Yazar, tarihçi, sinema eleştirmeni ve güzel insan olmak konusunda meslek erbabı olan Giovanni Scognamillo’yu tanıyor musunuz? Nasıl ya? 4 Yaşındayken babasının sahibi olduğu sinemada ilk korku filmini izleyip korkudan kaçan, şuan 80’lerinde olan ve doğduğundan beri İstanbul’da, Beyoğlu’nda yaşayan Giovanni, çok değişik bir adam. Kendisine yaşlı demek istemiyoruz, tam bir fırlama gibi gözüktü bize! Afilli filinta tanımına uyan bir profil çiziyor ve Beyoğlu’ndan şikayet ediyor. Anlatalım.
Gaia Dergi‘den Yeşim Özbirinci‘nin röportajından aldığımız esinle ilerlemek istedik, çünkü bizi Giovanni ile de o tanıştırdı.
Babası El Hamra sinemasının müdürü iken eniştesi de az kalmıyor ve Kadıköy’deki Süreyya Sinemasının müdürlüğünü yapıyor
Vampirler, ona göre kişiliği olan canavarlar. Vampirizm ise kurallara karşı gelen bir davranış
Çizim de ona ait bu arada.
Beyoğlu’na çıkıyor musun? diyorlar. Hayır diyor. Orası benim Beyoğlu’m değil. Hiç sinema kalmadı diyor
Tüm dünyada büyük ve eski şehirler oldukları gibi kalırlar. Özellikle bir büyük kentin merkezi neyse o olduğu gibidir
Roma’da Romalılardan kalma halen yollar var. Beyoğlu bir kültür mekanı. İstiklal Caddesi ta kurulduğundan beri kültür merkezi oldu. Bugün Beyoğlu’nda çok kalabalık var. Sabahtan akşama kadar çok kişi geziniyor. Oturup yemek yiyor, içki içiyor, kız tavlıyor… Ama artık kültür denecek olay gitgide azalıyor. Beyoğlu sinemanın merkeziydi. Bugün İstiklal Caddesi’nde sinema salonu kalmadı. Kitabevlerinin sayısı da düştü. Tiyatro pek yok. Bugün İstiklal Caddesi eğlenme yeri oldu sadece.
Bu arada kendisinin 58 kitabı var. Şikayet etme hakkı yok değil yani
Kabalcı’dan çıkan o dev kitaplar var ya. Yazarı kendisi. Heyecanlı değil mi yahu?
Bay Sinema; Türker İnanoğlu
Beyoğlu Kabusları ve Diğer Öyküler
Bir Levantenin Beyoğlu Anıları
Canavarlar Yaratıklar Manyaklar
Dehşet Öyküleri
Dünya Sinema Sanayi
Fantastik Türk Sineması
Mumya’nın Mezarı
Türk Sinema Tarihi
Türk Sinemasında Şener Şen
Ziyaretçiler
Samsun sigarasını filtresine kadar içer. Kazancı Yokuşundaki evinde müthiş bir kütüphanesi vardır
Türk sinemasında korku ögesinin kullanılmadığını düşünüyor. Korku ve dehşetin birbirinden ayrılması gereken kavramlar olduğunu söylüyor. Bu iş kan ve çığlık ile olmaz, izleyiciyi korkutmadan önce germek gerekir diyor.