Aldığın onca eğitim ve yeteneklerin, harika fikirlerin var. Çalışan, aklı başında bir insansın ama çoğunlukla etrafındaki insanlar tarafından tanınmayan, yanlış anlaşılan bir insansın. Kişisel ilişkilerinde ya da iş ilişkilerinde olsun, insanların söylediklerini yanlış yorumlaması sonucu hayal kırıklığına uğruyorsun.
İnsanların aklını okuyabilmek ve duygularının hissetmek gibi yeteneklerimiz yok. Geriye yapabilecek tek bir şey kalıyor. İlişkilerde iletişimi iyileştirmek için stratejiler geliştirmeliyiz. İletişiminizi iyileştirmek için, ilk olarak kendinizi sakinleştirmenin yollarını bularak, insanların sizinle konuşurken kendilerini güvende hissetmelerine nasıl yardımcı olabileceğinizi öğrenmelisiniz.
Aşağıdaki listeden, güvenli alanlar oluşturmak, daha fazla bağlantı kurmak ve bağlarınızı güçlendirmek için ilişkilerinizde iletişiminizi iyileştirmenize yardımcı olacak taktiklere bakabilirsiniz.
1. Ellerinizi gösterin
Yapılan araştırmalarda insanların yeni biriyle tanıştıklarında ilk baktıkları şeylerin eller olduğu belirlendi.
Çoğu kişi gözler, ağız veya yüz olduğunu düşünürken, ilk önce ellere bakmamızın sebebi, fiziksel olarak güvende olup olmadığımızı hızlıca kontrol etmek. İletişim kurduğumuz kişinin ellerini görmemek beynimize korku sinyalleri gönderiyor. Biriyle konuştuğunuzda ellerinizi cebinize veya sırtınızın arkasına koymaktan kaçının. Saklanacak bir şeyiniz varmış gibi hissettirebilir.
2. Birbirinize dokunun
Bilim, insan dokunuşunun “aşk hormonu” salınmasını tetiklediğini göstermektedir. Güven, bağlılık ve bağlanma hislerini yaşamanıza yardımcı olan şey bu hormondur. Ayrıca stres seviyelerini azaltmanıza yardımcı olduğu da açıklanmıştır. Konuşmalarınızda daha uygun fiziksel etkileşimler ekleyin. Samimi olmadıklarınıza basit bir el sıkışma eylemi ile daha yakın olan arkadaşlarınıza da kucaklaşma ile fiziksel etkileşim kurabilirsiniz.
3. Sorular sorun
Karşınızdaki kişinin hikayesi ve duyguları hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalışarak gerçekten ilgilendiğinizi göstermek önemlidir. Partnerinizin, savunmaya geçmeden sorularınızı yanıtlamaya daha açık hissetmesine yardımcı olmak için sorunuzun suçlamadan ziyade bir meraktan doğduğunu göstermek için yumuşatıcılar kullanmalısınız. Soruyu “Neden” ile başlatmak yerine, “Ne” ile soruyu başlatın. Örneğin, “Bunu neden yaptın?” Sorusunu sormak yerine “Bunu yapmana sebep olan nedir?” diye sorabilirsin.
4. Sade bir dil kullanın
Hepimiz farklı düşünceleri ve ilgi alanları vardır. Farklı olan profesyonel geçmişe sahip iki insanın iletişim kurması güçleşebilir. Bu yüzden bazen bir arkadaşınızla konuşabildiğiniz konuları bir başka arkadaşınızla konuşamayabilirsiniz. Ortalama bir insanın anlayamayacağı dili kullanmayın. Profesyonel iş hayatınızda kullandığınınz dili sosyal hayatınıza yansıtmamaya çalışın. Doktor bir arkadaşınızın “Bugün ilk hastamı ER’de tedavi ettim ve kalp hızını ve MAP’ı geri getirirken verdiğimiz vazopressörün dopaminerjik etkilerini tam anlamıyla gördüm.” gibi bir cümle kurduğunu düşünün. Sizce ne kadar anlaşılır?
5. “Ben de” diyebileceğiniz anları yakalayın
Karşınızdakiler konuştuklarınızla ilgileniyorlarsa, kendileriyle nasıl ilişki kurabilecekleri konusunda size yanıt vermeleri ve paylaşmaları için onlara bir fırsat verin. İlgisiz görünüyorlarsa, sohbeti çevirin ve “Ben de!” demenizi sağlayacak bir şey olup olmadığını görmek için onlar hakkında sorular sorun.
6. Partnerinizin beynini yansıtın
Beyninizin iki yarısı çok farklı çalışır. Beynininizin sağı duygusal tarafı ve solu ise mantıklı tarafıdır.Uygun bir şekilde yanıt verebilmeniz için partnerinizin hangi bölümden konuştuğunu bilmek önemlidir. Beyninizin iletişim kurmak ve geliştirmek için partnerinizin kullandığı ile aynı tarafı kullanması önemlidir.
Partnerinizi dinleyin ve beynin hangi yarısından konuştuğunu belirleyin. Hissettiklerini ifade etmeye mi çalışıyor yoksa sana bir şeyler anlatmaya mı çalışıyor? Eğer konuşma bir hikayeden ibaretse, partneriniz size nasıl hissettiğini, duygusal tarafınızla empati kurarak tepkilerini ve duygularını anlamanızı istiyordur.
7. Duygularınızı hikayeleştirerek iletin
Tecrübelerinizi ve duygularınızı hikayelerle ifade etmeye çalışın. Ayrıntılı olmaya çalışın. Örneğin, sadece kötü bir gün geçirdiğinizi söylemeyin. Olanlarla ilgili belirli ayrıntıları da paylaşın.
8. Dinlediğinize dair pozitif ifadeler iletin
Konuşma sırasında, dinlediğinizi göstermek için konuşun. Vücudunuzu rahat konuma getirin ve omuzlarınızı geriye çekin. Sıra size geldiğinde gülümseyerek yanıt verin. Kaşlarınız çatılmamış ve rahat oturur bir halde dinlemeniz karşınızdakinin kendisini ifade ederken endişe duymamasına sebep olur.
9. Dikkatiniz dağıtacak etkenlerden kurtulun
Bildirim ışığı yanıp sönen telefonunuzu ters çevirin, göz temasını koruyun. Bunu yapmak beyinde güven duygusu salgılar. Önemli konular konuluşulacağı sırada, ortam çok yüksek ses içeriyorsa veya etrafta çok fazla kişi varsa, daha sakin ve güvenli bir alana gitmeyi düşünün.
10. Partnerinizin heyecan düzeyleriyle tanışın
Eşinizin eve gelip heyecanla bir şeyler anlatmaya başladığını düşünün. Ortada ekstra bir durum var, mümkünse bir süreliğine işi bırakın ve onu dinlemeye koyulun.
11. Sıradan kısa süreli konuşmalardan kaçının
“Nasılsı?, İyiyim sen nasılsın?, Ben de iyiyim sağol” Bu tarz sıradan kısa süreli konuşmalar otomatiğe bağlamanıza sebep olur çünkü aynı türden soruları duyarsınız ve aynı cevapları alışkanlıkla verirsiniz. İlginç ve ilgi çekici sorular sormak, insanların beyinlerini açacak ve rutin konuşmalara tepki vermek yerine aktif bir şekilde düşünmelerini sağlayacaktır. Gerçekten ilgilendiğiniz soruları sormaya çalışın. “Nasılsın?” diye sormak yerinde “Bana gününü anlat” diyebilirsiniz.