Bu haftaki mekan önerilerimizde yeme içme beklemeyin. En azından önceliğimiz bunlar değil. Nostalji yapmaya kararlıyız! Unutulmaz film ve dizi mekanlarını derledik. Eğer yolunuz buralara düşerse bu mekanlar için rotanızı değiştirmekte fayda var. Zamanınız, fırsatınız, imkanınız olursa gidiniz, görünüz, yıldız gibi hissediniz, huzurlarınızda 12 enfes film ve dizi mekanı.
Cafe des Deux Moulins
Amelie deyince anlarsınız herhalde. 2001 yılında çıktığı günden bugüne müzikleriyle huzur veren, saç kesimiyle herkese ilham olan, renkleri ve fotoğrafları ile kendi hayran kitlesini oluşturan Amelie işte.
Amelie’nin garson olarak çalıştığı art deco tarzındaki bu kafe Paris’e gittiğinizde mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Mekan zaten Paris’in en turistik bölgesi olan Montmartre’de. Filmle de tanınan creme brulee’si fazla meşhur imiş, gidince yemeyi unutmayın!
Da Michele
Şimdi de Julia Roberts’ın yediği sevdiği ve dua ettiği filminin bir mekanındayız. Eğer yolunuz Napoli’ye düşerse burasını aklınızın bir kenarına yazın. Pizza deyince hemen herkesin aklına İtalya ve aslına bakarsanız Napoli gelir. Her sokağında büyük küçük pizza dükkanları olan, miss gibi kokusuyla her yeri saran Napoli’de öne çıkan bir mekan var: Da Michele.
Çok meşhur olsa da, filmden sonra bu kuyruk daha da uzasa da sanmayın ki çeşit çeşit pizzalar var. Yok efendim sadece iki çeşit: Margherita ve marinara. Bu deneyim için yüzünüzü Cesare Sersale Sokağı’na çeviriniz.
Tom’s Restaurant
90’lara damga vuran, her bölümünü en az iki kez izlediğimiz kült, postmodern dizi Seinfeld’in mekanındayız bu kez. Dizide Monks Cafe olarak bildiğimiz ama adı aslında Tom’s olan bu mekanın Seinfeld dışında pek bir özeliği yok.
Ama bu dizinin büyük bir hayranı iseniz bu mekanda nostalji yapmak iyi gelebilir. Bir gün kendinizi Broadway’de bulursanız George ve Jerry’nin yaptığı tüm boş sohbetleri, Kramer’in o kapıdan saçma sapan girişini, Elanine’in enerjisini canlı canlı yerinde hissetmek istiyorsanız buraya uğrayın. Hatta uslu biri olursanız Jerry Seinfeld’i de görebilirsiniz. Hala mekana gidip geliyormuş.
Safa Meyhanesi
Birkaç hafta önce “Şişenin ve Muhabbetin Dibine Vuracağınız 16 İstanbul Meyhanesi” başlıklı yazıda buraya da yer vermiştik. Yıllardır rakı masası sohbetlerine tanık olan, kereviz, bakla, çıtır kalamar, arnavut ciğeri gibi yemekleriyle birçok meyhaneyi solda sıfır bırakan Safa’yı iyi biliriz.
Yedikule’deki bu mekan 2010 yapımı Av Mevsimi’nde günlerce konuşulan sahneye mekan oldu. Hani şu Cem Yılmaz’ın “Haydi Gidelum” şarkısını söylediği yer.
Tarihi Çınaraltı Aile Çay Bahçesi
Kendisi en güzel manzaraya sahip çay bahçesidir. 800 yıllık olduğu tahmin edilen yaşlı çınarın altında biraz daha deniz görebilmek için masa kapmaya çalışsanız da huzurlu bir mekan.
Burası bir ekran klasiği olan Süper Baba dizisine mekan olmuştur. Çengelköy esnafının sorunlarına da yer veren dizide sık sık bu çay bahçesini görmüşlüğümüz vardır.
Mekan 24 saat açık. Diğer bir güzel yanı da dışarıdan aldığınız poğaçaları, börekleri kurabiyeleri getirebilir, çay eşliğinde yiyebilirsiniz.
Cheers Bar
Cheers, 1982-1993 yılları arasında çekilmiş, Ted Danson’ın başrolünde olduğu, harika müziği ile kafalara kazınmış bir sitkom klasiğidir. Bu popüler dizi bir bar olan Cheers ve oranın müdavimlerini anlatıyordu. Dizideki haline sadık kalan mekan Boston’da hala ziyarete açık. Menü ise dizi karakterleriyle bağdaştırılmış. Örneğin Norm Burger.
Central Perk
Aslında her zaman açık olan bir mekan değil. Friends dizisinin 22 Eylül 1994 yılında yayınlanan ilk bölümü üzerinden tam 20 yıl geçti. Bunun şerefine Warner Bros, Central Perk’in replikasını hizmete açtı.
18 Ekim’e kadar New York’da olursanız aklınızda bulunsun. Rachel, Ross, Monica, Chandler, Phoebe ve Joey’nin bazen drama dolu bazen boş boş kahve içip konuştukları o turuncu kanepede oturabilir, fotoğraf çekibilirsiniz, hatta mekanda ücretsiz dağıtılan kahveden de yudumlayabilirsiniz.
Le Polidor
Nasıl başlasam bilemedim. Ernest Hemingway, Andre Gide, Jack Kerouac, Paul Verlaine gibi birçok yazara hizmet vermiş bu mekan Paris’te. Le Polidor, hikayesi, oyuncuları, her karesi, her kıyafeti, her mekanı ile bizi mest eden Woody Allen filmi Midnight in Paris’e de mekan olmuş.
Sahneyi merak edenler olabilir tabii. Hemen hatırlatalım; başrol oyuncusu Gil’in, Ernest Hemingway ve arkadaşları ile buluştuğu sahne.
Fiyatları da uygun olan bu mekan Paris’e gittiğinizde gidilip görülmesi gereken yerlerden. Not alın: Le Polidor
Katz’s Deli
Şimdi ise sizleri tüm zamanların en iyi romantik komedi filmlerinden birine götürüyoruz: Meg Ryan ve Billy Crystal’ın başrollerini paylaştığı 1989 yapımı film When Harry Met Sally. Eğer izlediyseniz mekanı, Meg Ryan’ın orgazm taklidi yaptığı sahneden hatırlamanız mümkün. 1888 yılından beri New York’ta yer alan Katz’s Deli, klasik Amerikan kahvaltısı ve sandviçleri ile ünlü.
Cafe Mahallenin Muhtarları
90’lı yıllara damga vuran diziyi hepimiz biliriz. Hatırlamayanlar için; Cihat Tamer ve Erkan Can’ın başrolünü paylaştığı dizide önce Temel-Fadime sonra da Temel-Şirin aşkı konu alındı. İsmini diziden alan bu nostaljik mekana Türk kahvesi ve çay içmek için gidebilirsiniz. Diziden sonra hiç değiştirmeden korunan mekan Maltepe’nin simgelerinden
Rick’s Café
Şimdi ise Hollywood’un klasikleri arasında gösterilen Casablanca filminin mekanındayız. ‘En’lere doymayan film 2. Dünya Savaşı’nın tam ortasında geçiyor ve doğal olarak konu da savaş, savaştan kaçmak isteyenler.
Filmin çoğu hala o nostaljik havasını koruyan Rick’s Cafe’de geçiyor. Eğer bir gün yolunuz Fas’a düşerse oradan da Casablanca’ya romantik bir akşam yemeği için buraya uğrayın. Mekanın Sam olmasa da hala bir piyanisti var.