Kuşkusuz müzik dinlemek ve devamında dans etmek birçok insanın hoşuna giden bir eylem. Bazıları içinse bir tutku. Elbette her şeyin fazlası zarar olduğu gibi müzik ve dansın da fazlası zararlı olabiliyor.
Sizleri bu zararın belki de en garip şekilde yaşandığı zamanlara götürelim. Orta Çağ’da aynı veba hastılığı gibi Avrupa’yı pençesi altına alan ölümcül bir hastalık kol geziyordu. O da hiçbir zaman akıbeti çözülmeyen ölümcül dans salgını hastalığıydı.
7. yüzyılda Almanya’da başlayan salgının ilk elle tutulur örneği 1020’de noel duasına çıkan bir çiftin dans ederek delirmesiydi. 1020 yılında Bernburg’da görünen bu hadise açıkça belgeleniyor.
1237’de Almanya’nın Erfurt şehrinden komşu kasaba Arnstadt’a geçit tarzı bir yürüyüş düzenleniyor. Çocuklarla dolu olan bu yürüyüşte garip ve durmaksızın edilen danslar dikkat çekiyor.
Önce sevinçle karşılanan bu durum, daha sonra çocukların tepki vermeden dans etmeye devam etmeleriyle ünlü masal Fareli Köyün Kavalcısı’na konu olacak bir olaya dönüşüyor. Çocuklar hipnoz olmuş şekilde dans ediyorlar.
Yine Almanya’da ortada bir şey yokken 200 kişinin delirerek durmadan dans ettiği görülüyor. Maas nehri yakınlarına yaşanan olayda deliren insanlar Aziz Vitus Manastırı’nda tedavi edilmeye çalışıyor. Bu olay da belgeleniyor.
25 Haziran 1374’de Almanya Achen’de yeniden hortlayan salgın kısa sürede birçok insanı öldürüyor ve daha sonra yakınlardaki Flaman şehri Utrecht, Fransız şehri Metz ve Strasbourg ve sonunda Luxemburg’a yayılıyor. İnsanlar ölümüne dans ediyor!
Ölümüne dans deyimi maalesef mecazi değil. Salgın başladıktan sonra takip eden iki yılda hastalık artçı şoklarla etkisini gösteriyor. 1381’e kadar salgın Avrupa’nın birçok yerine yayılarak Kutsal Roma topraklarına ulaşıyor.
34 kişinin sahneyi açmasıyla başlayan dans salgınına 400 kişi katılıyor ve katılanlardan bazıları çare bulmak adına dans ede ede kiliseye gidiyor. Fakat kilise de çözüm bulamayınca orada can veriyorlar.
Tarihler 1551’i gösterdiğinde bir adam, Saksonya’nın Anhalt şehrinde ölene kadar dans ediyor ve çabalara rağmen durdurulamadan hayatını kaybediyor. Böylece o da ölene kadar dans edenler listesine adını yazdırıyor.
Son olarak 17. yüzyılda bu olaydan muzdarip birkaç kişi dans ederek yorgun düşüyor ve sonunda bayılarak can veriyor. Bu olayların ardından dans salgınına dair hiçbir vakaya rastlanmıyor.
Gizemli dans salgınına yönelik birçok büyücü, rahip ve doktor zamanında tüm bulguları incelese de nedenini bulamıyor. Günümüze bakıldığında birçok tahmin yapılsa da sebebini hiçbir araştırmacı bulamıyor.
Kaynak: 1, 2