Yağmurlar arada serinletse de havayı, baharı iliklerimize kadar hissediyoruz. Artık akşamları çok da üşümüyor, gündüzleri zaman zaman bunalabiliyoruz. Ama biliyoruz ki haziranı da atlatırsak yaz gelecek ve güneşli günlerde bu inişli çıkışlı havalar da son bulacak. Bazılarımız kendini yazlık yerlere atacak, bazılarımız İstanbul’un tadını çıkaracak. Ancak yine de haziran bitmeden yaz gelmeyecek, kimse şehirden ayrılmayacak. Biz de sizler için haziranın özellikle son haftasının İstanbul’un en tatlı, en güzel, en umutlu zamanları olduğunu gösteren küçük ama etkili detayları listeledik. Hepsi bir araya geldiğinde, biraz da umudunuz varsa, mükemmel bir hafta geçirmenize yeter de artar bile. Gelin haziranın son haftasını hep birlikte, yan yana İstanbul’da geçirelim. Şehre bir başka gözle bakalım. Belki Ankara’dan, İzmir’den, Adana’dan, Eskişehir’den ya da diğer illerden bizi ziyarete gelenler olur, belki onlar da İstanbul’u haziranın son haftasında görmek isterler…
1. İlki ve en önemlisi: Okullar kapanır ve trafik derdi büyük oranda azalır
Sabah ve akşam trafiğini en çok etkileyen şeylerden biri de okula gitmeye çalışan öğrencilerdir. Ancak haziranın sonunda okullan kapanmış olur ve trafikten çekilen yüzlerce servis ve öğrenciyle birlikte “Oh be” denecek kıvama gelir şehir. Bu durumda hem işe hem de gezilecek yerlere ulaşım kolaylaşır. Aniden yapılan planlar trafikte sıkışarak geçen saatlerle kötü sonuçlanmaz.
2. Yaz henüz tam olarak gelmemiştir, hava henüz bunaltacak kadar sıcak olmaz
Yazın özellikle çalışanlar için İstanbul’un bunaltıcı sıcakları oldukça zordur. Ancak haziran sonunda hava henüz o kadar ısınmamıştır. Akşamları hafif serin, gündüzleri rahatça gezip tozacak kadar sıcak olur. Hava o kadar tatlı olur ki hep böyle kalsın isteriz. Ama tabii yaz da gelsin. Onun tadı başka…
3. Haziranın bitmesi demek yazın gelmesi demektir, yaz için son hazırlıklar ve planlar yapılır
“E haziran da bitmek üzere” deriz içimizden. Ufaktan “Yazın ne yapacağım?” sorusu döner kafamızda. Arada yapacağımız kaçamakları belki de uzun tatilleri planlarız. Alışveriş yaparken hep yazı düşünürüz. Şapkalar, tiril tiril giysiler ve güneş kremleri. Yaza girmeden önce son çıkıştayızdır artık, heyecan doruktadır…
4. Yaz yağmurları biter, her yer yemyeşil olur
Mayıs ayı bir yağmurlu bir güneşli geçerken haziran yazın similasyonu gibidir adeta. Artık her yer yemyeşil olmuştur. Parklar dolup taşmaya başlar. Aniden bastıran yağmurlar ve değişken hava yerini ortalama bir sıcaklığa bırakır.
5. Kıyafet sorunsalı ortadan kalkar
Baharda havalar değişken olduğu için dışarıda bot giyeni de sandalet giyeni de görmek mümkündür. Ama artık haziranın sonunda doğru şemsiye ve ceket taşıma derdi son bulur. “Ne giyeceğim” diye saatlerce düşünmeye gerek kalmaz, hava güven vericidir.
6. Sert kahveler kendini soğuk kahveye, sıcak çaylar yerini buzlu çaya bırakır
E yaza yaklaşırken alışkanlıklar da değişir. Artık içilen kahve de çay da soğuk içilir. Ağır yemekler yenmez. Böylece halsizlik, tembellik gibi durumlar da yaşanmaz. Herkes kendini daha enerjik hisseder.
7. “Geldi bahar ayları gevşedi gönül yayları” dediğimiz durum gerçekleşir, havalar ısınmadan aşk bir başka olur
Yazın aşk bile zor olabilir. Havalar sıcakken her şey bunaltıcı gelebilir. Ama haziranın son haftası tatlı, hem ferah hem içimizi ısıtan havayla aşk daha bir güzel gelir. E aynı zamanda İstanbul’un büyülü havası da çeker bizi içine. İçimizde kelebekler uçuşur. Hayata daha bir umutlu bakarız.
8. Beşiktaş-Kadıköy vapuru daha zevklidir, rahatça dışarıda oturulup denizin ve İstanbul’un keyfi çıkarılır
Birçoğumuz yaşama sevincimizi Beşiktaş-Kadıköy vapurunda kazanıyor, adeta “Oh be dünya varmış” diyoruz. Deniz, martılar ve güzel İstanbul manzarası derken içimiz umutla doluyor. Tabii bu geziler haziranın son haftası daha bir tatlı oluyor.