Fotoğrafçılık için ana ait duyguları dondurabilen bir sanat diyebiliriz. Bu doğrultu da sanatın gelişiminin de dünyayı kayda değer şekilde etkilendiğini ve insanlara yaşanılan dönemleri bilmeleri için güç verdiğini söyleyebiliriz. Tüm bunların yanında fotoğrafın gerçek etkisini tadabilmek için onu gerçekten hissedebilmek için arkasında nasıl bir hikaye yattığını da bilmek gerekiyor.
İşte, şimdi sıralayacağımız fotoğraflar da bu türden. Gayet normal görünen 30 fotoğrafın ardında yatan hikayeleri öğrenmeye hazır mısınız? Bakalım, fikriniz değişecek mi!
1. Kendi fotoğrafını elinde tutan Tadeusz Zytkiewicz
Tadeusz’un elinde gördüğünüz fotoğraf National Geographic tarafından 19987’nin en iyi fotoğrafı seçilmiş. Fotoğraf, Polonya’da 23 saat süren ilk kalp nakli ameliyatı sonrası Dr. Zbigniew Religa’nın hastasını izlemesini ölümsüzleştiriyor. Sağ alt köşeye baktığınızda uyuyakalan bir çalışanı görebilirsiniz. Ameliyat sırasında imkansız gibi görünse de Dr. Religa’nın şansı yaver gitti ve hasta Tadeusz Zytkiewicz- kurtarıcısını yaşatmayı başardı.
2. Çernobil’in Tanınmamış Üç Kahramanı
Fotoğraftaki üç adam olmasaydı – Alexei Ananenko (soldan ikinci) ve askerler Valeri Bezpalov (ortada), Boris Baranov (en sağda)- Çernobil faciasında milyonlarca hayat kaybedilecekti. Tümerimeden on gün sonra, tesisin su soğutma sistemi arızalandı ve doğrudan radyoaktif reaktörün altında yüksek dereceli bir havuz oluşturuldu. Geri kalan lav ve benzeri maddeler soğumadan bariyerleri kolayca eritilebilir ve reaktörün çekirdeğini havuza düşürebilirdi. Eğer bu gerçekleşseydi buhar patlamaları gerçekleşebilir, gökyüzüne yüksek oranda ve geniş çaplı rasyasyon yayılabilir; etki Avrupa, Asya ve Afrika’nın bazı bölgelerine kadar yayılabilirdi.
Fotoğrafta gördüğümüz Alexei, Valeri ve Boris, 1986’da Ukrayna’nın Pripyat kentindeki Çernobil Nükleer Faciası sırasında reaktörün yakınındaki suya dalmaya gönüllü oldular ve koruyucu teçhizatı yerleştirdiler. Görev başarılı olmuştu. Hasar oranı düşükken üç kahraman daha yıkıcı olabilecek bir olayı önledi. Neyse ki üç adam da şaşırtıcı bir şekilde hayatta kalmayı başardı.
3. Cher Ami
Fotoğrafta gördüğünüz güvercinin I. Dünya Savaşı’nda esir düşen bir taburdan yaklaşık 200 askeri kurtardığını söylesek? Güvercin, birkaç kez vuruldu; bacağını ve gözünü kaybetti. Askerler güvercine tahta bir bacak yaptılar ve ona “Cher Ami” adını verdiler. “Ami” Fransızcada erkeksi bir formda kullanılıyordu ve güvercin dişiydi. “Cher Ami” ise “sevgili arkadaşım” anlamına geliyor.
4. Kapalı Kapıların Ardında
Fotoğraftaki çift, Elizabeth ve Beng. Fotoğrafçı Donna Ferrayo varlıklı çiftler üzerine yaptığı bir fotoğraf projesiyle onları tanıma fırsatı buldu. 1982’deki o gece Donna, banliyödeki evlerinde çifti fotoğraflarken karı koca tartışmaya başladı. Tartışma giderek hiddetlendi ve fotoğrafta Elizabeth’in eşi tarafından tokatlandığı görülebiliyor. Donna, fotoğrafların yayınlanması istedi, tüm dergi editörleriyle bağlantı kurdu ancak reddedildi.
Tüm bunlara rağmen fotoğrafçı bir şeyler yapılması gerektiğini ve bu gibi aşağılık eylemlerin gün ışığına çıkarılması gerektiğine inanıyordu. Tam da bu sebeple 1991’de “Düşmanla Yaşamak” adlı bir kitap yayınladı. Kitap, aile içi şiddeti ve sonrasında yaşananları içeriyordu. Donna’nın çalışmaları dönemde tartışmalı konulara son noktayı koydu ve sayesinde 1994’te Kadına Yönelik Şiddet Yasası, Kongre’den geçti.
5. Beni bekle baba!
Bu fotoğraf, Vancouver’da Claude Detloff tarafından çekilmiş. Fotoğrafta Duke of Connaught’s Own Rifles askerleri II. Dünya Savaşı için yola çıkıyor. Büyüklerin ve çocuğun jest ve mimiklerine baktığımızda kalp krizi etkisi yaratan ifadeler sonsuza dek ölümsüzleştirilmek için bir araya gelmiş gibi. Neyse ki çocuğun babası Ekim 1945’te sağ salim ailesine dönmüş.
6. Tezgahın Arkasında
Küçük düşürücü ve öfke uyandıran an, 28 Mayıs 1963’te Jackson Daily News fotoğrafçısı Fred Blackwell tarafından ölümsüzleştirildi. Woolworth’ün Jackson’daki beşinci mağazasındaki sadece beyazlar için olan masasında üç protestocu var: Bir sosyoloji öğretmeni ve öğrenciler Joan Trumpauer ve Anne Moody. Üçü de Mississipi’deki sivil haklar hareketinin merkezi olan siyahi kolej Tougaloo Koleji’ndendi. Fotoğrafta John, Joan ve Anne’e ketçap, hardal ve şeker döken öfkeli beyaz bir grup görülüyor.
7. Çocukluk Arkadaşları
Jacques Gourmelen tarafından çekilen fotoğraf, Fransa, Brittany halkının ikonik görüntülerinden biri haline geldi. 6 Nisan 1972’de Saint-Berieuc’de, Joint Francheis şirketi çalışanları greve girdi ve Fransız çevik kuvveti müdahalede bulundu. Fotoğrafta yüz yüze iki adam görüyoruz. Bunlardan biri işçi Guy Burmieux ve diğeri çevik kuvvet polisi Jean-Yvon Antignac. Anlayacağınız üzere ikisi çocukluk arkadaşıydı ve birbirlerini tanıdılar.
Fotoğrafçı daha sonra hatırladıklarını şöyle anlatmış, “Onun (Guy burmieux) arkadaşına doğru gidip yakasından yakaladığını gördüm. Öfkeyle ağladı ve ona ‘Devam et ve bana vur!’ dedi. Başka hiçbir kası hareket etmiyordu.
8. Sevinç Patlaması
“Sevinç Patlaması”, Pulitzer ödüllü fotoğraflardan biri. Associated Press fotoğrafçısı Slava “Sal” Veder, 17 Mart 1973’te Kaliforniyadaki Travis Hava Kuvvetleri Hava Üssü’nde çekildi. Fotoğraf, ABD Hava Kuvvetleri’nden Robert L.nin Kuzey Vietnam Savaşı’nda 5 yıldan fazla esir düştükten sonra ailesi ile bir araya gelişini gösteriyor.
Fotoğrafın en can alıcı noktası Robert’ın babasına koşarken uzanmış kolları ve yüzündeki kocaman gülümsemesiyle 15 yaşındaki kızı Lorrie. Fotoğrafçı, “Havadaki enerjiyi ve saf duyguyu hissedebiliyorsunuz.” yorumunu yapmış. Fotoğraf, ABD’nin Vietnam Savaşı’na katılımının sona ermesinin önemli bir simgesi durumunda.
9. En genç anne
23 Eylül 1933 doğumlu Lina Medina, sadece 5 yaşındayken ailesi tarafından karın büyümesi şikayetiyle hastaneye getirilmiş. Doktor muayenesi sonrası şok edici bir gerçek ortaya çıkmış: Lina 7 aylık hamileymiş! Anlaşılacağı üzere Lina, cinsel gelişimin ilk evresi olan ve “erken ergenlik” olarak adlandırılan nadir bir durumla doğmuş.
Bu olaydan sonra Lina Medina, resmi olarak tıp tarihindeki en genç anne oldu. Pelvis çok küçük olduğu için 14 Mayıs 1939’da sezaryen ile doğum yaptı. Doğan çocuk tam anlamıyla sağlıklıydı ve adı Gerardo’ydu. Çocuğun babası ise bir gizem olarak kaldı.
10. Terezka’nın karalaması
Bu unutulmaz ve ürkücü fotoğraf, 1948’de Varşova’da çocuk ruh sağlığı merkezi olan bir evde David Seymour (Magnum Photos’un kurucularından ve 20. yy.ın önde gelen foto muhabirlerinden biri) tarafından çekildi. Merkezde o günkü görev tahtaya ev çizmekti. Diğer çocuklar bilindik evler çizerken toplama kampında büyüyen Terezka’nın farklı bir ev düşüncesi vardı. Çoğumuz karalamanın neyi gösterdiğini merak etsek de Terezka’nın göz kamaştıran halinde kampta katlandığı acı ve dehşet açıkça görülebiliyor.
11. İki erkek kardeş
İki kardeş olan Michael ve Sean McQuiken’in eğlenceli ve canlı görünen fotoğrafı, Kaliforniya’nın Sekoya Ulusal Parkı’ndaki Moro Rock’ta 20 Ağustos 1975’te çekildi. Fotoğraf, yıldırım çarpmasından birkaç saniye önce kız kardeşleri Mary tarafından çekilmişti.
Kardeşlerden biri o anı şöyle anlatıyor: “O zamanlar bunun mizahi olduğunu düşündük. Mary’nin bir fotoğrafını çektim. Mary de Sean ve benim fotoğrafımızı çekti. Sağ elimi havaya kaldırdım ve elimdeki yüzük herkesin duyabileceği kadar yüksek bir sesle vızıldamaya başladı. Kendimi, diğerleriyle birlikte yerde buldum. Sean çöktü ve dizlerinin üzerine kapandı. Arkasından dumanlar çıkıyordu.” O zamanlar üçü de hayatta kalmıştı ancak küçük kardeş Sean, 1989’da ne yazık ki intihar etmişti.
12. Alba Iulia, Romanya’da bulvara yer açmak için Hareket eden bir apartman
1987’nin ilk baharında, Romanya’nın Alba Iulia kentinde, altyapıyı yeniden düzenlemek ve bulvara yer açmak için hükümet bir talimat vermişti. Ancak bir apartman binası planın üzerinde duruyordu. Bu nedenle bina ikiye bölünerek parçalarının 55 m ileriye taşınmasına karar verildi. Bina 80 aileye ev sahipliği yağıyordu ve 7600 ton üzerinde bir ağırlığa sahipti.
İşlemin tamamlanması yaklaşık 6 saat sürdü ve bina, 33 derece eğik bir açıyla ikiye ayrıldı. Binanın hareket ettiği sürece insanların binada kaldıklarına dair hikayeler anlatıldı. Hatta bir kadın balkonunun kenarından su bile dökmüştü. Ayrıca tüm kamu hizmetlerinde (su, elektrik, gaz, vb.) de herhangi bir arıza olmamıştı.
13. Havuz suyuna asit döken motel müdürü
Bu fotoğraf, 1960’larda Sivil Haklar Hareketi’nin sallantılı zamanlarını mükemmel bir şekilde yansıtan ünlü fotoğrafçı Horace Cort tarafından çekildi. Fotoğrafta, 18 Haziran 1964’te Monson Motor Lodge Moteli’nin havuzunda yüzen beyaz ve siyahi gençlerden oluşan bir grup ve onlara çamaşır suyu döken motel müdürü görülüyor.
Olaydan 7 gün önce de Martin Luther King Jr. aynı motelin restoranını terk etmesi istendiğinde orada kaldığı için tutuklanmış. Bir grup protestocu barışçıl bir şekilde mücadele etmeye karar vererek “sadece beyazlar” yazan bir havuzda, protesto yöntemi olarak yüzdü. Moteldeki odalarının ücretini ödeyen beyazlar, siyahi insanları motel havuzuna davet etti. Sonrasında motel müdürü Jimmy Brock, protestoyu sonlandırmak amacıyla yüzenleri korkutmak için havuza bir şişe muriatik asit dökerek oradan ayrıldı.
14. Satılık çocuklar
Bir fotoğrafın bin kelimeye eş değer olduğunu söylüyorlar ve bu fotoğraf muhtemelen söylenenden daha da değerli. Savaş sürerken yaşamı sürdürmek oldukça zordu. Yiyecek ve malzeme dağıtılırdı, işler azdı. Bazı insanlar savaştan sonra bile mücadeleye devam etti. 1948’de çekilen bu trajik fotoğrafta, dört çocuk önde otururken anneleri, yüzünü fotoğrafçıdan utanç içinde gizliyor.
Lucille Chalifoux, sadece 24 yaşındaydı ancak o sırada beşinci çocuğuna hamileydi. Kocası işini yeni kaybetmişti ve ailesi evden atılma sorunuyla karşı karşıya kalmıştı. Evsiz kalmalarındansa ebeveynler çocuklarını müzayede ile satmaya karar vermişlerdi. Sonuçta çocukların hepsi satın alınmıştı. Söylentilere göre bazıları kölelik yapmaya zorlanmıştı.
15. Ermenistan Aparan Dağları yakınında kaybolan oğlu için dans eden Ermeni adam
Antoine Agoudjian, Ermeni kökenli, efsanevi bir Fransız fotoğrafçı. Doğrusu sanat eserini hiç kimse sanatçının kendisinden daha iyi tanımlayamaz. Bu nedenle bu çarpıcı görüntüyü yakalayan Antoine’nin hikayesi şöyle: “1998’de kendimi, arabayla Ermenistan’ın başkenti Erivan’dan 1 saat uzaklıkta olan büyük bir kasaba olan Aparan’da buldum. O akşam açık havada, banliyödekilerin çoğunun katılımıyla yerel bir dans gösterisi gerçekleştirildi. İlk fotoğrafımı çeker çekmez yaşlı bir adam bana yaklaştı. Gözyaşları yanaklarından süzülüyordu. Bana oğlunun öldüğünü söyledi. Oğluna elektrik çarpmıştı, gururlu ifadesi ve neşesiyle ona benziyordum. Hıçkırarak uzattığı kollarıyla bana doğru yaklaştı. Adı Ishran’dı. Benim için dans edip edemeyeceğini sordum ve dans etmeye başladı. Arkadaki topluluk duraksamış ve bir kayanın tepesine tünemişti. Adam güzel olduğu için değil, Ermeni cemaatinin kollektif bilincinde derin bir şeyi temsil ettiği için güzeldi: ezici bir kayıp karşısında kutlama esnekliği.”
16. Atom bombası patlaması
Bir MIT fizikçisi ve bir fotoğrafçı olan Harold Edgerton, en iyi flaş ışığı fotoğrafçılığıyla bilinir. Ünlü bir elmayı delen mermi fotoğrafında olduğu gibi zamandaki hızlı hareketleri dondurmamızı sağlar. 1947’nin başlarında, Harold, araştırma firması tarafından Nevada ve Pasifik’teki atom bombası testlerini fotoğraflamak için görevlendirildi. Bu özel fotoğraf, 5 Haziran 1952’de, Nevada Proving Grounds’taki Tumbler-Snapper Test serisinin bir parçası olarak saniyenin yüz milyonda bir hızı ile çekilmiştir.
17. Deniz kıyısındaki trajedi
Los Angeles Times fotoğrafçısı olan John Gaunt, 1954 baharında bir sabah, sahildeki evinin ön bahçesindeydi ve “sahilde bir şeyler oluyor” diye bağıran komşusunu duydu. John o an aceleyle fotoğraf makinesini aldı ve sahile koştu. Sahile vardığında suya yakın, birbirlerine sarılmış bir çift gördü. Bahçelerinde oynayan 19 aylık oğulları plaja doğru yürümüş ve suda kaybolmuştu. Yürek parçalayan bu fotoğraf, Los Angeles Times’ın ön sayfasında yayınlandı ve bir Pulitzer Ödülü kazandı.
18. Mültecilerin Korede’ki yıkılmış köprüden geçişi
4 Aralık 1950’de, Associate Press fotoğrafçısı Max Desfor tarafından çekilen fotoğraf, Kuzey Kore Taedong Nehri üzerindeki yıkılmış Pyongyang köprüsünde, aceleyle savaştan zarar gören ülkelerini terk eden, umutsuz mültecileri gösteriyor. Çin komünist birlikleri hızla yaklaşıyordu. bu yüzden ülke sakinleri hayatlarından endişe ettiklerinden ülkenin Güney kısmına kaçmaya karar verdiler. 1951’de Max Desfor, bu fotoğraf ile Pulitzer Ödülü’nü kazandı.
19. Rajiv Gandhi
Hindistan Başbakanı Rajiv Gandhi’nin çekilmiş son fotoğrafı. Fotoğraf, bir intihar bombacısı işe koyulmadan önce çekilmişti. Turuncu çiçekli bir üst giyen kadın, ona sarıldı ve bombasını patlattı. Fotoğrafçı da saldırı sırasında öldürülmüştü.
20. 1999 sınıfı
Fotoğraf ilk bakışta, gülümseyen ve komik yüz ifadeleri yapan bir grup gençle diğer lise fotoğraflarına benziyor. Ancak dikkatli baktığınızda Eric Harris, Dylan Klebold ve uzak sol köşedeki arkadaşlarını kameraya silah tutan kişiler olarak görebilirsiniz. İlginç olan ise şu, fotoğraf çekildikten sadece birkaç hafta sonra Eric ve Dylan, titizlikle organize ettikleri bir saldırıyla Columbine’de bir okulda 12 öğrenciyi ve 1 öğretmeni öldüreceklerdi.
21. Büyük gün
Efsanevi LIFE fotoğrafçısı Robert Capa’nın çektiği bu fotoğraf, 6 Haziran 1944’teki cehennem olaylarını ölümsüzleştirdi. O gün Müttefikler, Normandiya’yı işgal ettiler ve tarihteki en büyük deniz istilası olarak tarihe geçtiler. Fotoğrafın temel objesi, birkaç kez mermilere hedef olan, 22 yaşındaki Özel Birinci Sınıf Huston Riley.
Fotoğrafçı bir çavuşla birlikte Huston’a yardım etti ve şunları düşündü: “Bu adamın burada ne işi var? Buna inanamıyorum. İşte, sahilde bir kameraman.” Fotoğrafçı Robert, çevresinde insanlar ölürken ateş altında yaklaşık bir buçuk saat geçirdi. Filmdeki karelerin yalnızca birkaçı kalmıştı. Hepsi grenli ve bulanıktı. Yanı sıra titrek ve dengesiz fotoğraflar bakanlara, II. Dünya Savaşı’nın bitmek bilmeyen o anının aşılmasına yardımcı olan, sıkıntılı ve rahatsız edici bir his verdi.
22. Genç Usame
Fotoğraf, 1971’de İsveç’ta tatil yapan hoş ve büyük bir aileyi gösteriyor. Ayakta sağdan ikinci sırada yeşil gömlekli, 14 yaşında Usame isimli bir erkek çocuğu var. Birkaç yıl sonra ise Usame bin Ladin adı terör ve ölüm saçan pan-İslami militan örgütü El Kaide ile ilişkilendirilecek.
23. “Dava edilmeyeceğim! Meleklerin sesine sahibim! Hiçbir erkek beni dava edemez!”
17 Kasım 1955’te Maria Callas, Chicago’nun Civic Opera Binası’nda muhteşem bir performans sergiledi. Ancak, gerçek drama opera bittikten sonra başladı. ABD Mareşal Stanley Pringle ve Şerif Yardımcısı Dan Smith, Callas’ın soyunma odasına girdi ve onu kontrat ihlali nedeniyle mahkemeye çağırdı. Maria çok kızmıştı: “Dava edilmeyeceğim! Meleklerin sesine sahibim! Hiçbir erkek beni dava edemez!” diye bağırdı.
Fotoğraf, anın yoğunluğunu mükemmel bir şekilde aktarıyor ve görüntü basına düştükten sonra, Maria Callas’a “Kaplan” adı verildi. Olaydan sonra, Opera’nın büyük divası bir daha asla Rüzgarlı Şehir’e dönmeyeceğine söz verdi.
24. Özgürlüğe sıçramak
II. Dünya Savaşı’nın ardından, Berlin şehri dört işgal bölgesine ayrılmıştır. Her bölümde eşit yaşam koşullarına sahip değildi ve 1949-1961 arasındaki dönemde Doğu Almanya’dan yaklaşık 2.5 milyon insan, Berlin’in Sovyet bölgesinden kaçtı. Sovyetler endişe duyuyorlardı ve Doğu Alman lideri Walter Ulbricht, akışı durdurmak için 1961 Ağustos’unun başlarında dikenli tel ve cüruflu engeller koydu.
Fotoğrafta ana obje, 19 yaşındaki sınır muhafızları Hans Conrad Schumann ve bariyerleri geçiyor. Batı Berlin kalabalığı Hans’ın üzerine gelmeye başlamıştı ve kendisinin “kapalı yaşamak” istemediğini ve aniden dikenli telden atladığını söylemiştir. Fotoğraf hızla basına sızdı ve Hans’ın bariyerin üzerine sıçrayan ikonik imgesi, özgürlüğün simgesi haline geldi. Genç asker Batı’da sessizce yaşamaya devam etse de Hans, şöhreti yakalaması ve bir ikon olmanın verdiği statüyle maalesef 1998’de intihar etti.
25. SS Grandcamp
Fotoğraf, sıradan bir günde sıradan bir limanda sıradan bir gemiyi içeriyor gibi duruyor değil mi? Ancak yakalanan bu an 16 Nisan 1947’ye ait ve gemi SS Grandcamp olarak adlandırılıyor. Gemide bir yangın çıkmıştı ve karedekiler onu söndürmeye çalışan Texas City Gönüllü İtfaiye üyeleri.
Bu fotoğraf çekildikten birkaç dakika sonra, insanlık tarihinin en büyük nükleer olmayan patlamalarından biri meydana gelmiştir. Patlamada 468 kişi ölmüş, 5.000’den fazla kişi yaralanmıştır.
26. Alman kadını taciz eden Sovyet askerleri
Çekilen fotoğrafta, bir kadının Leipzig Hauptbahnhof merkez demiryolu terminalinin West Hall bölümünün yakınında, iki Sovyet askeri tarafından taciz edildiği görülüyor. Ne yazık ki bu izole edilmiş bir olay değildi. Kitle tecavüzleri, işgal altındaki Alman topraklarında savaş sırasında ve sonrasında gerçekleşti.
Tecavüz eylemi, tarihçilere göre çoğunlukla zaferi vurgulamak için kullanılır. Tarihçilerin çoğu bu tür aşağılık eylemlerin, yalnızca Sovyetler tarafından değil, aynı zamanda komünistler tarafından da gerçekleştirildiğini belirtiyor. Şaşırtıcı bir şekilde 2 milyon Alman kadının komünistler tarafından taciz edildiği tahmin ediliyor.
27. Yaralı, genç bir değirmen işçisi
Ekim 1912’de çekilen fotoğraf, o yılın başlarında Kuzey Carolina’daki Bessemer City’deki Sanders Spinning Mill’de çalışırken yaralanan Giles Edmund Newsom’u gösteriyor. Bir makine parçası, ayağına düşerek iki parmağını kırmış ve onun iki parmağını ezerek parçalayan bir eğirme makinesine düşmesine neden olmuş. O sırada 11 yaşındaymış.
Hem Giles hem de küçük kardeşi, kazadan birkaç ay önce değirmende çalışmış. Oğlanın babası, şirketin ailelere değil Giles’a para ödeyeceğini öğrendikten sonra uzlaşmaya çalışmış. Üzerine bir de anneleri kendi işlerini aldığı için çocukları suçlamış. Teyzenin söyledikleri belgelenmiştir: “Jes, artık annesine yardım edebileceği bir yere gitti. Bu olduktan sonra asla onun çalıştığı gibi çalışamaz.”
28. Rodney Alcala
Rodney Alcala’nın kendini incelerken mahkemede çekilmiş fotoğrafı. Adam, 1970’lerde kadınları öldüren ve “randevu oyunu katili” olarak bilinen bir seri katil. Bir randevu oyunu şovuna konuk olduğunda adını almıştır. 2010’da tekrar ortaya çıktı. Kendisini çapraz sorgulayacak ve sesini farklı bir insanmış gibi değiştirecekti. Ölüm cezasına çarptırıldı.
29. Son gülüş?
Fotoğraf, iki katil olan Richard Hickock ve Perry Smith’in ölüm cezasına çarptırıldığını duyduktan sonra çekilmiştir. İki katil, soygunu planladıktan sonra iki çocuk dahil dört kişilik aileyi öldürmüştür. Ancak 50 dolar dışında çalmaya değer bir şey bulamamışlardır. Perry’nin yüzündeki sıradan ve kaygısız gülümseme, bağlam düşünülmediğinde oldukça sıradan görünen fotoğrafa, ürkütücü bir atmosfer katıyor.
30. Tartışma
Bu fotoğraf, 1978’de Tahran, İran’da Fransız – İranlı fotoğrafçı Abbas tarafından çekilmiştir. Yürek parçalayan fotoğrafta, ölü bir arkadaşının ayakkabılarını tutan bir isyancı görünüyor. Askeri kalabalığa ateş açtıktan sonra yoldaşı vurulmuş. Asker bir adam da biriminin ateş açmadığını iddia etmektedir. Yakalama, Abbas’ın İran Günlüğü: 1971 – 2002 kitabından.
Kaynak 1