözü ve çıkardığı ateşi mi kast ediyordu? İşte sizden beklediğimiz şüphecilik seviyesi bu. Eğer İlluminati hakkında konuşmak istiyorsanız, hali hazırda sahip olmamız gereken özelliklerin başında gelir bu şüphecilik. Piramit ve gözü gördüğünüz yerde yapıştırın İlluminati’yi, sonra görün bak konu nerelere gelecek. (Gelemedi)
Bir klasik: Dünyayı yönetiyorlar
Yukarıdaki seviyeyi geçebildiysek şayet buradan devam edelim, bugüne kadar henüz 1 dolara denk gelmediyseniz bu yazıyı terk edebilirsiniz. Bu örgütün mensuplarının dünyayı yönettiği yönündeki iddialar hemen sohbetin ikinci alt başlığı olabilir. Artık ben diyeyim Rockefeller, sen de Rothschild ailesi, başkası gelsin desin Obama, bir başkası da durur mu yapıştırsın cevabı Tayyip! Artık nasıl sıra dışı bir örgütse aklınıza gelen belli bir muktedirlik seviyesindeki herkes bu örgütün potansiyel üyesi, tabi halk nezdinde. Gerçeği biz de pek bilmiyoruz.
Kitlesel medyanın kontrol gücü
Örgütün çağımızda en etkin kullandığı güç medya deniyor. Düşününce fena fikir değil, sadece ülkemizde bile milyonlarca insan zaten birkaç saati geçmeyen azıcık boş vaktini de televizyon karşısında hipnotize olarak ve kendisine zerre kazanım sağlamayacak şeyler izleyerek geçiriyor. Böyle hazır kitle bulan adam da onları uyuşturmasın mı? Vermesin mi subliminal mesajı beynine beynine? Zaten her gördüğümüze hemen inanma hatta inanmaktan da öte sahiplenip savunma şeklinde ilkel bir beyin yapımız var, sorgulayacak da ne vaktimiz ne de enerjimiz. Halbuki hayat sokakta.
Subliminal mesaj nedir, ne değildir?
Yavaş yavaş muhabbet ilerliyor, istenilen kıvama geliyor. İşte bu subliminal mesaj konusunun tam zamanı! Çılgınca bir konu bu, gözümüz ve kulağımız başta olmak üzere beynimiz ona bir şekilde ulaşan her şeyi depoluyor. Normalde görüp de algılamadığınız yarım saniyelik görüntüler de bunun parçası, senelerdir fark etmeden dinlediğiniz belli nota dizilimleri de, çoğu panoda karşınıza çıkıp üzerinde hiç düşünmediğiniz renk ve logo seçimleri de. Adamlar da insanoğlu böyle bir beyne sahipken bunu iyice kullanalım deyip, size bazı mesajları ve akabinde komutları bu yöntemle veriyorlar: Tüket, itaat et, üre, kork. Ruhunuz duymadan sizi kontrol ediyorlar yani. En azından böyle olduğu söyleniyor.
Ekonomik suikast yöntemi
Üstteki konuyla kitleleri nasıl bağladıklarını çözdük, “tüketin” mesajı, tüketmek özgürleştirir teması, ufak tefek oyalayıcı gündemler, reklamlar, diziler, klipler… Şimdi gelelim ülkeleri nasıl bağladıklarına. Kaynağı bol bir ülke seçilir, uluslararası finans kurumları -ki hepsi örgütün bir parçası bunların sanırım- bu ülkeye dev krediler verir, krediler de ülkeden ziyade örgüt yandaşı şirketlere gider ancak halkın tamamı borcun altına girmiş olur. Bu dev borç ödenemez ve pazarlıklar başlar. Sonrasında ülkenize açılan savaş üsleri mi arasınız, kimi kurumlara hiçbir kota uygulanmadan ucuza satılan kaynaklar mı ya da çılgıncasına artan özelleştirmeler mi. Hikaye gelişir zaten buradan, tanıdık çok örnek var keza.
Kitlesel salgın hastalıkları ve doğal afetleri kullanma
Geldik bir diğer çılgın yeni başlığa, baktınız bu adamlar karşılarında direnen ya da içine fazla kapalı bir ülke ve ekonomi mi gördü, o zaman onlara gününü göstermek için Tanrı rolü de oynayabilirler. Patlatırlar bir salgın hastalık virüsü, o da olmadı bir kasırga, yine mi tutmadı deprem ve tsunami. Bakın “Çok uçuyorsun dostum!” diyenler olacaktır, korkmayın muhabbete tam gaz devam edin, anahtar kelimeleri verin, misal Tesla deyin HAARP deyin, varsın Google’a danışsın karşınızdaki gariban, Sikkofield‘e ulaşsın. Orada da kaybolur gider zaten, ikinci görüşmede karşınızdakini çok daha huzursuz ve bol kontra ataklı bulacaksınız.
İkiz Kuleler kurmacası
İlluminati konusunun en vazgeçilmez başlıklarından biri de 9/11 olarak da geçen 11 Eylül saldırılarıdır. Çok genç değilseniz zaten bu olayı bizzat yaşadığınız için hikayeye kendi katma değerinizi de ekleyeceksinizdir, yorum katarken kontrolden çıkmayın tabi. 11 Eylül’ün bir kurmaca olduğundan, bu örgütün özgürce hareket etme alanını genişletmek için dev bir gösteri yaptığından ve dünyanın bildiğimiz düzeninin bu olayla değiştiğinden dem vurun. Baktınız tam da konuya hakim olamadınız, bilginiz ve araştırmanız yeterli değil, bunun bir şeytana tapma ritüeli olduğundan bahsedin ve gelin birlikte alt maddeye geçelim.
Şeytan ve İlluminati
“Bu adamlar şeytana tapıyor!” dediğiniz anda şu dünyada ilgisini çekemeyeceğiniz o kadar az insan var ki! Deyin bakalım hele muhabbet nasıl gelişecek. Azıcık havanız olsun aydınlanma kelimesinin kökenine inin, Lucifer’i yani bildiğimiz şeytanı “ışık getiren” anlamıyla kullanınca görün bakın kim aydınlatıyor kimler aydınlanıyor. Burada kaçınmanız gereken püf nokta ise şeytana tapma deyince aklınıza otomatik olarak gelecek kedi kesen, siyah giyen, metal dinleyen üçgeninden çıkmanız. Gerçi her üçgen gibi bu da piramit oluşturur, ortasından bakınca da hop dönersiniz 1 dolara ama olsun. Adamlar dünyayı yönetiyor kedi kesecek halleri yok ya, hiç olmazsa at keserler, deve keserler, leopar keserler namları yürür.
Yeni Dünya Düzeni
Bu kalıbı da cümlelerinizde bol bol geçirin, keza rivayete göre İlluminati’nin yegane amacı bu. Dinlerden, ırklardan, devletlerden arınmış; tüketimi ve köleleştirmeyi en üst seviyede tutan dev bir korku imparatorluğu. Yine piramite dönersek “Bu adamların yönetim şeması bu zaten!” deyiverin çekinmeden. Klişe olmaktan hiç korkmadan kurun o cümleyi: “Yea zaten dünyayı yöneten 10 aile var” deyin. Siz de karşınızdaki de rahatlayacaktır bu sayede. Sizin ebeveynleriniz niye dünyayı yönetmiyor diye üzülmeyin, büyük başın büyük derdi olur. Tepedeki bu 10 kişilik ekibin altında yaklaşık 300 kişilik bir ekip, onun altında daha fazla, sonra daha fazla giderek büyüyen bir itaat yapılanması bu, piramit referansı bu noktada mühim, hep el altında olsun. Sayıları yuvarlayın.
Bu sistemi reddedenlerin yok edilmesi
Demiştik ya kitlesel medya bu adamların en büyük silahı diye, bunun en büyük aktörleri de haliyle kitleleri peşinden sürükleyen ünlüler. Açın muhabbeti müzikten yana. “Michael Jackson neden öldü arkadaş?” diye sorun. “Son şarkıları ve beyanatları neden dünyayı kurtaralım, vaktimiz dar, hepimiz kardeşiz.” mesajları içeriyordu deyin. “Eminem neden eskisi kadar ortalarda yok?” deyin, “Peki ya Britney? O neden depresyonlara girdi, ölümün eşiğinden döndü ve nasıl tekrar yükselişe geçti?” diye sorun. Korkmayın! “Nereden patladı bu Lady Gaga?” deyin ardından. “Amy Winehouse’a ne oldu kardeşim?” deyin. “Çok içiyordu rahmetli.” derse karşı taraf muhabbeti değiştirmenin vakti gelmiştir.
Hiçbiri olmazsa…
Dünyayı kurtaramadınız mı? Kafalarınız öncekinden çok daha mı karıştı? Güzel memleketimizde suçu üzerine atıp sizi rahatlatacak nice devlet, grup, eş dost vardır etrafta. Erbakan Hoca’ya sığının ne varsa onda varmış göreceksiniz. “İsrail’in oyunu bunlar hep.” ya da “ABD’nin işi…” o da tutmadı “Hep mason bunlar!” yine yemedi “Gezicilerin başının altından çıkıyor bu tip işler.” deyin. Sonuncu tutma garantili, kesin tutuyor ne derseniz deyin. Sonrasında da muhabbeti bambaşka bir yere çekin, ne yapacaksınız zaten Yeni Dünya Düzeni’ni, siz eskisine sarılın sıkı sıkı. Patlatın muhabbetin başından beri içinizde zor tuttuğunuz esas soruyu: “Eee nişanlın ne yapıyor? Evlilik ne zaman?”
Bonus: David Rockefeller
Şayet bu adam bir yerde karşınıza çıkarsa, aklınızdaki tüm soruların cevabı hatta aklınızda olmayan tüm soruların cevabı da onda. Çekinmeyin sorun diyeceğim ama tahmin ediyorum ki bu ağabeyle karşılaştıysanız artık her şey için çok geç olabilir. Kaçabiliyorsanız -ki pek zannetmem- tüm gücünüzle kaçın.