İlk buluşma heyecanı geride kaldı, peki şimdi ne yapmalı? İşler burada bitmiyor! Buluşma sonrası atacağınız mesaj, ilişkinin gidişatını belirleyebilir. Küçük ama etkili bir mesaj, hem karşı tarafa ilginizi göstermenizi sağlar hem de yanlış anlaşılmaları önler. Peki, mesaj atmamak ne anlama gelir? Belirsizlik, kafa karışıklığı ve hatta kaçırılmış bir fırsat! Eğer “İlk mesajı kim atmalı?” veya “Ne yazmalıyım?” gibi sorular kafanızı kurcalıyorsa, endişelenmeyin. İşte ilk buluşmadan sonra mesajlaşma konusunda bilmeniz gereken her şey!
1. İlginizi açıkça gösterin
İlk buluşma harikaydı, kahkahalar havada uçuştu, sohbet su gibi aktı… Peki ya sonra? Eğer gerçekten ilgilendiğinizi göstermek istiyorsanız, kısa ama içten bir mesaj bu işin olmazsa olmazıdır. “Seninle harika vakit geçirdim, tekrar görüşmek isterim!” mesajı, karşı tarafa sinyalinizi net bir şekilde verir. Unutmayın, mesaj atmadığınızda ilgisiz gibi görünebilirsiniz ve bu da yanlış anlaşılmalara yol açabilir.
2. Net olun
İlk buluşmadan sonra en yaygın yaşanan şeylerden biri: “Acaba o da benden hoşlandı mı?” diye düşünmek. Karşı taraf da aynı soruyu kendine soruyor olabilir. İşte bu noktada, mesajlaşma belirsizliği ortadan kaldırır ve işleri netleştirir. Aksi takdirde, “Beni beğendi mi, yoksa sadece kibar mı?” gibi kafa karıştırıcı düşüncelerle kendinizi yiyip bitirebilirsiniz.
3. Bağlantıyı güçlü tutun
İlk buluşmada yakaladığınız güzel enerjiyi korumak istiyorsanız, mesajlaşma harika bir araçtır. Buluşmadan sonra atılan mesaj, o enerjinin devam etmesini sağlar. “Bugün çok eğlendim, sen ne düşünüyorsun?” mesajı, iletişimin kesilmesini önler ve bir sonraki adımı kolaylaştırır.
4. İkinci buluşmayı garantiye alın
Hoşlandığınız biriyle bir daha görüşmek istiyorsanız, o ilk mesaj altın değerindedir. Eğer gerçekten ilgileniyorsanız, bunu belli etmenin en kolay yolu mesaj atmaktır. “Önerdiğin o kahveciyi denemek isterim, haftaya bir gün boş musun?” gibi samimi bir mesaj, ikinci buluşmanın kapısını sonuna kadar aralar.
5. Kibarlık her zaman kazandırır
Diyelim ki buluşma pek de hayal ettiğiniz gibi geçmedi ve karşı tarafla devam etmek istemiyorsunuz. O zaman ne yapmalı? Yok saymak, mesaj atmamak kesinlikle yanlış bir yöntem! Bunun yerine kısa ve nazik bir mesajla durumu açıklayabilirsiniz. “Tanıştığımıza çok sevindim ama sanırım biz arkadaş olarak daha iyi anlaşırız.” gibi bir mesaj, hem saygılı hem de net bir yaklaşım olur.
6. İlginiz yoksa da bunu açıkça belirtin
Eğer ilk buluşmadan sonra bir kıvılcım hissetmediyseniz, bunu kibarca ifade etmek en doğrusu. Karşı tarafı umutlandırmak veya merakta bırakmak yerine, nazik bir mesajla bu durumu netleştirmek en sağlıklı yol olacaktır. Hem gereksiz kafa karışıklığını önlemiş olursunuz hem de dürüstlüğünüzle saygı kazanırsınız.
İlk buluşmadan sonra ne yazılır? Yapılması ve yapılmaması gerekenler
İlk buluşmayı başarıyla atlattınız, heyecan dorukta ama şimdi ne yazacağınızı bilemiyorsunuz. Telefonuna bakıp duruyorsanız, iç sesiniz “Ya yanlış bir şey söylersem?” diye fısıldıyorsa, sakin olun! İşte ilk buluşmadan sonra mesajlaşma sırasında yapmanız ve asla yapmamanız gerekenler…
Buluşmadan sonra tamamen kaybolmak yerine, kısa ama samimi bir mesaj atmak harika bir fikir. Ama unutmayın, destan yazmanıza gerek yok! Hem ilginizi belli edin hem de konuşmayı sıcak tutun.
Örnek olarak:
“Hey, bu gece çok eğlenceliydi! Umarım eve sağ salim varabilmişsindir.” “Gerçekten harika vakit geçirdim! En kısa zamanda tekrar görüşelim!” “Seninle tanıştığıma çok sevindim, umarım sen de güzel bir akşam geçirmişsindir!”
Nezaket ve pozitif enerji her zaman kazanır!
Buluşmadan bir anıya gönderme yapın
İlk buluşmada geçen özel bir detaydan bahsederek mesajınıza kişisel bir dokunuş katabilirsiniz. Bu, hem samimi bir sohbet başlatacak hem de “Bu kişi gerçekten ilgileniyor!” izlenimi bırakacaktır.
“Arabada çalan o şarkıyı bana gönderir misin? Resmen aklıma kazındı!” “Paylaştığımız cheesecake mükemmeldi!” “Hâlâ o saçma bilgi yarışması sorusunu düşünüyorum… Neydi o ya?! 😆”
Bu tarz mesajlar sohbeti daha doğal hale getirir!
Pozitif ve rahat olun
İlk mesajın bir aşk mektubu olmasına gerek yok. Eğlenceli, rahat ve sıcak bir mesaj yazmak her zaman en iyisidir.
“Anlattığın hikayeye hâlâ gülüyorum! Cidden gecemi güzelleştirdin.” “Çok eğlenceliydi! Şimdiden bir sonraki buluşmayı iple çekiyorum!” “Uzun zamandır bu kadar gülmemiştim! Harika bir akşam için teşekkürler.”
Bonus: Mesajınıza ufak bir espri ekleyerek daha çekici hale getirebilirsiniz! Araştırmalara göre, mizah çekiciliği artırıyor.
Karşı tarafın enerjisini taklit edin
Eğer önce mesaj atan taraf oysa, onların enerjisini yakalamaya çalışın. Çok kısa ve resmi bir mesaj attılarsa, aşırı coşkulu bir mesajla cevap vermek garip olabilir.
Kısa ve resmi mesaj mı attı? – “Ben de! Seninle vakit geçirmek güzeldi.” Coşkulu bir mesaj mı attı? – “Aynen öyle! Ben de çok eğlendim, en kısa zamanda tekrar görüşelim!”
Benzer iletişim tarzı kullanmak, iki kişi arasındaki uyumu artırır!
Dürüst olun ve karışık sinyaller göndermeyin
Buluşma harika geçtiyse ve tekrar görüşmek istiyorsanız, açık olun! Ama tam tersi bir durumda da kibar ama net bir dil kullanmalısınız.
“Seninle çok güzel vakit geçirdim! Seni tekrar görmek isterim.” “Sen harikasın ama sanırım ben kıvılcımı hissetmedim. Umarım en iyisini bulursun!” “Bunun romantik bir şeye dönüşeceğini sanmıyorum ama arkadaş kalmak isterim!”
Yanlış sinyaller vermek yerine, net ve dürüst olun!
Yapmayın ❌
Panik olmayın
Buluşmadan sonra “Ne düşündüğünü merak ediyorum, çok mu istekli göründüm?” gibi panik mesajları itici olabilir. Kendinize güvenin!
“Ben eğlendim ama sen eğlendin mi? Hiçbir baskı yok ama… ne düşündüğünü merak ediyorum.” “Aslında daha erken mesaj atmak istedim ama çok mu erken olur diye düşündüm…” “Eğer beceriksiz davrandıysam ya da yanlış bir şey söylediysem özür dilerim…”
Gereksiz analiz yapmayı bırakın! Rahat ve doğal olun!
Fazla hızlı fazla yoğun olmayın
İlk buluşmadan sonra aşırı duygusal mesajlar göndermek, romantik komedi filmi gibi görünse de genellikle korkutucu olur!
“Sanırım seni şimdiden sevdim. Sen benim için doğru kişisin.” “Seni aileme anlattım, onlar da seninle tanışmak için sabırsızlanıyor!” “Hayatımda ilk defa bu kadar özel hissettim, başka biriyle asla olamam!”
Yavaş olun! Daha birbirinizi tanımıyorsunuz bile!
Üst üste mesaj atarak boğmayın
Bir mesaj attınız, cevap gelmedi… Panik mi? Hayır! Üst üste mesaj atmak çaresiz görünmenize neden olabilir.
“Hey, dün gece harikaydı!” (Bu gayet iyi.) “Sanırım son mesajımı görmedin ama gerçekten eğlendim!” (Sabırlı olun!) “Tekrar görüşmek isterim, ne zaman boş vaktin var?” (Cevap vermesi için zaman tanıyın!) “Bence aramızda gerçekten bir bağ var.” (Bu noktada fazla zorlamaya başladınız.) “Meşgul olduğunu biliyorum ama ne düşündüğünü söyleyebilir misin?” (Kesinlikle çok fazla mesaj!)
Öneri: Eğer cevap gelmediyse, bir adım geri çekilin. Onların da düşünmesine ve tepki vermesine izin verin.
Flört geçmişleriyle ilgili sorgulamalar yapmayın
İlk buluşmadan sonra mesajlaşma sırasında “Peki, benden önce buraya kaç kişiyle geldin?” gibi sorular büyük bir hata! Merakınızı biraz frenleyin.
“Kaç tane ciddi ilişkin oldu?” “Son ilişkin neden bitti?” “Daha önce kaç kişiyle çıktın?”
Bunları sormak için çok erken. Sakin olun ve zamanla tanımaya çalışın!
Sarhoşken mesaj atmayın
Sarhoşken mesaj yazmanın asla iyi bir fikir olmadığı kanıtlanmış bir gerçek! Sabah pişman olmak istemiyorsanız, o telefonu elinizden bırakın.
“Haaaayy sen çok eğlencelisin!!” “Bilmiyorum ama belki de ruh eşim sensin?” “Az önce sana benzeyen bir köpek gördüm. (İyi anlamda söylüyorum!)”
Özetle: Sarhoşsanız ve mesaj yazmayı düşünüyorsanız… YAZMAYIN.
İlk buluşmadan sonra mesajlaşma ne zaman olmalı?
İlk buluşmadan sonra mesajlaşma için eskiden “Üç Gün Kuralı” diye bir şey vardı. Yani biriyle buluştuktan sonra üç gün boyunca mesaj atmamanız gerektiğine dair bir efsane… Ama itiraf edelim, artık 90’larda yaşamıyoruz. Şimdi, iletişim kurmanın kuralları değişti. Eğer gerçekten iyi vakit geçirdiyseniz ve karşındaki kişiyle tekrar görüşmek istiyorsanız, 24 saat içinde mesaj atmak en iyisi! Buluşma sonrası hemen mesaj atmak tatlı bir jest olabilir ama yemeğin bittiği gibi “Süperdi, hemen tekrar buluşalım!” diye yazmak biraz aceleci olabilir. Bunun yerine, birkaç saat sonra ya da ertesi sabah mesaj atmak daha doğal hissettirecektir.
Bir ya da iki hafta boyunca mesaj atmazsanız karşınızdaki kişi büyük ihtimalle sizin ilgilenmediğini düşünecek. Sonradan “Merhaba, nasılsın?” diye pat diye mesaj atmak samimi olmaktan çok, zorunluluktan atılmış gibi görünebilir. Eğer gerçekten bir bağ kurmak istiyorsan, fazla beklememekte fayda var!
Karşı tarafın ilgisini nasıl ölçebilirsiniz?
Şimdi en kritik soruya geldik: Karşınızdaki kişi gerçekten ilgileniyor mu, yoksa nazikçe geçiştiriyor mu? Mesajlarınıza nasıl tepki verdiklerini dikkatlice analiz edebilirsiniz. İşte birkaç işaret:
Hızlı ve ilgili yanıtlar = “Senden mesaj almak hoşuma gidiyor!” Gülümseyen emojiler, sorular sormak, konuyu devam ettirmek = “Ben de bu sohbeti sürdürmek istiyorum.” Tek kelimelik cevaplar, uzun süre sonra dönüş yapmak, soğuk ifadeler = “Pek ilgilenmiyorum ama nezaketen cevap veriyorum.”
Eğer karşı taraf sürekli kısa ve ilgisiz mesajlar atıyorsa ya da mesajlarınıza saatler hatta günler sonra yanıt veriyorsa, büyük ihtimalle ilgisi yoktur ve enerjinizi boşa harcamamak en iyisi olur. Ama eğer mesajlarınıza samimi bir şekilde karşılık veriyorsa, tebrikler! İkinci buluşma ihtimali gayet yüksek.
Tebrikler! Karşınızdaki kişi mesajınıza olumlu bir yanıt verdiyse, bu sizi beğendiğinin ve sizi tekrar görmek istediğinin bir işareti. Peki, şimdi ne yapmalısınız? İşte birkaç eğlenceli ve etkili taktik:
Eğer gerçekten siz de ondan hoşlanıyorsanız, bunu belli edin! Mesajlarına sıcak ve enerjik bir şekilde yanıt verin. Bir sohbette tek taraflı enerji olmaz, bu yüzden onun coşkusuna ortak olun.
Sohbeti eğlenceli ve heyecanlı tutun! Kısa, cilveli ve esprili yanıtlar her zaman daha çekicidir. Birlikte gülmek, bağınızı güçlendirir.
Eğer tekrar görüşmek istiyorsanız, bunu belli edin! “O zaman bu hafta sonu bir kahve içelim mi?” gibi basit ama net bir öneride bulunun. Cesur olun, ama baskıcı değil!
Eğer karşınızdaki kişi belirsiz yanıt verirse ne yapmalısınız?
Mesaj attınız ama karşınızdaki kişi kısa, geç gelen yanıtlar veriyorsa ya da sadece “teşekkürler” gibi nötr bir cevapla geçiştiriyorsa… Hmm, pek iyiye işaret değil. Ama sakin olun! İşte bu durumda yapmanız gerekenler:
Kendinizi sıkıntıya sokmayın. Unutmayın, kimse bir randevudan sonra size sonsuz ilgi göstermek zorunda değil. Sohbeti hafif ve rahat tutun, baskı yapmayın. Belki gerçekten meşgul, belki de henüz karar veremedi. Ona bir süre tanıyın ve fazladan bir şeyler söylemek için zorlamayın. Beklemek mi yoksa devam etmek mi? Karar sizin! Eğer karşı tarafın ilgisi azalıyorsa, bunu zorlamanın anlamı yok. Siz de en az onun kadar ilgi görmeyi hak ediyorsunuz!
Eğer olumsuz yanıt alırsanız ne yapmalısınız?
Ooo, işte en tatsız senaryo. Mesajınıza net bir “Hayır” yanıtı mı geldi? Üzülmek normal, ama dünyanızı yıkmanıza gerek yok! İşte soğukkanlılığınızı korumanın yolları:
“Anlıyorum ve size en iyisini diliyorum!” gibi kısa, kibar ve kendinden emin bir mesaj atın. Kimseye yalvarmanıza gerek yok! Bunun kişisel bir şey olmadığını unutmayın. Sizinle ilgili bir problem olduğu için değil, sadece “uygun eşleşme” olmadığınız için reddedilmiş olabilirsiniz. Bazen, “klik” olmaz! Birkaç dakika üzülmek serbest ama sonra kendinize gelin! Dışarıda sizi olduğunuz gibi seven ve takdir eden çok insan var. Enerjinizi onlara saklayın!
Mesajınıza geri dönüş almazsanız ne yapmalısınız?
Ve geldik en sinir bozucu duruma: Görmezden gelinmek. Bekliyorsunuz, bekliyorsunuz ama karşı taraftan hiçbir şey gelmiyor. Sessizlik her zaman en rahatsız edici yanıtlardan biridir. Peki, ne yapmalı?
Hemen “Acaba yanlış bir şey mi söyledim?” diye paranoyak olmayın. Bazen insanlar ilgilenmiyordur, bazen de sadece unutuyordur.
Eğer cevap gelmiyorsa, bir daha yazmak cazip gelebilir ama sakın! Fazladan mesaj atmak sizi çaresiz gösterir. Onlara alan tanıyın, yoksa daha da geri çekilirler. Birisi sizinle konuşmaya istekli değilse, zorlamanın anlamı yok. Eğer gerçekten ilgilenselerdi, size ulaşmaları uzun sürmezdi. Cevap vermemek de bir cevaptır!
Eğer biri sizi görmezden geliyorsa, bu aslında büyük bir iyilik! Zamanınızı ve enerjinizi boşuna harcamadan, sizin için uygun olmayan birini hemen elemiş oldunuz. Dr. Romanoff’un dediği gibi: “Ghostlamak aslında bir armağandır!”