Matrix filmi yayınlandığında pek çok kişinin kafasında büyük soru işaretleri oluşmuştu. Hatta pek çoğumuz, filmin ana fikrini anlayabilmek için defalarca izlemek zorunda kaldı. Matrix, insanların bir bilgisayar simülasyonu aracılığıyla şu an bulunduğumuz dünyada yaşadığını düşündüğünü iddia eden bir sinema filmiydi. İnsanlar aslında vücut enerjileri için kapsüllerde tutuluyor, fakat simülasyon sayesinde yaşadıklarını zannediyorlardı.
Matrix’in bu fikri çok da yeni bir fikir değil. Simülasyon teorisi olarak adlandırılan bu fikir, Elon Musk’ın aklını çelmiş durumda.
Elon Musk’ı hatırlayalım
Her ne kadar çok gündemde olan biri olsa da Elon Musk’ı duymamış okurlarımız da olabilir. Listemize kısa bir hatırlatma paragrafıyla başlayalım. Elon Musk, en gelişmiş elektrikli otomobilleri üreten Tesla’nın ve defalarca fırlatılabilen roketler üreten SpaceX’in kurucusu durumunda. Aynı zamanda geleceğin ulaşım araçlarından biri olarak görülen Hyperloop konseptini yaratan kişi.
“Bir simülasyonda yaşamıyor olma ihtimalimiz milyarda bir”
Elon Musk, öncelikli olarak bu iddiayı ortaya attı. Musk, soluduğumuz hava olmadığına neredeyse kesin gözüyle bakıyor. Musk’a göre hepimiz bir bilgisayar simülasyonunun içindeyiz. Musk, sonrasında bu sözünü netleştirmek için aşağıdaki açıklamaları yaptı.
“40 yıl önce Pong vardı. 2 tane dikdörtgen, bir tane nokta. Hepsi buydu.”
Evet. Konumuz oyunların geçmişi. Eskiden oyunlar çok çok basit geometrik şekillerden oluşuyordu ve çok basit işlemlerle çalışıyordu.
“Şimdi, 40 yılın sonunda milyonlarca insanın oynadığı fotogerçekçi, 3D simüasyonlara sahibiz. Üstelik her yıl daha da iyiye gidiyor. Ayrıca yakında artırılmış gerçekliğe ve sanal gerçekliğe de ulaşacağız.”
Oyunlardaki 3D grafik kalitesi günden güne gelişiyor. Daha geçtiğimiz hafta Nvidia, ışık hesaplamalarını gerçek dünyadaki gibi, gerçek zamanlı yapmayı amaçlayan ekran kartlarını duyurdu.
“En ufak bir gelişme olsa dahi, oyunlar bir gün gerçeğinden ayırt edilemez hale gelecek.”
Şu an oyun grafiklerinin çok hızlı bir şekilde geliştiğini düşünüyoruz. Bu fikrimizin temelinde bundan 15 – 20 sene önceki gelişim hızı yatıyor. Gelecekte grafik kalitesi daha hızlı da gelişebilir, daha yavaş da.
Peki ya aslında ayırt edilemez hale çoktan geldiyse?
Gerçekten ayırt edemeyecek grafiklere sahip 3D simülasyonları oluşturmayı çoktan başardıysak, veya daha da korkuncu, başkaları bunu başardıysa, biz şu anda bunun bir parçası olabiliriz. Soluduğumuz hava, yediğimiz yemek gerçek olmayabilir.
Böyle bir simülasyon için nasıl bir bilgisayar gerekir?
Çok güçlü. Hatta anlatılamayacak kadar güçlü. Fakat bu tip bir simülasyonda, oyunlardaki gibi görüntü hileleri kullanılabilir. Oyunlardaki 3D ortamda, 3D modeller yalnızca baktığımız noktada oluşturulur. Arkamızdaki ağaç, biz arkamızı dönene kadar yoktur. Kapının arkasındaki canavar, kapı açılana kadar orada bulunmaz. Kolu kopan bir karakterin eti, kemiği ve kanı, o kol kopana kadar yok sayılmıştır. Bu tip görüntü hileleri, oyunların daha az işlem gücüne ihtiyaç duymasını sağlar. Eğer simülasyondaysak, bu tip hilelerin kullanılıyor olması muhtemel. Yine de imkansıza yakın bir seviyede güçlü bir bilgisayarın gerekeceğini belirtelim.
Konu ilginizi çektiyse, izleyin!
Kaynak: 1