Fotoğraf çekmek, anı dondurmak ve geleceğe görsel miraslar bırakmak… Fotoğrafçılar, geleceğe bıraktıkları bu fotoğraflarla aslında görsel bir tarih yazıyorlar. Tarihi olayları yerinde fotoğraflamak ise çok daha büyük bir yetenek ve özveri istiyor. Savaş fotoğrafçıları, foto muhabirler kendilerini adeta ateşin ortasına atıyor ve tarihe fotoğraf makinelerinden bakıyorlar. Çektiği cesur fotoğraflarla adını duyuran Türk fotoğrafçılardan biri de Emin Özmen.
Emin Özmen, bugüne kadar önemli tarihi olaylarda çektiği fotoğraflarla tanındı. Bazen bir muhbire işkence edilirken bastı deklanşöre, bazen kafasında gaz bombaları uçuşurken… Son başarısı ise dünyaca ünlü fotoğraf ajansı Magnum Photos’a davet edilerek katılması oldu. Biz de Emin Özmen’in objektifinden fotoğraflarla hayatını anlatalım istedik…
1985 yılında doğan Emin Özmen, 19 Mayıs Üniversitesi’nde Fizik bölümünü bitirdikten sonra fotoğrafçılığa olan ilgisi nedeniyle Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf bölümüne başladı ve oradan mezun oldu
2008 yılında 0-700 lira arası krediyle kendi işlerini kuran kadınların hikayelerini “Mikrokredi Hikayeleri” adıyla yayınladı. Aynı zamanda “Anadolu Hikayeleri” adıyla bir kitap daha yayınladı
Ardından Avustralya’nın Linz şehrinde Sanat ve Tasarım Üniversitesi’nde belgesel fotoğraf eğitimi aldı. Bu eğitimin ardından art arda oldukça önemli olaylarda belgesel fotoğrafçılığı yaptı
Foto muhabirlik yaptığı önemli olaylar arasında Doğu Afrika’daki kıtlık, Yunanistan’daki ekonomik kriz protestoları, Japonya depremi, Gezi direnişi, Suriye iç savaşı, Musul Operasyonu var
Gezi direnişi sırasında çektiği görüntülerden Witnessing Gezi adlı siyah-beyaz bir belgesel oluşturdu. Röportajlarda ise Gezi olayları sırasında tarafsız kalmaya çalıştığını, günlerce uykusuz kaldığını anlatıyor
Emin Özmen, çektiği fotoğraflarda genellikle insan hakları üzerine yoğunlaşıyor. En uzun süren çalışması ise mülteci sorununa ışık tuttuğu “Limbo” fotoğraf projesi
Suriye’deki iç savaş sırasında çektiği ve Özgur Suriye Ordusu tarafından iki muhbire işkence edildiğini gösteren fotoğrafı World Press Photo tarafından 103 bin fotoğraf arasından dünyanın en iyi 2. karesi olarak belirlendi. İşkence görüntülerinin etkisini şu sözlerle anlatıyor…
“Fotoğrafları çekmeye başladığım anda refleks olarak sadece olayın akışına tanık oldum. Gözlerimin önünden geçen görüntünün ve olanların anlamına makineyi yere indirdiğim anda vardım. Yaklaşık 3 saat kendime gelemedim, konuşamadım ve hiçbir şeyi anlayamadım. Bu Suriye’de tanık olduğum en acı anlardan biriydi. Bundan daha vahşi durumlara da tanık oldum. Kanlar içinde vahşice öldürülen insanlar, evlerine düşen bombayla yok olup giden hayatlar ve suçsuz, acı çeken insanlar… ”