Geldi bahar ayları, başladı festival şikayetleri! Bahar ve yaz festivallerinin neredeyse gediklisi olan ülkemizde arka arkaya iptal olan konser haberleri, eskisi gibi parlak isimlerin pek gelmez oluşu derken kalıp bir festivale gitmek yerine halamızın Didim’deki yazlığında balkon yıkamayı tercih eder olduk. Oysa geçen yıl siz hortumla balkon yıkayıp, aynı incik boncuk tezgahının önünden 49’uncu kere geçerken millet Parkfest’te eğleniyordu. Bu yıl 15 Mayıs’ta yeniden düzenleneceğini duyunca biz de anılarımızı tazeledik ve “yahu geçen sene ne eğlenmiştik” dedirten her şeyi sıralamak istedik… İşte geçen yıldan aklımızda kalanlar:
1 – Kadebostany
Tam olarak nasıl okunduğu hakkında hala bir mütabakata varamamış olsak da, geçen yıl Küçükçiftlik Park’ta esip geçmiş gruptur kendileri. Bir kısmınız Avaner desteğiyle tekrar tekrar dillere dolanan şarkıları Castle in the Snow’u yeni keşfede durun, biz solistleri Amina’ya çoktan aşık olmuştuk bile… Geçen yıl bu grubun performansını canlı göremeyenler, inanın çok şey kaçırdı.
2 – #Harikabigün geçirme fırsatı
Yılın ilk festivali olarak düzenlenen Parkfest’e adeta bir baharı karşılama seremonisi diyebiliriz. Tam “artık yaz gelse de konserlere gitsek” dediğimiz günlere denk gelen bu festivale geçen yıl gelmeyenler, yazın geldiğini anlamak için Serdar Ortaç’ın albüm çıkarmasını beklemek zorunda kaldılar.
3 – Kalben
Festivallerin ve ev konserlerinin aranan yüzü, bir şekilde reklamcılık ve medya sektörüne bulaşmış herkesin “aaa arkadaşım o benim” diye bahsettiği Kalben, ilk büyük konserini Parkfest’te gerçekleştirmişti. Ev salonlarından nihayet festivallere taşan dev sesli bu kadını ilk kez Parkfest sahnesinde keşfeden kitle, şimdilerde Kalben albümünden başka bir şey dinleyemiyor.
4 – Güzel yemekler
Hava güzel, ortam güzel, karınlar da acıkmış. Bu şartlar altında insan ne yese güzel gelir fakat bir de yemekler ekstradan güzelse… Daha fazla anlatıp da iştahınızı kabartmak istemiyoruz. Biz yemekler şahaneydi diyelim siz anlayın.
5 – Princess Chelsea
Yenizelanda’nın bağrından kopup gelen, sesiyle dinlendiğimiz, The Cigarette Duet şarkısıyla kendimizden geçtiğimiz Princess Chelsea’i dinleyememiş olmak da hüzünlenmek için geçerli mazeretlerden biri sayılır bizce.
6 – Acayip dükkanlar
Festivale yakışır tasarımlar, türlü atraksiyonlar, onlar bunlar derken zamanın nasıl geçtiğini fark edemediğimiz dükkanlar da festival alanının unutulmazları arasındaydı.
7 – The Dø
Şarkılarını dinlerden ben azıcık boyut değiştirip geliyorum hissi yaşatan The Dø, festival katılımcılarına nefis bir müzik ziyafeti verdi desek yeridir. Dakikalar ilerledikçe “bitmesin, bitmesin, bitmes…” mırıltıları da artış gösterdi ister istemez.
8 – Yeniden bir festivalde olmanın verdiği coşku
Tam da festivallerin keyifsizleştiğini düşünenleri silkeleyip kendine getiren Parkfest, açık alanda hoplaya zıplaya müzik dinleme, keyifli vakit geçirme coşkusunu yaşattı bizlere. O gün orada olmayanları, tek tek isim verip rencide etmek istemiyoruz. Neyse ki festival, 15 Mayıs 2016’da en az geçen yılki kadar dev isimlerle yine Küçükçiftlik Park’ta tekrarlanacak. Biletlerin tükenmek üzere olduğunu hatırlatalım. E bari bunu kaçırmayın!