Avrupa’nın herhangi bir şehrine gittiğinizde gözünüze ilk çarpan şey gösterişli binalar olacaktır. Bu tarihi ve ikonik yapıların büyük bir kısmı ise Orta Çağ’da ortaya çıkan Gotik mimarinin izlerini taşıyor desek yanlış olmaz. Dünyanın en bilinen mimari akımlarından biri olan Gotik, 12. yüzyılda Fransa’da ortaya çıktı. Yalnızca Fransa’da değil, Avrupa’nın birçok şehrinde benimsenen bu mimari tarzın en belirgin özellikleri ise süslü dekorasyon, gül pencereler, yüksek tavanlar ve sivri kemerler. Gelin şimdi gotik mimari nedir, daha detaylı incelelim. Ardından bu mimari stilin Fransa ve diğer Avrupa ülkelerindeki en güzel örneklerine birlikte göz atalım.
Gotik mimari nedir?
Gotik mimari; yüksekliğe değer veren, süslü ve gösterişli dekorasyon ile karakterize olan Avrupa merkezli bir mimari stildir. Fransa’da ortaya çıksa da Avrupa genelindeki katedrallerde, kiliselerde ve diğer benzeri yapılarda Gotik mimarinin izlerine rastlamak mümkün.
12. yüzyılda ortaya çıkan ve 16. yüzyılın sonlarına doğru tercih edilirliği giderek azalan Gotik mimaride büyük vitray pencereler, uçan payandalar ve sivri kemerler sık sık kullanılıyordu. Ayrıca gösterişli oymalar, heykeller, gül pencereler ve yüksek tavanlar, bu mimari tarzın en belirgin özellikleri arasında yer alıyor.
Gotik mimarinin ilk örneği, Fransız tarihçi ve mimar Abbot Suger’in 1122 yılında tasarladığı Saint Denis Bazilikası’dır. Doğu seyahatinde gördüğü sivri kemerler ve detaylı süslemelerden etkilenen Suger, ilhamını kilise tasarımına yansıtarak aslında Gotik mimarinin temelini atmıştı.
Gotik mimarinin 5 klasik öğesi
Binanın yaşına, konumuna ve türüne göre değişiklik gösterebilse de Gotik mimari genellikle 5 temel unsurla karakterize edilir. Bunlar:
Büyük vitray pencereler
Vitray pencereler Gotik tarzda inşa edilen katedrallerde oldukça yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Uzun, kemerli ya da yuvarlak şekilde planlanan bu devasa pencereler, aynı zamanda gün ışığının içeriye daha fazla girmesine olanak tanıyordu.
Sivri kemerler
Gotik tarzda çalışan mimarlar, İslam mimarisinde sık sık kullanılan uzun, ince ve sivri kemerleri Gotik mimariye uyarladılar. Bu silüet, aynı zamanda sembolik olarak gökyüzünü işaret ediyordu.
Kaburga tonozları
Gotik tarzı benimseyen mimarlar, daha yüksek tavanlar ve daha büyük pencereler yapabilmek için geleneksel beşik tonozlar yerine nervürlü tonoz da denilen kaburga tonozlarını tercih ediyordu. Bu tonozlar estetik görünümünün yanı sıra binayı daha iyi desteklemeye yardımcı oluyordu.
Uçan payandalar
Yeni tonoz tekniklerine ek olarak geliştirilen uçan payandalar, estetik görünümünün yanı sıra çatı ağırlığını alçak seviyelere dağıtarak binanın daha güçlü olmasını sağlıyordu.
Süslü dekorasyon
Gotik mimarinin en karakterize özelliği ise hiç kuşkusuz ki süslü dekorasyonlardır. Gösterişli sütun dizileri, heykelsi pervazlar, aziz heykelleri, sivri kuleler ve grotesk figürler Gotik tarzı inşa edilen yapılarda sık sık tercih ediliyordu.
Fransa’da gotik tarzda inşa edilen en önemli yapılar
Gotik mimari örneklerini başta Fransa olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinde görmek mümkün. Fransa’da Gotik mimariye en iyi örnek teşkil edecek yapılar:
Saint Denis Bazilikası
Saint Denis Bazilikası Gotik mimariye sahip ilk bina olarak biliniyor. Zira 12. yüzyılda Abbot Suger gözetiminde yeniden inşa edilen yapıda, Gotik mimariyle özdeşleşen dikey payandalar, büyük pencere kemerleri ve heykelsi dekorasyonlar bol bol kullanılmıştı. Bu farklı ögelerin kullanılması, dönemin en önemli mimari akımı olan Romanesk’ten büyük bir sapma yaşanması ve aslında Gotik mimarinin temellerinin atılması demekti.
Notre –Dame De Paris
Gotik mimari denildiği anda çoğu insanın aklına Notre Dome Kilisesi gelir. Katedral, muazzam gül pencerelerden uçan payandalara kadar Gotik mimarinin neredeyse tüm özelliklerini taşıyor. İnşaatına 1163’te başlanan ve tamamlanması 1260 yılını bulan Notre Dame, günümüzde Paris’in en çok ziyaret edilen yapılarından biri. Tarihi boyunca birçok kez restorasyondan geçen kilise, son olarak 2019 yılında büyük bir yangın nedeniyle ağır hasar gördü. Çıkan yangında kulesi ve çatısı zarar gören Notre Dame Katedrali’nin onarım çalışmaları halen devam ediyor.
Chartres Katedrali
Chartres Katedrali, binayı harap eden yangınlar nedeniyle aslında erken ve geç dönem Gotik mimarinin ilginç bir karışımıdır. Örneğin kuzey cephesindeki sağ sivri kule, sol kuleyle büyük bir tezatlık oluşturuyor. Zira biri erken dönemin sade gotik tarzını yansıtırken diğeri geç dönemin şaşaalı görüntüsüne sahip. Genel olarak gösterişli bir yapı olan Chartres Katedrali, aynı zamanda İncil anlatılarını tasvir eden yüzlerce heykelle çevrili.
Reims Katedrali
Gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri olan Reims Katedrali, esasen kendisinden önce inşa edilen erken Gotik tarzı katedralin yangın sonucu harap olması üzerine yapıldı. Merkezi portalın üzerinde ince oymalı büyük bir gül penceresi bulunuyor. Buranın üst katında ise 56 heykelden oluşan bir dış cephesi var.
Reims Katedrali Fransız Devrimi sırasında büyük ölçüde korunmuş olsa da Alman birliklerinin yaralı askerlerini barındırmak için kullanmasının ardından 1. Dünya Savaşı sonrasında hasar gördü. Katedral, oldukça maliyetli bir yenileme çalışmasından sonra eski ihtişamına kavuşarak günümüzdeki halini aldı.
Amiens Katedrali
50 yılda inşa edilen Amiens Katedrali, dönemin şartları düşünüldüğünde oldukça kısa sürede yapılan yüksek Gotik’in harika bir örneğidir. Amiens, cennete ulaşmaya çalışmanın zirvesini temsil ederken, aynı zamanda Fransa’nın en büyük katedralidir. Küçük bir örnekle anlatmak gerekirse, Amiens Katedrali’nin içine iki adet Notre Dame sığabilir.
Amiens Katedrali’nin inşaatı, bir yangının Romanesk tarzda yapılan katedrali yok etmesinden sonra 1220 yılında başladı. Her yıl milyonlarca turisti ağırlayan bu yapı, özellikle ön cephesindeki heykellerin kalitesiyle biliniyor.
Gotik mimariye Avrupa’dan örnekler
Gotik tarz yalnızca Fransa ile sınırlı değildi. Bu gösterişli mimari akım, Fransa’nın dışında İngiltere, Almanya, İspanya ve İtalya’da da kendine yer buldu. Her ülke Gotik mimariye kendi dokunuşunu katmış olsa da inşa edilen yapıların hemen hepsinde Gotik mimarinin temel unsurları korunuyordu. İşte, diğer Avrupa ülkelerinden Gotik mimariye örnek gösterilebilecek önemli yapılar…
Milano Katedrali
Milano Katedrali’nin inşaatı 1386’da başlayıp 1965 yılında bitti. 135 kule ve 3400 heykelin bulunduğu cephesiyle bilinen katedral, aynı zamanda Fransa dışında Gotik mimarinin nasıl dönüştüğüne harika bir örnek.
Westminster Manastırı
Londra’da ikonik bir yapı olan Westminster Abbey, 3. Henry döneminde bugünkü halini aldı. 1066 yılından beri İngiliz hükümdarlarına ev sahipliği yapan kilise, uçan payandalardan gül pencerelere, sivri kemerlerden kaburga tonozlarına kadar Gotik mimarinin neredeyse tüm özelliğini taşıyor.
Aziz Stephen Katedrali
Viyana’da bulunan Aziz Stephen Katedrali, Romanesk ve Gotik mimarinin muazzam bir birleşimidir. Ufuk çizgisine hâkim etkileyici bir kuleye sahip olan katedral, en çok da renkli çatısıyla tanınıyor. 230.000 kiremitle kaplı olan bu çatı, zikzak desenlere ve çift başlı kartal mozaiğine sahip. Katedralde ayrıca 22 çan, 18 sunak ve devasa bir taş minber bulunuyor.
Sevilla Katedrali
İspanya’da bulunan Sevilla Katedrali, dünyanın en büyük katedralidir. Gotik mimariye sahip olan bu yapının inşaatı 16. yüzyılın başlarında tamamlandı. Devasa boyutu, süslü ve oymalı taş işçiliği ile bilinen Sevilla Katedrali’nde aynı zamanda eski bir cami minaresi çan kulesi olarak kullanılıyor.
Bu içeriğimiz de ilginizi çekebilir:
Komünist Dönemin Mirası: Sovyet Brütalist Mimarisinin En Çarpıcı 9 Örneği
Kaynak: 1