LZ 129 Hindenburg döneminde inşa edilmiş olan en büyük hava taşıtı idi. Ancak Hindenburg Avrupa ve Kuzey Amerika arasındaki ilk tarifeli tur gezisinde, 3 Mayıs akşamı Frankfurt’dan ayrıldı. New Jersey’deki Lakehurst Donanma Hava İstasyonuna vardığında zemin işlemcileri saat 19:21’de geminin burnundan düşen iniş halatlarını yakaladıktan dört dakika sonra, Hindenburg aniden alevler içinde kalarak bir buçuk dakikadan fazla bir süre içinde yere düştü ve yanmaya başladı. Bu facia kameraların canlı olarak kaydettiği ilk büyük facia idi. Hindenburg’un yanması hava endüstrisinde adeta bir Titanic etkisi yarattı ve zeplin kullanımı bu tarihten sonra sona erdi ve modern havacılık önem kazandı. Tarihe damga vuran bu faciayı daha detaylı bilmek isteyenler için ayrıntılar listede.
LZ 129 Hindenburg yani 245 metrelik ucan bir dev.
Hindenburg; Bugüne kadar yapılmış olan en büyük hava taşıtıydı. Friedrichshafen’de, Konstanz Gölü kıyısında tasarlanmış ve Zeplin Şirketi Luftschiffbau Zeppelin GmbH tarafından inşa edilmişti. Zeplin’in bir önemi de o dönemde Almanya’nın yani Hitler’in Alman üstünlüğünü yansıtan bir simgesi olmasıydı. Yapımı tamamlandıktan sonra Alman Zeplin Havayolu Şirketi Deutsche Zeppelin-Reederei tarafından işletilecekti.
Helyum yerine hidrojen …
Almanya zeplini uçurabilmek için gerekli olan helyum gazını elde edebilmek için, o dönemde tek tedarikçi ülke olan ABD’nin kapısını çaldı. Ancak ABD Nazi Almanya’sına ambargo nedeniyle Helyum gazı satmadı. Alman mühendisler bu nedenle alternatif olarak son derece yanıcı bir gaz olan hidrojen gazı kullanıldı. Helyum yerine hidrojen gazı kullanılması Hindenburg’un sonunu hazırlayacaktı.
İlk Atlantik uçuşu
Hindenburg hizmetinin ikinci yılında, ilk Kuzey Amerika transatlantik yolculuğu olan Frankfurt ve New Jersey arasındaki uçuşuna çıkmak için hazırdı. Daha öncesindeki uçuşları başarıyla tamamlamıştı. Zeplinin kaptanı ise şirketin en tecrübeli kaptanı olan ve 22 uçuşta zepline kaptanlık yapan Max Pruss idi.
En lüks Atlantik seyahati.
Zeplinler o dönem için yalnızca zengin insanların kullanabileceği bir ayrıcalıktı. Hindenburg son derece lüks bir şekilde yapılmıştı. kullanılabilir sıcak suyu, lüks yemek odası ve lezzetli yemekleri ve son derece sessiz çalışan 4 adet dizel motoruyla yolcuları rahat ettirebilecek her türlü imkana sahipti. Yolcular Zeplin’e binerken bütün çakmaklarını teslim etmek zorunda kalmışlardı. Ancak yine de sigara içmek isteyenler; Asbest ile kaplanarak yalıtılmış küçük bir odada, bir iple bağlanmış olan zeplindeki tek çakmağı kullanarak sigara içebiliyorlardı.
Hindenburg Felaketi
İnsanlık tarihinde kıtalar arası kesintisiz uçuşu ilk olarak gerçekleştiren bir teknoloji harikası ve Almanya’nın gurur kaynağı olan devasa Hindenburg nihayet yolculuğunu tamamlamış ve iniş yapmak için New Jersey’deki Lakehurst donanma hava üssü semalarında belirmişti. Bu olayı kaydetmek için çok sayıda muhabir ve olayı görmek için buraya gelmiş olan yüzlerce insan vardı. Hindenburg iniş halatlarını yere bıraktığı sıralarda kıç tarafından alevler yükselmeye başladı. Yükselen alevler son derece yanıcı bir gaz olan hidrojen gazının da etkisiyle yaklaşık bir dakika içerisinde bütün zeplini kapladı. Yapımı yıllar süren bu devasa zeplin yalnızca birkaç dakika içinde tamamen yanmıştı. 36 saniyede zeplinin içinde bulunan yolculardan (36 yolcu ve 61 mürettebattan) 36’sı hayatını kaybetmişti.
Peki Hindenburg neden bir anda alev almaya başladı?
Nedeni hiçbir zaman net olarak saptanamadı. Bu yüzden Hindenburg bugüne kadar hakkında en çok komplo teorisi üretilmiş kazalardan biridir. Hindenburg felaketiyle ilgili sabotaj iddiaları bugün bile halen devam etmektedir. Bu konuda en çok kabul gören teori ise şöyle;
1. Hindenburg’un iskeletindeki çelik halatlar
Hindenburg binlerce metreküp hidrojenle dolu devasa gaz torbalarından oluşmaktaydı. Bu gaz torbaları ise zeplinin iskeletine her biri yüzlerge kg basınca dayanıklı olan çelik halatlarla bağlıydı.
2. Hindenburg’un yapısal özellikleri
Hindenburg New Jersey’deki iniş yapacağı alana yaklaşırken kötü hava koşullarında dolayı birkaç keskin dönüş yapmak zorunda kalmıştı. Bu kadar devasa büyüklüğe sahip olan bu taşıt elbette ki kendisi zorlayıcı özelliği olan bu dönüşleri yapmak için tasarlanmamıştı. .
3. Statik elektrik yüklenmesi
Zeplinler havada seyahat ederken binlerce voltluk statik elektrik ile yüklenir. Bunu nedeni ise hava sürtünmesi diğer detaylardır. Bu statik elektrik ise iniş esnasında gövdeye bağlı olan bağlama halatlarını yere teması sırasında toprağa iletilerek etkisi en aza indirilir. Hindenburg’da her zeplin gibi bu elektrik yükünü taşıyordu. Üstelik iniş yapacağı sırada havadaki fırtına elektrik yüklenmesinin miktarını ve etkisini arttırmıştı.
4. Hidrojen
Hindenburg ilk olarak helyum gazıyla uçurulmak istenmiş ancak helyum gazını tekeline almış olan ABD Almanya’ya bu gazı satmamıştı. Bu yüzden alternatif olarak helyum gibi havadan daha hafif bir gaz olan hidrojen gazı kullanılmıştı. Ancak hidrojen son derece yanıcı özelliğe sahip bir gazdı ve havayla temas etmesi bile yanmaya başlaması için yeterliydi. Toparlıyoruz biraz sabır.
5. Yerdeki insanların zeplinin üst kısımlarında gördüğü hareketlilik
Hindenburg iniş için yanaşırken yerdeki insanlar zeplinin üst kısımında, dış kaplamanın üzerinde doğal olmayan bir hareketlilik olduğunu söylemişlerdir. Zaten bu sırada zeplinin kaptanı Max Pruss, zeplinin kıç tarafının daha ağır çektiğini farketmiştir. Bu cebe alacağımız son bilgi.
5. Ve facianın gerçekleşmesi …
Bu senaryoya göre facia şöyle gerçekleşti:
– Hindenburg’un kötü hava şartlarından dolayı yaptığı keskin dönüşler gövdeyi zorladı.
– Zeplinin içinde 16 adet devasa hidrojen gazı çuvalı var. Bu çuvallar güçlü halatlarla zeplin iskeletine bağlanmış durumda. Zeplin iniş yapacakken hava koşulları ne yazık ki oldukça kötü (hatta bir müddet zeplinin inişine izin verilmiyor). Bunun akabinde, zeplin doğru inebilmek için iki keskin hamle yaparak iniş sahasının üzerine geliyor.
– Ancak eskin hamlelere dayanıklı tasarlanmayan iskeletteki çelik halatlardan biri bu zorlanma esnasında kopuyor kırbaç etkisi yaparak ve gaz çuvallarından birini yırtıyor. İniş esnasında zeplinin üst kısımlarında dalgalanma görenler de bu bilgiyi doğrular nitelikte bir gösterge.
– Statik elektrik dolu olan zeplinden, ineceği sahaya bir halat gönderiliyor inişi sabitlemek için. Bu esnada zeplinin metal iskeletinden toprağa bir nötrlenme oluyor.
– Kilit nokta burası, zeplinin dışı pamuk bazlı bir kumaş ile kaplı ve zeplinin nötrlenmesine karşın bu organik kabukta hala statik elektrik birikmeye devam ediyor. Durum böyle olunca, nötrlenmek amacıyla zeplinin içinde (muhtemelen iskelete) minik statik şimşekler çakıyor.
– Yırtılan çuvalımızın içinden kaçan hidrojenin havayla teması ve şimşeğin neden olduğu kıvılcımlara direkt maruz kalarak zeplinin içine dağılan yanıcı hidrojeni saniyeler içerisinde cayır cayır yakıyor. Yangının kuyruğa yakın ve üst kısımda olması da yine bu teoriyi destekler nitelikte.
Hindenburg faciası sonrası
Bu kadar güvenilen bir zeplinin havada saniyeler içerisinde yok olması havacılık tarihinde adeta bir Titanic etkisi yaparak insanların bu taşıtlara olan güvenini sarstı ve zeplinlerin altın çağı bu olayla beraber sona erdi. Hindenburg Felaketi modern havacılığın yani bildiğimiz uçakların gelişimini hızlandırdı. Bu olaydan sonra hiçbir zaman ve hiçbir şekilde zeplinlerde hidrojen gazı kullanılmadı. O zamandan günümüze zeplinler, nadiren de olsa yalnızca kargo taşımak için kullanılıyor.