Kadınlar, kapitalist sistemin etkisini hissettirmeye başlamasıyla birlikte toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden muzdarip olmaya başladılar. Özellikle Sanayi Devrimi’nden sonra kadınlar bu sisteme bir “dur” demek için örgütlenmeye ve kitlesel halde seslerini çıkarmaya başladı. İşte bu mücadelede önemli bir yere sahip olan feminizm, kadın ve erkeğin toplumsal hayatta ekonomik, siyasal ve sosyal olarak eşit seviyede olabilmesi için çalıştı.
Ancak feminizm zamanla sokaktaki vatandaştan tutun da siyasiler ve gazetecilere kadar pek çok kesimin yanlış algılara sahip olduğu bir ideoloji olmaya başladı. 8 Mart’a özel bu yazımızda işte bu kalıp yargılardan söz ederek feminizmin bir toplumda neden gerekli bir ideoloji olduğuna değinmek istedik.
Tarih boyunca kadınlar erkeklerle eşit konumda olabilmek için mücadele verdi. Bu mücadelenin önemli bir ayağı olan feminizm ise temelde erkek ve kadının toplumsal hayatta siyasi, ekonomik vb. alanlarda eşit olmasını savunur
Kendi içinde liberal, İslami, sosyalist, varoluşçu, radikal gibi türleri olan feminizm; kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak için eyleme geçmesiyle doğan bir düşüncedir
Oy hakkı, boşanma hakkı, eğitim hakkı gibi pek çok alanda dünyanın hemen her yerinden kadınların tarihin belli dönemlerinde mücadele vermesi, feminizmin güçlenmesini sağladı. Ve hala da bu düşünce, varlığını çeşitli şekillerde sürdürmekte…
Ama ne yazık ki zamanla bu düşünce, bazı insanlar tarafından yanlış anlaşılmaya başlandı. Biz de bu kalıp yargıları sıralamak ve doğru bilinen yanlışları düzelterek konuyla ilgili farkındalık yaratmak istedik
8 Mart’a özel hazırladığımız bu içerikte sizlere feminizme ve feministlere dair kalıp yargılardan söz edeceğiz.
1. “Feministler marjinaldir/anarşisttir”
Bazı insanlar feministlerin fikirlerinin çok sıra dışı ve anarşist olduğunu düşünür. Örneğin onların “Kadınlar güçlüdür, özgürdür”, “Kadınlar da lider olabilir” gibi düşüncelere sahip olması ya da cinsellik ve adet döngüleri hakkında rahat konuşabilmeleri marjinal bulunur. Ama tabii ki her insan bir olmadığı gibi her feminist de bir değildir. Zaten feminizm marjinal değil; var olması ve yaşatılması gereken bir düşüncedir. O yüzden bu düşünce sanki uzaydan gelmişcesine davranmak, kadınların önünü tıkamaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Belki bu esnada radikal feministlerin ne kadar katı olduğunu öne sürebilirsiniz ama radikal feministler, feminizmin sadece bir koludur; bu yüzden “marjinalliği” ya da “anarşistliği” tüm feministlere mâl etmek doğru olmayacaktır.
2. “Feminizm sapkınlıktır.”
Özellikle bazı gazeteler ve bazı medya organları feminizmi sapkın, sapık bir görüş olarak lanse ediyor. Hatta zamanında aileden sorumlu bakanımız Cemil Çiçek de “Flört fuhuştur, feminizm sapıklıktır” diyerek bu görüşlere katıldığını göstermişti.
Sapıklık, TDK’ya göre şu anlamı taşır: “Tavır ve davranışları normal olmayan veya geleneklerden, törelerden ayrılan, anormal (kimse), gayritabii, anormal.” Ama feminizm bu tanıma uymaz çünkü insanları geleneklerinden, törelerinden ve kültüründen koparmaya davet eden bir sistem değildir. Kaldı ki böyle bile olsa, insanların bazen kendilerine zarar veren alışkanlıklardan uzak durması gerekmez mi? Her halükarda bu düşünce sınıfta kalmıyor mu sizce de?
3. “Feministler erkek düşmanıdır.”
Bazı insanlar feministlerin kadınları yücelttiğini, onları erkeklerden üst bir varlık olarak gördüğünü düşünür. Ama esasında feminizm, erkek düşmanlığından ziyade iki cinsiyete eşit hakların verilmesi temeline kurulmuştur. Zaten feminist hareketlerin çıkış noktasına baktığımızda da kadınların oy kullanma hakkına sahip olmak, ekonomik hayata katılmak, boşanma hakkına sahip olmak gibi hak ve özgürlüklerden faydalanmak için çabaladıklarını görürüz. E bu da demek oluyor ki kadınlar hep, erkeklerin elindeki hakkın neden kendilerinde olmadığından yakınmış.
Bugün geldiğimiz noktada da erkek egemen sistem tek tarafın gönlünü memnun ettiği için kadın cinayetleri dört bir yanda kol gezmiyor mu zaten? Sonuç olarak amaç düşmanlık beslemek değil, iki taraf için de adil bir sistem kurmayı sağlamak. Ve ek olarak, feminizmin dert edindiği şeyin erkeklerin kendisinden ziyade erkek egemen sistem olduğunu da vurgulamadan geçmeyelim.
4. “Feminizm, kadınların eşlerinden boşanmasının önünü açmaktadır.”
Tam tersine kadınların eşleriyle daha adil bir aile hayatı kurmasını, çocuklarının daha sağlıklı bireyler olmasını sağlamak için feminizm gereklidir. Siz de çok abarttınız şimdi demeden önce şunları düşünmenizi öneriyoruz:
Evde her işi kadının yaptığını düşünün, çocukların bakımını da o üstleniyor; baba ise sadece eve ekmek getiren bir figür… Böyle bir sistemde işlerin büyük kısmı kadına yüklendiği için zaten kadınlar mutsuz oluyor ama en az kadınlar kadar çocukların da mutsuz olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü bir çocuk, kendisine bakan figür anne ya da sadece baba olduğunda ileride psikolojik olarak bunun zorluklarını yaşama riskine daha çok sahip oluyor: Eş seçiminde sorun yaşama, ilişkilerde güven problemi yaşama gibi…
Dolayısıyla feminizm, daha sağlıklı bireyler ve daha sağlıklı bir toplum yetiştirmek için de önemli bir yerde duruyor diyebiliriz.
5. “Feministler evliliğe karşıdırlar.”
İlk maddede de söylediğimiz gibi her insan bir olmadığı gibi her feminist de bir değildir. Feminizm, insanlara evlenmemeyi dayatmaz ve her feminist de evliliğe karşı çıkmaz. Belki bazı insanlar evliliğe karşı olabilir ama bu onların illa feminist olduğunu ya da bu düşüncelerinin kaynağının doğrudan feminizm olduğunu göstermez. Feminist olup evlenmek isteyen, mutlu bir yuva kuran pek çok insan olduğu gerçeğini lütfen atlamayalım.
6. “Feministler çocuk sahibi olmak istemezler.”
Bu da maalesef feminizmle ilgili büyük bir yanılgıdır. Feminizm sürekli anneliğin kutsal sayılıp annelik karşısında kadınlığın yok sayılmasına karşı çıkar ama bu düşünce, feministlerin çocuk yapmak istemediğine delalet etmez.
7. “Feministler eş cinseldir.”
Eğer bir feministseniz bu yazıyı okurken artık size gına gelmiş olabilir ama maalesef feminizmle ilgili kalıp yargılar arasında “feministler eş cinseldir” algısı da var. Bir feminist eş cinsel olabilir ya da bir eş cinsel feminist olabilir ama bu, bütün feministlerin eş cinsel olduğu anlamına gelmez. Zaten biraz bilimsel düşündüğünüzde “feministler eş cinseldir” görüşünün mantık kurallarını ihlal ettiğini de göreceksiniz 😀
8. “Başörtülüler feminist olamaz.”
Her şeyden önce bu işin “şu kişi feminist olamaz” gibi kaidesi yoktur. Ayrıca üçüncü dalga feminist hareketler sonrasında feminizmin modern akımları içinde yer alan İslami feminizme göre türban takmak, kadınları esir eden değil tam tersine özgürleştiren bir unsurdur. Bu yüzden “türbanlılar feminist olamaz” demek doğru olmayacaktır.
9. “Feministler ev işlerinden anlamazlar.”
Feminizm kadınların ev işlerinde yalnız bırakılmasına, ev içi emeğinin sömürülmesine karşı çıkar. Amiyane tabirle feministler ev işlerinde erkeklerin hiçbir işe karışmamasına karşı çıkar diyebiliriz. Ama bu durum feministlerin evde hiçbir iş yapmadığı/yapmayacağı anlamına gelmez. Çünkü ne demiştik, önemli olan denge ve eşitlik! Çarklar sadece kadının ya da sadece erkeğin lehine değil iki tarafın da iyiliği için dönmeli!
10. “Feministler kişisel bakımlarına özen göstermezler/kıllıdırlar.”
Özellikle Frida Kahlo üzerinden söylenen bu sözler de feminizme dair gerçeği yansıtmayan düşüncelerdir. Hatta son dönemde koltuk altı ve bacak bölgesindeki kılları almayıp sosyal medyada paylaşan bazı kadınlar görmüşsünüzdür siz de… Ama bu durum bütün feministlerin kıllı olduğu anlamına gelmiyor tabii ki. Bu, kişisel tercih meselesi aslına bakarsanız… Ama tabii burada feminizmin erkek egemen sistemin kadınlara dayattığı “kılsız olma, makyajlı olma” gibi güzellik algısına karşı olduğunu da söylemeden geçmeyelim.
11. Erkekler feminist olamaz
Feminizm her cinsiyete, her cinsel yönelime hitap eden kapsayıcı bir düşüncedir. Dolayısıyla “erkekler feminist ol(a)maz” demek doğru değildir. Erkekler de feminist olur tabii ki, zaten olmalıdır; onlar da kadın mücadelesine destek verdiği sürece bu sistem hem erkeklerin hem kadınların faydasına işleyecektir.
BONUS: Feminizm herkes içindir!
Feminist mücadelenin her geçen gün daha da güç bulması ve dünyanın daha yaşanılabilir, adil bir gezegen olması dileğiyle…