>Frank Sinatra şarkılarını dinlerken içinizde nedensiz bir sevinç kıpırtısı oluşuyor mu? Bizim oluşuyor. Birden ortam siyah beyaz olacak ve biz hayatımızın aşkıyla dans etmeye başlayacakmışız gibi bir his. Evet bunlar hep bilinçaltı, hep izlediğimiz filmlerin etkisi. 12 Aralık’ta 100. doğum gününü kutlayacağımız Sinatra iyi ki de bizim içimize bu garip hissi saldı.
Şimdi bir sıcak çikolata yapın kendinize, Sinatra şarkılarını dinlemeye başlayıp hayallere dalarak bu özel adama dair listemize göz atın. Hazır Christmas da geliyor. Belki kar da yağar.
Yoksul bir ailede dünyaya gelir
Francis Albert Sinatra olan sanatçı, 12 Aralık 1915 yılında New York, Hoboken’de doğar. İtalyan göçmeni, Sicilyalı ustabaşı ve amatör boksör Antonino Martin Sinatra ile Natalie Della Garaventa ailesinin tek çocuğu olan Sinatra, gençlik yıllarında denk geldiği bir konser sonucu müzisyen olmaya karar verir.
Gençlik yıllarında hırsız çetesinin elebaşıdır
New Jersey’in Hoboken kasabasında yoksul bir kenar mahalle çocuğu olarak yetişir. Hatta ve hatta gençlik yıllarında bir hırsız çetesinin elebaşıdır. Boşuna dememişler insanın nerede doğduğuna değil nerede yaşlandığına bakacaksınız.
Bing Crosby’den etkilenip müziğe başlar
Bing Crosby’den etkilenip annesinin de onayıyla liseden ayrılır ve müzik kariyerine adım atar. Her şey Bing Crosby’yi dinlemeye gittiği o 1933 yılı gecesinde başlamıştır diyebiliriz. Crosby’nin müziğiyle büyülenen Fracis Albert, konser salonundan çıkarken şarkıcı olmaya karar verir. Ama Crosby’nin basit bir kopyası olmak gibi bir yol seçerek kolaya kaçmaz. Kendi özgün tarzını yaratır.
Radyoda birinci olarak dikkat çeker
1935 yılında bir radyo yarışmasında birinci olur. Bu birincilik kariyerinin başlamasında, dikkatleri üzerine çekmesinde etkili olur. Ardından küçük bir gezici orkestrada solist olarak iş bulur ve şehir şehir dolaşmaya başlar. ‘‘Big Band’’ adlı orkestranın şefi Harry James’in dikkatini çeker, çünkü onu orkestradaki herkesten farklı kılan özel bir sesi vardır. Frank Sinatra, bir süre bu orkestrada çalıştıktan sonra Tommy Dorsey’in orkestrasına geçer.
Ciğerlerini geliştirmek için egzersizler yapar
Sinatra kendini geliştirmek için birçok yol dener, müziğe büyük bir hırsla sarılır. Ayrıca ciğerlerini geliştirmek için yüzmeye ve koşmaya başlar. Ardından notanın ortasında, sesini kesintiye uğratmadan nefes almayı öğrenmek için çalışır ve bunu başarır. İleriki yıllarda nefes alıp vermeyi dramatik etki yaratmak için kullanan ilk hafif müzik sanatçısı olur. Nota okumayı asla öğrenemez, ama bariton sesini bir enstrüman gibi ustalıkla kullanır.
Kadınlar onun için ayılıp bayılıyordu
Kadınlar Sinatra için çıldırır. 1940’ların idolü olan sanatçı büyük bir hayran kitlesine sahiptir. Sanatçının konserleri ‘‘kitlesel histeri’’ yaratıyordu ki, 1944 yılında New York’taki konseri sırasında, dışarıda kalan 30 bin kişi ortalığı savaş alanına çevirir ve polis müdahale etmek zorunda kalır.
Rock’n Roll salgını müziğini gölgeler
Ama 1950’lerde rock’n roll salgını patlak verince Frank’in romantik caz üslubu büyük darbe yer. Sanatçının kariyerinde önemli bir duraklama, hatta gerileme meydana gelir. Şarkıları rock’n roll furyasının yanında sıkıcı kalır.
Müzikten bir süre uzaklaşıp sinemaya yoğunlaşır
Sinatra bu duraklama üzerine Hollywood’a ağırlık vermeye başlar. 1953’de ‘‘From Here To Eternity’’ filmindeki üstün performansıyla en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında Oscar kazanır. Daha sonra da ‘‘The Man With The Golden Arm’’ filmiyle ikinci kez Oscar’a aday olur.
Emekli olmanın zamanı gelir
Yılların yorgunluğunu üzerinde taşıyan sanatçı 1971 yılında emekliye ayrıldığını açıklar. Seyrek aralıklarla da olsa konserlerini sürdürür ve albüm yapmaya devam eder. Hiçbir zaman tam anlamıyla müzikten kopmaz.
Aşk ve evlilikleri
Sinatra hayatı boyunca tam dört kez evlenir. 1939 yılında Nancy Barbato’yla yaptığı evlilikten Nancy, Franklin Wayne ve Christina isimli çocukları doğar. 1951 yılında ünlü film yıldızı Ava Gardner’le evlenir, ikili herkesin imrendiği bir çift olur. 1966 yılında kendisinden hayli küçük olan Mia Farrow’la bir evlilik dönemi geçirir. Son olarak ise 1977 yılında, ünlü komedyen Groucho Marx’ın dul eşi Barbara Marx’la evlenir.
Bir dönem Marilyn Monroe’ya aşık olur
Çapkın şarkıcının Marilyn Monroe’ya da evlenme teklif ettiği ancak Monroe’nun bu teklifi kibarca reddettiği söyleniyor.
Sinatra’nın mafya ile ilişkisi olduğu iddia edilir
Başarılı müzsiyenin mafya ile ilişkisi olduğu iddia edilir. 1947’de dönemin en korkulan mafya liderlerinden Lucky Luciano Amerika’dan sınırdışı edilir. İddialara göre Sinatra, Lucky Luciano ile bir buluşma gerçekleştirir. Bu buluşmanın gerçekleştiği kanıtlanamaz ama herkes buluşmanın gerçekleştiğine inanır. Sinatra ise buluşmayı yalanlamaz. Sinatra’nın siyasi bağlantıları da giderek güçlenir. Kült mafya filmi Godfather’daki Johnny Fontane karakterinin Sinatra olduğu düşünülür.
Mantıklı düşünür, eleştirel yaklaşır
“Gizemli tanrılara inanıyormuş gibi yapmak, çarşamba günü zalimliğe, pazar günü de affedilmeye izin verecekse, beni yok sayın.” sözünden bencillik uğruna dindar olmadığını anlıyoruz. Ayrıca “Alkol belki de bir insanın en büyük düşmanıdır. Fakat İncil der ki; düşmanlarınızı sevin.” diyerek İncil’i kendi üslubuyla eleştirir.
Ömrünün son günlerinde ailesiyledir
82 yaşındaki ünlü sanatçı son nefesini verdiği sırada eşi Barbara ve çocukları da yanındadır. ABD Devlet Başkanı Bill Clinton, Frank Sinatra’nın ailesine taziyetlerini iletirken, ünlü sanatçının ‘I Did It My Way’ şarkısına atıfta bulunarak “gerçekten kendi yolunu seçti” der.
Şarkılı bonus
Listemizi kapatırken sizi sanatçının en sevilen şarkılarından biriyle baş başa bırakıyoruz.
Kahkahalı bonus
Frank Sinatra Joe E. Brown’un şakası üzerine kahkahanın akıbetine kapılıp sandelyesinden düşerken.