Ana sayfa » Hayvansever » Uzmanlar Açıklıyor! Yaşadıkları Yerlere Göre Hayvanların Aksanları Değişiyor Olabilir Mi?
Uzmanlar Açıklıyor! Yaşadıkları Yerlere Göre Hayvanların Aksanları Değişiyor Olabilir Mi?
Siz hiç bir keçinin, “Ben Ege keçisiyim, melemem bile başka!” dediğini düşündünüz mü? Ya da bir kuşun, “Biz İstanbul kuşlarıyız, bizim ötüşümüz farklı olur,” diye hava attığını?
Diyelim ki bir sabah kalktınız, kahvenizi elinize aldınız ve pencerenizi açtınız. Dışarıdan kuş cıvıltıları geliyor ama bir dakika! O serçenin ötüşünde bir şey var. Hani sanki biraz daha Ankara ağzıyla ötüyor gibi? Yoksa köpeğiniz, deniz kıyısına taşındığınızdan beri “hav hav” yerine “hıv hıv” mı diyor? Hayvanların aksanları olabilir mi? Evet evet, yanlış duymadınız! Yani Bostonlu birinin “car” yerine “cah” demesi gibi, acaba bir keçi de Ege’de büyüyünce “meee” yerine biraz daha “meehh” mi diyor? Belki de papağanınız İstanbul’dan Adana’ya taşındığınızda “çay getir” yerine “bi’ çay versene” demeye başlamıştır, kim bilir? Bu eğlenceli ve biraz da çılgın sorunun peşinden koşan bilim insanları sayesinde artık hayvanların ses dünyasına yepyeni bir gözle bakıyoruz. Hazırsanız, minik bir keçiyle, şarkı söyleyen bir kuşla ve hatta guruldayan maymunlarla aksanların izini süreceğimiz keyifli bir keşfe çıkıyoruz. Bakalım, hayvanların aksanları olabilir mi?
Hayvanların aksanları olabilir mi?
1986 yılında, bilim insanları Bob Seyfarth ve Dorothy Cheney, bir grup minik maymunla birlikte kocaman bir sorunun peşine düştü: Hayvanlar da aksan geliştirir mi Yani bir Bostonlunun “park” kelimesini “pahk” diye söylemesi gibi, hayvanlar da yaşadıkları yere göre seslerini değiştirir mi?
Bunun için ne yaptılar dersiniz? Hint şebeği ve Japon makak yavrularını, doğar doğmaz birbirlerinin sosyal çevrelerine koydular. Bildiğiniz “bölgesel değişim programı” gibi! Her biri farklı bir akustik dünyaya gönderildi. Amaç şuydu:
“Acaba bu yavrular büyüdüklerinde kendi türlerinin ses alışkanlıklarını bırakıp, yeni çevrelerinin aksanına uyum sağlarlar mı?”
Uzun süre boyunca bilim dünyası şöyle düşünüyordu: “Hayvanlar nasıl ses çıkartacaklarını genetik olarak biliyor. Ortam çok da fark etmez.”
Yani bir köpek, kedilerle büyüse de miyavlamazdı. Haklılar mıydı? Kısmen evet. Ama işler o kadar da basit değilmiş. Çünkü detaylara girince işler karışıyor. Bazı hayvanlar, çevrelerine göre küçük tonlama farkları geliştiriyor. Aynı kelimeyi başka bir melodiyle söylemek gibi düşünün.
Mesela kuşları ele alalım. Beyaz taçlı serçeler yaşadıkları bölgeye göre melodilerinde ufak tefek değişiklikler yapıyorlar
Batı yakasında büyüyen bir serçe, Doğu’daki kuzeninden farklı bir şekilde ötüyor. İzole ortamda büyüyen kuşlar ise “süsleme” dediğimiz o ses oyunlarını yapamıyor. Yani çevre, kuş şarkılarında ciddi rol oynuyor.
Bir de keçiler var! 2012’de yapılan bir araştırmaya göre, küçük oğlaklar melemelerini değiştiriyor. Nasıl mı? Yeni tanıştıkları keçilerle bir arada büyüdüklerinde, onların melemelerine benzer sesler çıkarmaya başlıyorlar. Yani keçiler kendine yeni bir ‘aksan’ geliştiriyor
Ama burada bir noktaya dikkat: Bu, insanların aksanına tam olarak benzemiyor. Bir papağan, sahibi Londra’dan New York’a taşındı diye bir anda “yo bro” demeye başlamıyor. Ama yine de bulunduğu ortama göre tonlama farkları yapabiliyor.
Bazı hayvan bilimciler, aksanların sadece ‘tatlı’ değil, aynı zamanda hayatta kalma stratejisi olduğunu söylüyor
Bir keçi ya da kuş, kendi grubundan farklı sesler çıkaran bireyleri hemen fark ediyor. Bu da tehlikeleri önceden anlamak, yırtıcıları ayırt etmek için müthiş bir avantaj sağlıyor. Yani bir kuş, “Bu bizim melodiden değil,” diye düşündüğünde “Uyarı: Tehlike olabilir!” moduna geçiyor.
Yukarıda bir deneyden bahsetmiştik. Peki, Hint şebekleri ve Japon makakları, birbirlerinin ortamında büyüyünce ne oldu dersiniz?
Cevap: Hiçbir şey değişmedi! Hint şebeği yine “homurdanmayı” tercih etti, Japon makakları ise “guruldamaya” devam etti.
Sonuç? Evet, hayvanların da aksanı olabilir ama tam sandığınız gibi değil
Bazı hayvanlar yaşadıkları çevreye göre seslerini ince ince ayarlayabiliyor. Ama bu aksanlar bizimkiler gibi değil, daha çok sosyal uyum ve güvenlik amaçlı mikro değişiklikler. Yine de düşünsenize, belki de kediniz İstanbul’a taşındığınızdan beri biraz daha cool tıslıyor olabilir? Belki papağanınız artık biraz daha “şehirli” ötüyordur😍