İlluminati yaklaşık 250 senedir tüm komplo teorilerinin merkezinde yer alıyor. Bu teorileri üreten ve inanan insanlar, İlluminati’nin tarihteki büyük devrimlerden savaşlara, suikastlerden darbelere kadar birçok olayın arkasında bulunduğunu iddia ediyor. Aynı zamanda örgütün nihai amacının dünyayı ele geçirmek olduğu düşünüyorlar. Oysa İlluminati uzun yıllar önce faaliyetlerine son verilmiş bir topluluk. Peki İlluminati cemiyeti kimlerden oluşuyordu? Nasıl üye olunuyordu? İşte tarihin en gizemli topluluklarından biri olan İlluminati hakkında bilmeniz gerekenler…
İlluminati nedir?
İlluminati hem gerçek hem de hayali bir topluluğa verilen bir isim. Tarihte var olmuş gerçek cemiyet; batıl inanca, dinin sosyal hayat üzerindeki etkisine, monarşiye ve ön yargıya karşı kurulmuş bir topluluktu. Bir de bu cemiyetin hayali bir var oluşu var. İlluminati’nin hayali var oluşu, yıllardır komplo teorilerini körüklüyor. İnsanlar bu topluluğun, dünya hakimiyetini amaçlayan gizemli, büyük bir organizasyon olduğunu iddia ediyor. Aynı zamanda tarihin en büyük devrimlerinden ve suikastlerinden bazılarının arkasında olduklarını düşünüyorlar.
Gerçek İlluminati neydi?
İlluminati, günümüzde Almanya’nın bir parçası olan Bavyera’da kurulan ve 1776’dan 1785’e kadar var olan gizemli bir topluluktu. Başlangıçta topluluk üyeleri kendilerini “mükemmeliyetçi” olarak adlandırıyordu. İlluminati topluluğu ilhamını, aydınlanma ideallerinden almıştı. Kurucusu ise kilise hukuku profesörü Adam Weishaupt’tu. Topluluğun en temel amacı aklı referans alarak toplumdaki batıl inançlara ve dini etkilere karşı çıkmaktı. Weishaupt, Avrupa’daki devletlerin yönetim şeklini değiştirmeye, din ve devlet işlerini birbirinden ayırmaya ve insanlara yeni bir “aydınlanma” düşüncesi aşılamaya çalıştı. İlluminati’nin ilk toplantısının 1 Mayıs 1776’da Ingolstadt yakınlarındaki bir ormanda yapıldığı düşünülüyor. Burada beş adam gizli topluluğu yönetecek kuralları belirlemişti. Sonunda grubun amacı; siyasi kararları etkilemeye, monarşi ve kilise gibi kurumları yeniden yapılandırmaya odaklandı. İlluminati’nin bazı üyeleri, yeni üyeler kazanmak için Masonlara katıldı. “Minerva’nın baykuşu” olarak bilinen bir kuş, topluluğun sembolü haline geldi.
Illuminati’nin Masonlarla bağlantısı nasıldı?
Masonlar en az İlluminati kadar gizemli bir topluluk. Bu topluluğun tarihi geçmişi Orta Çağ’ın inşaatçıları ve taş ustalarının loncalarına dayanıyor. Masonların neredeyse tüm dünyada birbirine sıkı sıkıya bağlı bir kardeşlik düzeni vardı. Bu nedenle bazı ülkelerde özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde Masonlar hakkında çok fazla komplo teorisi üretildi. 1828 yılında “Anti-Mason Parti” olarak bilinen bir siyasi hareket dahi ortaya çıkmıştı. Masonlar büyük bir organizasyon olduğu için İlluminati’nin bu cemiyetten faydalanmak istediği doğru. İlluminati üyelerinin daha fazla üyeye ulaşmak amacıyla Masonların arasına girdiği biliniyor. Ancak bu iki topluluğun karıştırılmaması gerekiyor.
İlluminati’ye nasıl üye olunuyordu?
İlluminati’ye üye olabilmek için; topluluğun diğer üyelerinin tam onayını almak, zengin olmak ve ünlü bir aileye sahip olmak gerekiyordu. Üyeliklerde hiyerarşik bir sistem vardı. Önce topluluğa “acemi” olarak dahil oluyordunuz. Sonra “minerva” ve en son “İlluminati minerva” yani aydınlanmış üye oluyordunuz. Ancak bu sistem daha sonra değişti ve İlluminati 13 dereceli bir yapıya evrildi.
İlluminati ritüel uyguluyor muydu?
İlluminati’nin pek çok ritüel uyguladığı biliniyor. Ancak üyelerin kimliklerini gizli tutmak için ritüeller sırasında takma isim kullanıyorlardı. Daha sonradan el konulan gizli belgelerde, bu ritüellere dahi bazı bilgiler bulunuyor. Örneğin İlluminati hiyerarşisinin en altında yer alan acemi üyeler, yükselmek için bazı gereklilikleri yerine getirmek zorundaydı. Sahip oldukları tüm kitaplar hakkında rapor yazmak, karakterlerinde zayıf gördükleri noktaların bir listesini hazırlamak ve düşmanlarının isimlerini diğer üyelerle paylaşmak. Tüm bunların dışında acemi üye, toplumun iyiliği için kişisel çıkarlarını feda etmeye tören eşliğinde yemin etmek durumundaydı.
Her şeyi gören göz nedir?
Üçgen içindeki “ihtiyat gözü” sembolü, dünyanın dört bir yanındaki kiliselerde, Masonik binalarda ve ABD’nin bir dolarlık banknotunda görünüyor. Bu simgenin İlluminati’nin dünyayı kontrol ve gözetleme sembolü olduğuna inanılıyor. Öte yandan ihtiyat gözü, Masonlukla da ilişkilendiriliyor. Gerçekte bir Hıristiyanlık amblemi olan her şeyi gören göz, Tanrı’nın insanlık üzerindeki hakimiyetini temsil etmek için erken dönem resimlerinde kullanılmıştı. 18. yüzyılda ise yeni şekillere bürünmeye başladı. Örneğin Jean Jacques François Le Barbier’in “İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi’nde” bu sembolün değişik bir versiyonu kullanılmıştı. Buradaki simge yeni demokratik ulusa göz kulak olan paternalist aklın bir aracı olarak tasvir edilmişti. Her şeyi gören göz sembolüyle İlluminati arasında resmi bir bağlantı yok. Her şeyi gören göz Tanrı’nın bir sembolü olarak Masonlar tarafından kullanılmıştı. Muhtemelen İlluminati ile Masonlar arasında benzerlik kurulduğu için bu sembol İlluminati ile ilişkilendirildi.
İlluminati dünya hakimiyetinde başarılı oldu mu?
Bazı insanlar bugün hala İlluminati’nin dünyayı kontrol ettiğine inanıyor. Fakat İlluminati’nin birçok üyesi Masonlara sızdığından ve tam tersi olduğundan, İlluminati’nin başarısını değerlendirmek oldukça zor. Ancak pek çok tarihçi orijinal grubun, toplum üzerinden ılımlı bir etki bıraktığına inanıyor.
İlluminati’nin ünlü üyeleri var mıydı?
1782 yılında topluluk yaklaşık 600 üyeye ulaşmıştı. Bunlar arasında eski bir Mason olarak grubun örgütlenmesine ve genişlemesine yardımcı olan Baron Adolph ve Knigge gibi Alman soylular vardı. Başlangıçta sadece kurucu Weishaupt’un öğrencileri topluluğa üye olabiliyordu. Ancak sonradan doktor, akademisyen ve avukat gibi dönemin önde gelen aydınları topluluğa katıldı. 1784 yılına gelindiğinde toplam 3000 İlluminati üyesi vardı. Bazı kaynaklar ünlü yazar Johann Wolfgang ve Goethe’nin de bu gruba üye olduğunu söylüyor. Ancak bu durum hiçbir zaman kanıtlanmadığı için oldukça tartışmalı.
İlluminati neden ortadan kayboldu?
1784 yılında Bavyera Dükü Karl Theodor, kanunla izin verilmeyen her türlü toplumun kurulmasını ve faaliyetini sürdürmesini yasakladı. Başlangıçta İlluminati üyeleri, bu yasağın kendilerini etkilemeyeceğini düşündü. Ancak ertesi yıl İlluminati’yi açıkça yasaklayan ikinci bir ferman çıktı. Şüpheli İlluminati üyelerinin tutuklanması sırasında, üyelerin evlerinde ateizm ve monarşi karşıtı bildiriler bulundu. Böylece İlluminati’nin hem devlet hem de kilise için tehdit oluşturduğu inancı pekişti. Üyelerin tek tek bulunup tutuklanmasından sonra topluluk tamamen kaybolmuş görünüyor. Ancak bazı insanlar İlluminati’nin yeraltında devam ettiğine inanıyor.
Adam Weishaupt’a ne oldu?
18. yüzyıl Alman düşünürü Adam Weishaupt, fikirlerinin bir gün küresel komplo teorilerini körükleyeceğini ve en çok satan romanlara ve gişe rekorları kıran filmlere ilham vereceğini bilseydi hayrete düşerdi. Weishaupt, Hıristiyanlığı benimseyen Yahudilerin soyundan geliyordu. Küçük yaşta yetim kaldığı için alim amcası onun eğitimiyle ilgilendi ve bir Cizvit okuluna kaydettirdi. Eğitimini tamamladıktan sonra Ingolstadt Üniversitesi’nde kilise hukuku profesörü oldu. Evlendi ve çocukları oldu. Weishaupt’un hayatına bakıldığında, yaşamının oldukça geleneksel olduğu görülüyor. Ancak dini fikirlerin artık modern toplumları yönetmek için yeterli bir inanç sistemi olmadığını savunduğu için bulunduğu sosyal ortamdan dışlanmaya başladı.
Aslında Weishaupt’u Alman aydınlanmasının öncülerinden biri olarak tanımlamak mümkün. Onun yaşadığı dönemde Masonluk, Avrupa’da istikrarlı bir şekilde ilerliyordu. Ancak onun düşüncelerini Masonların felsefesi tam olarak karşılamıyordu bu nedenle yeni bir cemiyet kurmaya karar verdi. Fakat İlluminati ismini verdiği topluluk, 18. yüzyıl dünyasında kabul edilemeyecek fikirler ortaya atıyordu. Kadın hakları, kürtaj, modern tıp, ateizm ve demokrasi… Tüm bunlar İlluminati cemiyetinin kurucusu Adam Weishaupt’un tehlikeli olarak kabul edilmesi için geçerli nedenlerdi. Sonunda cemiyete karşı büyük bir operasyon düzenlendi. İllluminati, dine ve devlete komplo kurmakla suçlanıyordu. Üyeler hapse atıldı, sürgün edildi ve öldürüldü. Sonunda Adam Weishaupt, Bavyera Dükü’nün talimatıyla Ingolstadt Üniversitesi’ndeki görevinden alındı. Bavyera’dan sürgün edildikten sonra, hayatının geri kalanını Thüringen, Gotha’da geçirdi ve 1830 yılında hayata veda etti.
İlluminati efsanesi neden devam etti?
İlluminati topluluğu dağıtıldıktan hemen sonra onlarla ilgili komplo teorileri üretilmeye başladı. 1797 yılında Fransız yayıncı Cizvit rahip Abbe Augustin Barruel, İlluminati gibi gizli toplulukların Fransız Devrimi’ne öncülük ettiğini ileri sürdü. ABD’nin ilk başkanı George Washington, İlluminati tehdidinin önlendiğine dair bir mektup yazdı. Bu mektup düzenin hala var olduğu inancını pekiştirdi. Daha sonra dünyanın çeşitli yerlerinde gizli cemiyeti kınayan kitaplar yazıldı. ABD’nin üçüncü başkanı Thomas Jefferson, haksız yere bu gruba üye olmakla suçlandı. Komplo teorisyenleri açıklayamadıkları her olay için İlluminati’yi suçlayan yazılar yazıyordu. Hatta İlluminati, John F. Kennedy suikasti dahil olmak üzere pek çok suikastin arkasında olmakla suçlandı.
İnsanlar neden hala İlluminati’ye inanıyor?
Dünyayı kontrol eden gizli bir cemiyet fikri, insanların aklından asla çıkmadı ve bugün popüler kültürde de bu konu sıkça işleniyor. 1963 yılında “Discordianism” olarak bilinen alternatif bir inanç sistemini teşvik eden “Principia Discordia” isimli bir metin yayınlandı. Sahte belgelerle sivil itaatsizlik çağrısı yapan yazarlar arasında Robert Anton Wilson da vardı. Discordianism’in bazı takipçileri, ABD başkanı John F. Kennedy’nin öldürülmesinin İlluminati’nin işi olduğu belirten mektupları, dönemin gazete ve dergilerine gönderdi. Wilson daha sonra Robert Shea ile birlikte bir kitap yayınladı: The Illuminatus! Bu kitap daha sonra kült bir başarı haline gelen tüm roman ve filmlere konu oldu. Daha sonra Dan Brown’un Melekler ve Şeytanlar’ı da dahil olmak üzere pek çok alanda yeni komplo teorileri ortaya atıldı.
Yeni dünya düzeni nedir ve İlluminati ile bağlantısı var mıdır?
Yeni Dünya Düzeni teorisine inanlar, elit bir grup insanın dünyayı yönetmeye çalıştığına inanırlar. İddialara göre yeni dünya düzenini sağlamak isteyenler; zihin kontrolü uygulayıp, ulus devleri ve milliyetçiliği sonlandırmayı ve sosyal düzeni alt üst etmeyi planlıyor. Ancak bu cemiyetin faaliyetleri ve varlığı kanıtlanmamıştır. ABD başkanlarının yanı sıra Beyonce ve Jay-Z de dahil olmak üzere birçok ünlü ismin bu yeni topluluğun üyesi olduğu iddia edilir. Eğer yeni dünya düzenini amaçlayan bir cemiyet varsa bile 1785 yılında faaliyeti sonlanan İlluminati ile bir bağlantısının olduğunu söylemek yanlış olacaktır.