İkinci Dünya Savaşı, 1939’dan 1945’e kadar süren küresel bir savaştı. İnsanlık tarihinin en kanlı savaşında toplam 65 milyon kişi yaşamını yitirdi, şehirler yıkıldı, pek çok kişi evinden işinden oldu. Ancak savaşın gün yüzüne çıkmayan hüzünlü detayları da vardı. Savaş sırasında pek çok hayvan da yaşamını yitirdi. Peki evcil hayvanlara ne oldu? Göç etmek zorunda kalan kişiler ya da savaşa gidenler evcil hayvanlarını ne yaptı? İkinci Dünya Savaşı sırasında evcil hayvanların hüzün dolu akıbetini anlatacağız sizlere.
İkinci Dünya Savaşı 1 Eylül 1939’da başladı. Savaşın başlamasından hemen önce 1939 yazında, Ulusal Hava Saldırısı Önlemleri Hayvan Komitesi (NARPAC) kuruldu. Komite “Hayvan Sahiplerine Tavsiye” başlıklı bir duyuru hazırladı
Savaşın nerdeyse kapıya dayandığı biliniyordu. Bu nedenle broşürler İngiltere’de dağıtıldı. Broşürde “Mümkünse, evcil hayvanlarınızı acil bir durumdan önce ülkeden gönderin ya da çaresine bakın” yazıyordu
Aslında dağıtılan broşürler söylenmek istenen şuydu; “Hayvanlarınızı gönderin ya da uyutun.” Ardından bu tavsiyeler hemen hemen her gazetede yayınlandı
Bu duyurular çok geçmeden büyük bir hayvan itlafına yol açacaktı. 3 Eylül 1939’da İngiltere’de savaş ilan edildikten sonra, evcil hayvan sahipleri, hayvanlarını veteriner muayenehanelerine ve hayvan barınaklarına bırakmaya başladı
Tarihçi Hilda Kean, “Hayvan hayır kurumları, PDSA, RSPCA ve veterinerler, evcil hayvanların öldürülmesine karşıydılar ve insanların sadece savaşın başında kapılarına hayvanlarını bırakmalarından çok endişe duyuyorlardı” diyor.
Hem basında hem de toplumda birçok hayvansever, evcil hayvanların uyutulmaması gerektiğini savundu. Ancak savaş zamanı evcil hayvanlar için en büyük tehdidi oluşturan şey bomba değil, yiyecek eksikliğiydi. Kedi ve köpekler için yiyecek gıda yoktu
Çünkü savaş zamanı insanlar karneyle gıda alıyordu ve alacakları gıdanın sadece kendilerine yeteceğini düşünüyorlardı.
Her ne kadar hayvanların uyutulmasına karşı çıkanlar olsa da, hükümetin dağıttığı broşür bu konuda güçlü bir tohum ekmişti. Savaşın ilk birkaç gününde, evcil hayvan sahipleri küçük dostlarını uyutmaları için PDSA hastaneleri ve dispanserlerine götürdü
PDSA kurucusu Maria Dickin bu konuda şunları söyledi; “Bu mutsuz görevi yerine getirmek için çağrılan teknik görevlilerimiz o günlerin trajedisini asla unutmayacaktır.”
PDSA (People’s Dispensary for Sick Animals); hasta hayvanlara yardım eden bir hayır kurumu.
Hayvan itlafı giderek arttı. Hatta, hayvan sahipleri uyuttukları evcil hayvanları için ilan vermeye başladı. Tail-Wagger Dergisi’nde yayınlanan ilanlardan birinde şunlar yazıyordu;
“Iola’nın mutlu anıları, 4 Eylül 1939’da savaş sırasında acı çekmekten kurtulmak için uyudu. Kısa ama mutlu bir yaşam – 2 yıl, 12 hafta. Bizi affet küçük dostum.”
Eylül 1940’ta Londra’nın ilk bombalanmasından sonra ise daha fazla evcil hayvan sahibi, küçük dostlarını uyutmaya başladı. Pek çok kişi panikleyerek, kliniklere gitti. Bu sırada hayvanların uyutulmaması için basında çalışmalar devam ediyordu
Daily Mirror gazetesinden Susan Day; “Evcil hayvanlarınızı uyutmak çok trajik bir karar. Kesinlikle gerekmedikçe bunu yapmayın” diye yazdı. Ancak hayvan katliamı durmadı.
Hükümet broşürünün etkisi ve savaş, İngiltere’de bir haftada 750 bin hayvanın katledilmesine yol açtı. Ancak birçok işletme sahibi hayvan bakımında başarılı oldu
Pauline Caton o sırada sadece beş yaşındaydı ve Dagenham’da yaşıyordu. Caton ailesi kedilerini beslemek için sırayla at eti almaya gittiklerini anlattılar.
Öte yandan Battersea’de sadece dört personel olmasına rağmen, savaş sırasında 145.000 köpeği beslemeyi ve bakmayı başardılar.
Ancak ne yazık ki milyonlarca hayvan yaşamını yitirdi. Yalnızca İngiltere’de değil, Polonya ve farklı ülkelerde de savaştan ve kıtlıktan çekinen insanlar hayvanlarını uyuttu
Kaynak: 1