15 Aralık 1900 tarihinde Flannan Adası’nda oldukça gizemli bir olay yaşandı. Flannan Adası üzerinde yer alan deniz fenerinde görevli üç bekçi bir anda sırra kadem bastı. Bu kayboluş diğer kayboluş hikayelerinden oldukça farklıydı. Thomas Marshall ve Donald McArthur ve James Ducat sanki daha önce hiç yaşamamışlar gibi resmen yok oldular. Bekçilerin kaybolmaları ile ilgili ortaya çok sayıda iddia atıldı. Bu iddialardan bazıları akıl sınırlarını zorlayacak cinstendi. Bu garip olay, 2019 yılında The Vanishing isimli bir filme de ilham oldu.
100 yıldan uzun bir süredir sebebi çözülemeyen Flannan Adası gizemine hep birlikte daha yakından bakalım;
1900 yılında Flannan Adası yakınlarından geçen bir geminin mürettebatı adada bir şeylerin ters gittiğini fark etti
Flannan Adaları’nda ters giden bir durum vardı. Bu durumu 15 Aralık 1900 tarihinde Archtor gemisi mürettebatı fark etti. Vapur mürettebatı deniz fenerinde bir sorun olduğunu düşündü. Çünkü deniz feneri yanmalı ve civardan geçen gemileri uyarmalıydı. Bu nedenle vapur mürettebatı durumu Deniz Feneri Kurulu’na bildirdi. Kısa bir süre sonra Hesperus isimli bir deniz feneri yardım gemisi olay yerine ulaştı. Gemi kaptanı Jim Harvie geminin kornasını çaldı ve bekçileri beklemeye koyuldu. Buna rağmen kıyıda bekleyen gemiye ne gelen vardı ne giden. Kaptan, kornayı duymadıklarını düşünerek işaret fişeği yakarak görülmeyi bekledi. Bu girişim de başarısız olmuştu zira yine bekçilerden yanıt gelmemişti.
Deniz fenerine ulaşıldığında orada kimsenin olmadığı anlaşıldı
Gemi mürettebatından Joseph Moore isimli bir görevli bir tekne aracılığıyla karaya ulaştı. Deniz feneri yerleşkesinin giriş kapısını kapalı bir halde buldu. Daha sonra bir şekilde içeriye girebildi. Deniz fenerinin 160 adet basamağını tırmanırken orada kimsenin olmadığı fark etti. Gördüğü manzara bozuk yataklar, duvardaki durmuş saat ve yarım bir şekilde hazırlanmış bir yemek masasıydı. Deniz fenerindeki tek yaşam belirtisi mutfak kısmındaki kafeste öten bir kanaryaydı.
Moore durumu Hesperus mürettebatına bildirmek için gemiye döndü. Kaptan Harvie durumdan şüphelendi ve durumun daha iyi anlaşılması için iki denizci daha görevlendirdi. Adaya çıkan denizcilerin yürüttüğü araştırmada lambaların yeniden doldurulduğu görüldü. Buna ek olarak etrafta çok sayıda muşamba olduğu rapor edildi. Bekçilerin başına ne geldiği ya da onların nerede olduğu büyük bir merak konusuydu. Bu nedenle adanın her bir karışı ve yerleşke didik didik arandı.
Araştırmalar genişledi
29 Aralık’ta Northern Lighthouse Board müfettişi tarafından soruşturma başlatıldı. Müfettiş Muirhead kaybolan bekçileri işe alan isimdi. Onları gayet iyi tanıyordu ve bu yüzden soruşturmayı bizzat yönetti. Yapılan araştırmalarda deniz fenerindeki kıyafetler incelendi. Araştırmalar sayesinde müfettiş Muirhead bir çıkarımda bulundu. Ona göre bekçiler malzeme ve teçhizatları güvene almak istemişlerdi. Bu yüzden sıkı bir şekilde giyinip dışarı çıkmışlardı. Hava fırtınalıydı. Bu yüzden kısa bir süre sonra şiddetli fırtına tarafından sürüklendikleri düşünüldü. Bekçilerin fırtınaya rağmen dışarı çıkmaları aslında güvenli değildi. Buna rağmen dışarı çıkmışlardı. Bunun en önemli sebebi ise para cezasından korkmalarıydı. Para cezasından neden korktukları ise gayet anlaşılabilir bir nedene dayanıyordu. Dışarıdaki ekipman ve teçhizatların fırtına nedeniyle zarar görmesini engellemek istemişlerdi.
Bekçilerin kaybolması hadisesi resmi bir kaza olarak kayıtlara geçmişti. Bu durumdan dolayı deniz feneri kurumunun itibarı sarsılmıştı. Buna rağmen aslında bekçilerin neden kaybolduğu kesin olarak anlaşılamamıştı.
Bekçilerin kaybolması ile ortaya oldukça ilginç iddialar atıldı
Araştırmalar sonucunda bekçilerin cesetlerine rastlanmamıştı. Bu yüzden ulusal ve uluslararası basın bu konuya geniş bir yer verdi. Oldukça tuhaf ve akıl dışı bazı iddialar gündeme geldi. Bu komplo teorilerinin en ilginci ise bekçilerin yabancı bir ülkenin ajanları tarafından öldürülmüş olabileceğiydi. Buna ek olarak bekçilerin bir deniz yılanı tarafından yutulduğu da iddia edildi. Flannan Adası ve çevresinde ciddi bir deniz yılanı popülasyonu vardı. Buna rağmen insan yiyebilecek boyutlarda bir deniz yılanı bu coğrafyada daha önce hiç görülmemişti.
İlginç iddialardan bir diğeri ise bekçilerin kendi aralarında karar alıp bir gemi yardımı ile kaçtıkları yönünde. Neden kaçmak istedikleri hakkında ise elle tutulur bir neden yoktu.
Flannan Adası’nda cinayet işlenmiş olabilir miydi?
Bekçilerin kaybolma hadisesi ile ilgili en mantıklı iddia cinayet şüphesiydi. McArthur, bekçiler arasında kötü huylu ve saldırgan tavırlarıyla dikkat çekiyordu. Onu tanıyan insanlar McArthur hakkında bu şekilde ifade vermişlerdi. İddiaya göre McArthur diğer iki bekçiden en az biri ya da her ikisiyle de kavga etmiş olabilirdi. Çıkan kavga sonucunda şiddetin cinayete dönüşme ihtimali vardı. McArthur, her iki bekçiyi öldürdükten sonra adadan bir şekilde kaçmış olabilirdi. Yine aynı iddiaya göre McArthur’un cesetleri denize attığı ve ardından kendisini de denize atarak intihar ettiği belirtiliyor.
Kaynak: 1