Aniden gelen ateş bir yandan, kırılmışçasına ağrıyan kol ve bacaklar diğer yandan…Bir de üstüne boğaz ağrısı eklenmişse, geçmiş olsun, grip tüm sevimsizliğiyle kapınızı çalmış demektir. Virüslerin neden olduğu bir hastalık olan grip, özellikle kış aylarında birçoğumuzu battaniyelere sarmalıyor, pastillere muhtaç edip bize derecenin gözünü gözletiyor. Şimdi o elinizdekileri yavaşça bir yana bırakma vakti, grip hakkında her şey listemiz başlıyor
1. Hastalığınızın ne olduğunu belirlemekle başlayın.
Kapıdan her görünen grip olmayabilir, belki de soğuk algınlığına yakalanmışsınızdır. Benzer semptomlar gösterseler de grip; şiddetli kas, eklem ve baş ağrısı yapmasıyla ve yüksek ateşle kendini belli ederken soğuk algınlığında ateş görülmez. Hapşırık, burun akıntısı ve halsizlik daha ön plandadır. Kuru olmayan öksürükler de gribin bir diğer ayırt edici belirtisi ve virüs dolu su damlacıklarının dağılmasına olanak tanıdığı için aynı zamanda önemli bir sebebi. Bunları göz önünde bulundurduğunuzda, benim derdim grip değilmiş diyorsanız da dermanınız burada olabilir efendim.
2. İş işten geçmeden önce önlem alın.
Ne ateşi ne öksürüğü, ben buraya nereden düştüm mü diyorsunuz? O zaman belki de bu yazıyı virüsler vücudunuza adım atmadan önce okuduğunuz için şanslısınız. Çünkü gribi önlemek onu geçirmeye çalışmaktan çok daha kolay. Şimdi gelsin mandalinalar, gitsin portakallar. C vitamini alarak, düzenli uyuyup dengeli beslenerek bağışıklığınızı güçlendirebilirsiniz. Bir öksürük mü duydunuz, elinde peçetesiyle birini mi gördünüz, usul usul oradan kaçmanın tam vakti olabilir; grip bulaşmayı pek bir sever biliyorsunuz.
3. Doktorunuza başvurun.
Doktora gitmeye vakit bulamıyor olabilirsiniz, kim bekleyecek sırada da diyebilirsiniz, hatta belki de benim gibi doktora gitmekten korkuyorsunuzdur. Ama hepimiz biliyoruz ki tıptan kaçmanın bir alemi yok. Bu madde hem hastalık öncesi hem de hastalık sonrası için çok önemli çünkü eğer risk altındaysanız hastalığa yakalanmadan önce aşı yaptırmak doğru bir tercih olabilir. Önlem almayıp gribe yakalandığınızda ise kendi çabalarınızla geçmediği takdirde bir önceki sefer kullandığınız ya da sağda solda duyduğunuz değil, doktorun önerdiği ilaçları içmeniz en doğrusu olacaktır.
4. Dinlenmenize bakın.
Grip yaklaşık bir hafta içinde kendiliğinden geçer ancak bu süreyi kısaltmanın en etkili yolu dinlenmektir. Birkaç gün istirahatle gribi alt edebilirsiniz. Mümkünse işinize, okulunuza gitmeyin, evdeyseniz de ev işlerini bir kenara atıverin. Televizyonda en sevilen dizi açılsın, tam karşısındaki kanepede saltanat ilan edilsin, tavuk suyuna çorbayla bıçağın ucuna takılmış elma da hazırsa başlasın grip savaşları.
5. Bulunduğunuz odayı sık sık havalandırın.
Yok öyle ateşten üşüyüp battaniyelere gömülmek, ne demişler, güneş girmeyen eve doktor girer. Perdeleri, pencereleri aralayın, içeri biraz oksijen varsa da bir miktar gün ışığı dolsun. Bu havalandırmayı sık sık yapmak ve odayı nemli tutmak sizi rahatlatacaktır. Temiz havanın bu denli önemli olduğu bu süreçte sigaradan da uzak durmanız şart.
6. Bol sıvı tüketin.
Grip olduğunuzda ateşinizin çıkması çok doğaldır. Bu durumda vücut ısınızı dengelemede, terlemeyle kaybettiğiniz sıvıyı vücuda geri kazandırmada bol su içmek kendinizi toparlamanıza yardımcı olacaktır. Susadıkça içiyorum ya işte demek de yok, o sular içilecek.
7. Nane, limon kabuğu…Bir güzel kaynasın aman!
Sıvı almanın tek yolu su içmek değil tabii. Bitki çaylarına da sığınabilirsiniz. İlla ki vardır herkesin bir kış çayı tarifi, bazen ıhlamurlu, bazen zencefilli. Yoksa da üzülmeyin, bakın burada hazır yapılmışı hatta söylenmişi var. Şöyle sıcak sıcak bir bardak içip boğazınızı rahatlattıktan sonra siz de Barış Manço gibi hah hah hah hah ha diye gülebilirsiniz.