Gündelik hayatın irili ufaklı koşuşturmacalarına ayak uydurmak için bazen düşünmeyi ikinici plana atabiliyoruz. Beynimiz, hayatı genel olarak daha basit bir hale indirgemek adına, bilinçaltı çalışan bir karar mekanizması geliştirmiştir. Asıl görevi beynimizin aşırı yüklenmesini engelleyerek bizi korumak olan bu mekanizma, modern hayatın getirileriyle bizi kendi hayatlarımızdan uzaklaştıran bir sistem haline geldi. Dikkatimizi vermeden, otopilot durumunda aldığımız kararların üzerine bir daha düşünmüyoruz bile… Bu da kendi hayatlarımızda olup bitenlere seyirci kalmamıza sebep oluyor. Psychology Today yazarı Gustavo Razzetti’ye göre, hayatımızı otopilot durumdan çıkarıp kontrolü ele almanın 6 kolay yolu var.
Otopilot durumundan çıkmamızı sağlayacak yollardan bahsetmeden önce, hayatımızın otopilotta olduğunu nasıl anlarız kısaca bahsedelim:
– Takviminizde ufak değişikliklere ve doğaçlamaya yer açmıyorsanız ve hayatınız buna bağlı olarak aşırı rutin ve sistematik bir şekilde ilerliyorsa;
– Sürekli olarak başkalarını mutlu etmeye çabalıyorsanız, kendi isteklerinizi yeteri kadar önemsemiyorsanız;
– Kendinizi her zaman yoğun, meşgul ve bir aktivite ile boğuşuyor halde buluyorsanız ve kendinize yaşadıklarınız üzerinde biraz düşünmek için zaman vermiyorsanız;
– Zamanın uçup gittiğini düşünüyorsanız ve gün içinde yaptıklarınızı hatırlayamadığınız için yeteri kadar üretken olamadığınızı düşünüyorsanız;
– Daha mutlu olabileceğinizi düşünmenize rağmen sürekli bir şeylerle uğraşmak ve meşgale edinmekten bir türlü uzaklaşamadığınız için birşeyleri kaçırdığınızı düşünüyorsanız, otopilot durumunda olabilirsiniz.
İki farklı tür düşünce sistemi vardır. Biri otomatik olarak bilinçaltında gerçekleşiyor, diğeri ise bilinçli olduğu için ilkine göre daha zahmetli…
Otomatik olan düşünce sistemi (Sistem 1) hızlı ve az bilgiye dayanarak verilmesi gereken kararlar için yararlıdır. Otopilot durumu bu sistemde gerçekleşir. Mesela, araba kullanırken veya çamaşırlarımızı yıkarken bu düşünce sisteminden yararlanırız çünkü bu aktiviteleri gerçekleştirmek için fazla düşünmemize gerek yoktur. Ama kariyer hedeflerimizi belirlerken veya kiminle evleneceğimizi seçerken bu düşünce sistemi yetersiz kalır.
Bilinçli düşünce sistemi (Sistem 2) ise doğası gereği daha kompleks zihinsel aktiviteler için kullanılır. Gündelik problemleri çözmeye çalışırken mantıklı çıkarımlar yapabilmemiz, çevremizle ilişkilerimizi fonksiyonel bir biçimde yönetebilmemiz ve yeni şeyler öğrenebilmemiz için beynimizi otopilot durumundan çıkarmamız gerekir.
Beynimiz doğası gereği tembel olduğu için çoğu durumda otomatik düşünce sistemine geçmeye daha yatkın oluyor ama bu her zaman doğru bir seçenek değil…
Her daim otopilotta olduğunuz zaman tam anlamıyla yaşamıyor sadece varoluyorsunuzdur.
Otopilot düşünce sistemi, farkındalığın ikinci plana atıldığı bir düşünce sistemi olduğu için hataya daha açıktır. Sistem 2, düşünce gücü ve enerji gerektirdiği için Sistem 1’de yapılması muhtemel hataları sezip önlenmesinde yardımcı olur.
Bu sistemlerin ikisi de dengeli bir biçimde kullanıldığı zaman maksimum yarar sağlanır.
Hayatta uğruna çaba gösterip uğraşmak yerine, pasif halde bir şeylerin oluşunu seyretmek her zaman daha kolay görünür. Ama en rutin aktivitelerinize bile biraz farkındalık kattığınız zaman, hayatı bambaşka bir açıdan görmeye başlarsınız. Seyirci koltuğunda outran bir etkisiz eleman olmaktan çıkıp, hayatı gerçekten yaşadığınızı hissettiğiniz sürücü koltuğunda yerinizi alırsınız.
Otopilot modundan çıkmanızı sağlayacak 6 yol da şöyle:
1. “Arabayı” nasıl sürdüğünüzün farkında olun.
Davranışlarınız hakkındaki farkındalığınızı arttırın. Otopilot modunda olmanızın sebebi gerçekten o moda geçmek istemeniz mi yoksa sadece öyle denk geldiği için mi? Bu durum sizin kararlarınızı nasıl etkiliyor? Akşam ne yemek yiyeceğinizi ya da evde hangi diziyi seyredeceğinize gerçekten siz mi karar veriyorsunuz yoksa bilinçaltınız mı devreye giriyor? Farkındalığınızı arttırmak veya davranışlarınızı değiştirebilmek için bir günlük tutun veya düşüncelerinizi not alın. Sabırlı olun. Hayatınızın kontrolünü elinize alabilmeniz için kendinize zaman tanıyın.
2. “GPS”inizi doğru ayarlayın.
Hayatınızda ulaşmak istediğiniz istikamet neresi? Nasıl hatırlanmak istiyorsunuz? “Uğruna ölecek bir şey bulun, ve onun için yaşayın.” Hareket ve davranışlarınızı yönlendiren en önemli şey hayat amacınızdır. Eğer istikametinizden eminseniz, çıkmaz yollara saparak vakit harcamazsınız. Hayat amacınızı kendinize sürekli hatırlattığınız takdirde, gündelik aktivitelerinizi yaparken de daha bilinçli olursunuz.
3. Günlük rutinlerinize anlam yükleyin.
Ara sıra kullanıldığı takdirde, otopilot modunu kullanmanın bir zararı olmaz ancak, bu diğerinden daha sık başvurulan düşünce sistemi olduğu zaman gerçekten yaşadığınızı hissedemez hale gelirsiniz. Alışkanlıklarımız sayesinde verimli olmayı ve odaklanmayı öğreniriz. Ama bu alışkanlıklarımız da hayat amacımıza uygunluk göstermelidir. Alışkanlıkların ve rutinlerin yaşamınızı yönetmesine izin vermeyin. Onun yerine, günlük rutinlerinize biraz daha farkındalık serpiştirin.
4. Durun ve düşünün.
Arabada frene bastığınız zaman otopilot sistemi kapanır. Bu duraklama yavaşlamaktan daha fazlasıdır – bu sayede farkındalığa geçiş için kendinize zaman tanımış olursunuz. Biraz durup nefes alarak hayatınızı irdeleyebilirsiniz. Neleri seviyorsunuz? Şu an yaptığınız şeyden zevk alıyor musunuz? Hayatınızda neler oluyor? Yeteri kadar odaklanabiliyor musunuz yoksa dikkatiniz dağınık mı? Neden? Bizler, meşgul zihinlerimizin tutsaklarıyız. Biraz duraksayarak beyninizi özgür bırakmış olursunuz.
5. Konfor alanınızdan çıkın.
Otopilot modunda yaşadığımız zaman kendimizi zorlamak ve geliştirmekten uzak kalırız. Bu da, hayatımızdan sıkılıp tekrara düşmemize yol açar. Rahatsızlık yaratan durumlar, kendimizi geliştirip keşfetmemize açılan kapıdır. Ancak konfor alanımızdan çıktığımız zaman yeni şeyler öğrenip kendimizi geliştirebiliriz. Limitlerinizi test edin. Yeni şeyler deneyin.
6. Daha iyi kararlar verin.
Basit şeyler için otopilot moduna geçmekte bir sorun yok ama bir şeylerden emin değilseniz, durun ve enine boyuna düşünün. Bilişsel önyargılarınızı bir kenara bırakın ve aklınıza gelen ilk çözüm yoluna meydan okuyun. Unutmayın ki, tembel beynimiz en rahat bulduğu çözüm yoluna atlayacaktır. Bu en rahat çözüm yolu her zaman en iyi çözüm yolu anlamına gelmez. Önemli kararları ölçüp biçerken de her zaman olaylara farkındalıkla yaklaşın ve düşünün.
Kaynaklar: 1