Romantizm akımının önde gelen isimlerinden olan Francisco Goya, başarılı bir İspanyol ressamdır. Goya aynı zamanda gravür sanatçılığı da yapmıştır. Yaşadığı dönemin ilk saray ressamı olma unvanını kazanan usta ressam, döneminin siyasi durumunu resimlerine güçlü bir şekilde aktarmıştır. Henüz genç yaşlarda resim sanatına ilgi duymaya başlayan Goya, genellikle portre resmetmeyi tercih etmiştir. İyi bir gözlem yeteneğine sahip olan ressam, insan duygularını çok iyi analiz edip bu duyguları ön plana çıkaran portreler yaratmıştır. Yaşadığı birçok karamsar durum, başarılı ressamın temalarını da etkilemiştir. Gün geçtikçe daha kaotik eserler oluşturan Goya’nın iç dünyasını ve yaşantısını birlikte tanıyalım istedik. Peki Francisco Goya’nın çizdiği resimleri tetikleyen duygular neler? Usta saray ressamı neden karamsar bir yaşam sürdü? Detaylar içeriğimizde?
Francisco Goya kimdir?
İspanya’nın Zaragoza kentinde dünyaya gelen Francisco Goya, romantizm akımının önde gelen isimlerinden biridir. Ünlü ressam 14 yaşından itibaren sanat eğitimleri almaya başladı. 17 yaşında Madrid’e seyahat eden Goya’nın resim üslubu, bu seyahat sonunda şekillendi. Goya’nın üslubu Mengs’ten ve Tiepolo’dan da oldukça etkilendi. Goya, İspanya Kralı IV. Carlos’un baş ressamı olarak dönemin en güçlü ve en özgün sanatçılarından biriydi. Özellikle gerçekçi portreler üzerine çalışan ressam, birbirinden başarılı tabloları ile ün kazanmıştı. Öyle ki sanatıyla, ardından gelen Picasso, Bacon ve Manet gibi isimleri de etkiledi. Döneminin ilk modern ressamı olarak gösterilen Goya, yaşadığı karamsar olayları eserlerine yansıttı. Ressam, kısa bir dönem Roma’da bulundu fakat hayatının büyük bir kısmını İspanya’da geçirdi. Aynı zamanda doğduğu yer olan Zaragoza’da bulunan yerel katedral için döneminin modası olan Rokoko üslupta freskler yaptı.
Goya, 1775’ten 1792’ye kadar olan zaman diliminde kraliyet dokuma fabrikası için tasarımlar hazırladı ve günlük yaşamdan sahneler resmetti. Fakat Goya, 1792’de hayatının en vurucu anlarından birini yaşamak zorunda kaldı. Ciddi bir hastalık Goya’yı sağır bıraktı ve sanatçı yaşadığı bu olayın ardından daha içe dönük ve karamsar birine dönüştü. Resmettiği işler giderek küçümseyici gözlemlerle tamamlandı. Artık Goya’nın insan kusurlarını eleştiren güçlü ve acımasız bir üslubu vardı. Goya aynı zamanda 1795 tarihinden 1797’ye kadar Real Academia de Bellas Artes de San Fernando’da resim müdürü olarak görev yapmıştı. Usta ressam Francisco Goya, 16 Nisan 1828 tarihinde Fransa, Bordeaux’da 82 yaşında hayata veda etti. Ardında beş yüze yakın yağlı boya tablo, üç yüz civarı litograf ve sayısız çizim bırakmıştı. Modern sanatın öncüsü olarak kabul edilen Francisco Goya’nın kıymetli eserlerinin büyük bir kısmı Madrid‘de yer alan Museo del Prado‘da sergilenmektedir.
Goya’nın eserlerinde işlediği temalar nelerdir?
Ünlü saray ressamı Francisco Goya, yaşamının son dönemlerinde içinde bulunduğu karamsar olayların etkisiyle “Kara Resimler (Pinturas Negras)” olarak anılan on dört resimlik bir seri yarattı. Bu eserler dört yıl yaşadığı ve “Sağırın Evi (Quinta del Sordo)” olarak adlandırılan evin duvarlarına resmedilmiş ve ardından tuvale aktarılmıştı. Goya’nın evini bu isimle anılmasının nedeni ise Goya’nın değil evin önceki sahibinin işitme engeli olmasından kaynaklanır. On dört resmi bir araya getiren bu serinin, en güçlü ve popüler parçalarından biri ise tartışmasız “Çocuklarını Yiyen Satürn” tablosudur. Bu eserlerden hemen hiçbiri sanatçının kendisi tarafından bizzat isimlendirilmedi. Eserler, yıllar sonra ortaya çıktıklarında sanat tarihçileri tarafından adlandırıldı.
Ressamın yankı uyandıran eserlerine birlikte göz atalım?
Ünlü ressam Francisco Goya, karamsarlıklarla dolu yaşamına birçok eser sığdırmayı başardı. Yaşadığı her olayı ve anı temalarına harmanlayan ressamın en ünlü eserlerini listeledik.
1. Uçurtma (1777-1778)
Listemizin ilk sırasında Goya’nın “Uçurtma” tablosu bulunuyor. Goya, kendi kelimeleri ile bu sahneyi, ‘’uçurtmayı uçurmak için kırsala çıkmış birkaç genç” olarak tasvir eder. Ana grubun arkasında görünen kişiler ise mevcut temaya yeni ifadeler ekler. Ressamın, Majo topluluğunun doğasında bulunan flörtü ve centilmenliği yansıtmasına olanak tanıdığına işaret edilir. Arka planda yer alan bina, III. Charles’in hükümdarlığında oldukça tartışmalı bir iş olan, astronomik gözlemevi olarak yorumlanmıştır. Bu durum; Goya’nın ‘’Caprichos’’ gravürleri gibi diğer serilerinde de göze çarpan rutin bir çekişmedir. Gündelik yaşamdan bir temayı işleyen bu eser, Asturias Prens ve Prensesi’nin El Pardo Sarayı’ndaki yemek odaları için özel olarak dizayn edilmiş resim taslaklarından biridir.
2. Piknik (1776)
Goya’nın bir diğer eseri olan “Piknik”, Madrid’de yer alan Manzanares Nehri kıyısındaki Majo ve Majaların popüler bir sahnesini anlatır. ‘’The Hermitage of the Virgin of the Port’’, sağ taraftaki bir dizi ağacın arkasından güçlükle görülebilir. Bu eserde vurgulanmak istenen asıl ögeler ön planda yer alan natürmort ve portakal satıcıları ile Majolar arasındaki neşeli anlardır. Goya, bu tablosunu resmederken kendine özgü bir kompozisyon yaratmıştır. Eser, 1987 yılında, Madrid Kraliyet Sarayı iş birliği ile Prado Müzesi Koleksiyonuna dahil edilmiştir.
3. Salıncak (1779)
1780 tarihli “Salıncak” adı verilen bu resim taslağı; köpekleriyle birlikte gezintiye çıkmış üç kadını ve zarif kıyafetleriyle göze çarpan dört çocuğu tasvir ediyor. Francisco Goya; çoban figürünü ve arkası izleyiciye dönük kadın figürünü, arka plan ve ön plan arasında bağ kurarak resme aktarmış. Ressam aynı zamanda bu eserinde figürlerden ustaca yararlanmıştır. Huzur dolu gündelik yaşamdan bir kırsal görünüm, dadıların ve aşıklarının buluşmasının bir betimlemesi haline getirilmiştir. Bu eser, Asturias Prens ve Prensesi’nin El Pardo Sarayı’ndaki yatak odalarının ön odası için hazırlanan başarılı bir goblendir.
4. Meyve Toplayan Çocuklar (1778)
1778 tarihli “Meyve Toplayan Çocuklar” portresi ise Goya’nın günlük yaşam tasvirlerinden bir diğeri olarak göze çarpar. Tabloda iki sabırsız çocuk görürüz. Başka bir çocuk ise ağaca meyvelerini almak üzere tırmanabilmek için bir başka çocuğun sırtına çıkmıştır. Bu eser de Goya’nın, Asturias Prens ve Prensesi’nin El Escorial’daki yemek odalarına asılmak üzere tasarladığı goblenlerin başlangıç taslaklarından biridir. Goya çocukların dünyasını iyi tanıyan bir ressamdı. IV. Carlos’un El Escorial’daki çalışma odası için yaptığı diğer eserlerinden kısa bir süre sonra, benzer temaları yeniden resmetti. Francisco Goya, bu tablosunda İspanyol Barok tarzını kullanmıştır. Özellikle meyve ile eğlenen çocukları betimleyen, Murillo tarafından çizilmiş bazı resimlerde olduğu gibi.
5. Çocuklarını Yiyen Satürn
Listemizi tamamlarken Goya’nın belki de en çarpıcı resmi kabul edilen “Çocuklarını Yiyen Satürn” eserinden söz etmek isteriz. Resimde anlatılan konu ise şöyledir; Yunan mitolojisinde yer alan tanrılardan biri olan Kronos yani Roma mitolojisinde bilinen adıyla Satürn, bir kehanet duyar. Kehanete göre, Satürn’ün babası Ouronos, çocuklarından birinin onu mağlup ederek başa geçeceğini öğrenir. Bu gerçeği öğrenip çılgına dönen Kronos, tüm çocuklarını doğdukları andan itibaren diri diri yemeye başlar. Kronos’un oğlu Zeus ise annesi tarafından kaçırılır ve Kronos’un ulaşamayacağı bir yere gizlenir. Eşi Rhea, Zeus yerine Kronos’a bir kaya parçası uzatır. Gözlerini hırs bürüyen Kronos bunu fark etmez ve koca kayayı birkaç lokmada yutar. Yıllar geçer ve ailesinden uzak bir yerde yaşayıp büyüyen Zeus, sonunda gelir ve babasını tahtından eder. Zeus, artık Olimpos Dağı’na hükmetmeye başlar ve böylece kehanet doğrulanmış olur. Kronos’un çocuklarından birini canlı canlı yediği anı betimleyen bu eser ise dehşet hissini gözler önüne serer. Kronos’un gözlerindeki hırs, delilik ve yok etme duygusu ise eserin en çarpıcı detaylarından biridir.