Tarihin tozlu sayfalarından günümüze kadar uzanan geçmişiyle Fuggerei, sıradan bir konut kompleksinin çok ötesinde, yaşayan bir efsane. 500 yılı aşkın bir süredir varlığını sürdüren bu yerleşim birimi, düşük kira bedeli, sosyal dayanışma odaklı yaşam tarzı ve zengin kültürel mirasıyla dikkat çekiyor. Augsburg’un kalbinde yer alan Fuggerei, yalnızca bir yaşam alanı değil, aynı zamanda geçmişle günümüzü buluşturan eşsiz bir deneyim. Jakob Fugger’ın hayırseverlik vizyonuyla başlayan bu hikaye, tarihin ve insanlığın en güzel yönlerini sergileyen büyüleyici bir masal sunuyor. Fuggerei’nin kapılarını aralayarak, bu tarihi dokunun her köşesinde saklı hikayelere kulak vermeye ne dersiniz?
Almanya’nın Augsburg şehrinde bulunan Fuggerei, dünyanın en eski sosyal konut kompleksi. Aynı zamanda bir yaşam merkezi!
İçinde bir okul, hastane, restoran, bira bahçesi ve kilise bulunuyor. Hayat burada adeta bir kasabanın minyatürü gibi. Ancak bu tarihi yerin en dikkat çeken yönü, kirasının inanılmaz derecede düşük olması. Sadece yılda 1 Rheinischer Gulden (bugünkü karşılığıyla 0,88 Euro)! Evet, yanlış duymadınız, bu rakam bir kahve fiyatından bile daha ucuz.
1516 yılında Jakob Fugger adında zengin bir iş adamı, tarihe geçen bir fikirle ortaya çıktı. Fuggerei de bu şekilde inşa edildi👇
Amacı, Augsburg’un yoksul Katolik işçilerine daha iyi bir yaşam sunmaktı. Fugger, bir hayırsever olarak, borçsuz bir toplum yaratmayı hayal etti ve bu hayalini gerçekleştirmek için surlarla çevrili bir yerleşim birimi inşa etti. Bu topluluk, sakinlerine çok düşük bir kira karşılığında barınma sağlarken, onları geçim sıkıntısından kurtarmayı hedefliyordu.
Fuggerei’de kira fiyatı 1521’den bu yana hiç değişmedi, ama burada yaşamak için bazı kurallar hâlâ geçerli
Sakinlerin her gün kurucu Jakob Fugger için üç kez dua etmesi gerekiyor. Bu, Fuggerei’nin ilk kira sözleşmesinde yazılı bir madde ve bugüne kadar geçerliliğini koruyor.
Diğer bir şart ise Katolik olmak. Yeni bir kiracı olmak isteyenlerin kilise kayıtları kontrol ediliyor ve sadece Augsburg’un resmi sakinleri bu özel topluluğa katılabiliyor. Ayrıca, burada yaşayanların, bahçecilik veya gece bekçiliği gibi görevlerle topluluğa katkı sağlaması bekleniyor. İlginç bir detay: Fuggerei kapıları her gece saat 22.00’de kapanıyor ve geç kalanların içeri girebilmesi için nöbetçi bekçiye küçük bir ücret ödemesi gerekiyor.
Fuggerei, yalnızca tarihi bir yer değil, aynı zamanda her köşesi farklı bir hikaye anlatan bir açık hava müzesi gibi
İşte burayı benzersiz kılan detaylardan bazıları:
Kapı zillerinin hikayesi: 16. yüzyılda sakinlerin yanlışlıkla başka evlere girmesini önlemek için her dairenin kapısına farklı şekillerde ferforje ziller yerleştirilmiş. Bu gelenek hala devam ediyor.
Tarihi çeşmeler ve el pompası kuyuları: 1700’lerden bu yana kullanılan dökme demir çeşmeler ve Gotik tarzda adres numaraları, ziyaretçilere geçmişe yolculuk yaptırıyor.
Müzeler: Fuggerei’de üç ayrı müze bulunuyor: Model bir daire, 1521’den beri korunan orijinal bir apartman ve II. Dünya Savaşı’nda kullanılan bir sığınak.
Bir yerin 500 yıllık bir tarihi varsa, mutlaka ünlü sakinleri de vardır; Fuggerei de istisna değil
Dorothea Braun
1625 yılına kadar Fuggerei’de yaşayan 48 yaşındaki Dorothea Braun, Augsburg’un korkunç cadı avlarının ilk kurbanı oldu. Ne yazık ki, 11 yaşındaki kızı tarafından cadı olmakla suçlanınca, itiraf edene kadar işkence gördü ve bu trajik olay 500 yıllık tarih içinde karanlık bir sayfa olarak kaldı.
Mozart’ın büyük büyükbabası Franz Mozart
1681 yılında Fuggerei’ye taşınan Franz Mozart, ünlü besteci Wolfgang Amadeus Mozart’ın büyük büyükbabasıydı. Mittlere Gasse’deki 14 numaralı evde yaşamış ve 1694 yılında burada hayata veda etmiştir. Fuggerei’nin tarihi taş duvarları arasında, Mozart ailesinin izleri hâlâ hissediliyor.
Sihirbaz Hardy
2016’da Fuggerei’ye taşınan günümüzün ünlü sakini Hardy, sihir dünyasında kendine bir isim yaptı. Başlangıçta konuşma bozukluğunu iyileştirmek için sihirle ilgilenmeye başlayan Hardy, kısa sürede bu sanatla tanınır hale geldi. Ancak Hardy’nin mütevazı gelir düzeyi hâlâ Fuggerei’de yaşamak için uygun kriterlere uyuyor.
Bugün yaklaşık 150 kişilik bir topluluğa ev sahipliği yapan Fuggerei’de, toplamda 140 daire bulunuyor
Her biri 500 ila 700 metrekare arasında değişen bu evler, 67 bina içinde sıralanıyor. Fuggerei, yalnızca uygun fiyatlı bir yaşam alanı değil, aynı zamanda yarım asırlık bir geleneği sürdürmenin somut bir örneği.
Dikkat çekici bir detay ise, her yıl 30-40 kişinin başvurduğu bu yerleşimde, 80 kişilik bir bekleme listesinin bulunması. Burada yaşamak, bir müzede yaşamak gibi; her köşe tarih kokuyor.
Fuggerei’de mutlaka yapmanız gerekenler
Rehberli turlara katılın
Bir rehber eşliğinde Fuggerei’nin tarihine derinlemesine bir yolculuk yapabilirsiniz. Jakob Fugger ve burada yaşamış olan sakinlerin ilham verici hikayelerini dinlerken, geçmiş adeta canlanıyor.
Fuggerei Müzesi’ni gezin
Müze, kompleksin yüzyıllar boyunca nasıl evrildiğini gözler önüne seriyor. Döneme ait mobilyalar, belgeler ve eserlerle geçmişin ruhunu hissedeceksiniz.
Aziz Mark Kilisesi’ni ziyaret edin
Kompleksin merkezindeki St. Mark Kilisesi, hem manevi bir durak hem de Fugger ailesinin hayırsever mirasının canlı bir kanıtı.
Arnavut kaldırımlı sokaklarda kaybolun
Fuggerei’nin büyüleyici sokaklarında dolaşırken, çiçeklerle süslenmiş bahçeler ve tarihi surlarla çevrili bu masalsı atmosferin tadını çıkarın.
Yerel sakinlerle sohbet edin
Fuggerei’deki yaşamı birebir öğrenmek için bir “Fugger” ile sohbet edin. Bu eşsiz topluluğun yüzyıllardır süren dayanışma hikayelerine tanık olun.
Fuggerei’ye nasıl gidilir?
Fuggerei’ye ulaşmak için Münih Havaalanı’nı tercih edebilir, ardından Augsburg’a trenle geçebilirsiniz. Augsburg Hauptbahnhof, Fuggerei’ye kolay erişim sağlıyor. Kendi aracıyla gelmek isteyenler içinse otopark imkanı mevcut. Şehir içi ulaşımda otobüs ve tramvay kullanarak bu tarihi yeri ziyaret edebilirsiniz. Fuggerei, geçmişin büyüsünü günümüze taşıyan benzersiz bir deneyim sunuyor. Augsburg’un kalbinde, bir zaman tünelinden geçmeye hazır olun!
