Eğitimciler ders veya eğitimler sırasında konuşurken dikkat etmeli. Katılımcıların daha rahat bir ortamda kendilerini ifade etmelerine olanak sağlamalı, her türlü fikrin konuşulması için ortamı özgürleştirmeli. Eğitimcinin sınıf ortamında kaçınması gereken davranışlardan bize göre önemli olan 10 tanesini sizler için derledik. Keyifli okumalar…
1. Sınıf yönetimini itaat ve sessizlik üzerinden oluşturmak
Eğitimciler/öğretmenler öğrenme ortamını yönetmek için pek çok farklı yöntem geliştirmektedir. Bu yöntemlerin başında geleneksel yöntem olan itaat ve sessizlik isteyerek sınıfı kontrol etmek gelmektedir. Bu ortamların öğrenme için uygun olmadığını hem kendi deneyimlerimiz ile hem de yapılan araştırmalar ile görebiliyoruz. Bunun yerine katılım ve seçim üzerine kurulan bir ortam yaratılarak, katılımcıların aktif olarak katılımları desteklenmeli ve sınıf yönetiminde esnekliğe geçilmelidir.
2. Ayrımcı söylemlerde bulunmak
Herhangi bir eğitimcinin öğrencileri/katılımcıları ile konuşurken bir kişiye ya da gruba, belli özelliklerinden dolayı ön yargılı olacak söylemlerden kaçınmalı. Bu ön yargıları genelde olumsuz olarak düşünsek de olumlu olarak da bir yargı yaratabiliriz. Ayrımcı söylemlerde bulunulduğunda eğitimci farkında olmadan öğrenci/katılımcı kitlesinde ayrımcılık yaratacak davranışlar gelişmesine neden olabilir.
3. Gerçekleştirdiğimiz harika şeyleri kendimize saklamak
Eğitimciler olarak yaptığımız, geliştirdiğimiz harika yöntemleri, etkinlikleri sadece kendimize özgü tutarak, dört duvarı bariyer haline getirmekteyiz. Bu da yaptıklarımızın etkisini sınırlamakta, gelişmesini de sadece bize bağlı halde getirmektedir. Bunun yerine yaptıklarımızı dokümante ederek paylaşmak ve diğer kişilerin de yapmasını teşvik etmeliyiz.
4. Öğrenci/katılımcılara tek bir doğrunun olduğunu anlatmak
Katılımcı/öğrencilere her konuda tek bir bakış açısını anlatmak, bir doğrunun olduğundan bahsederek, mutlak doğruya inanmalarını sağlamak… Eğitim sistemimizdeki testlerdeki tek şıkkın doğru olduğuna inanarak yetiştirilmeye devam ederken özellikle bundan kaçınmamız ve farklı doğruların olduğunu gösterecek eğitimler oluşturarak öğrencileri bu konuda geliştirmeliyiz.
5. Eğitimlerdeki oturma düzenini tek bir öğretene göre tasarlamak
Katılımcıların geleneksel bir oturma düzeninde oturmasını, sessizce dinlemesini ve ona söz verildiği zaman konuşmasını beklemek, yapılan eğitimi sıkıcı hale getirmenin ilk adımı gibi. Oturma düzenlerini çember şeklinde ya da farklı grupların bir arada çalışmasını sağlayacak şekilde düzenlemek, hem katılımcıların aktif katılımını arttıracaktır hem de eğitimcinin üzerindeki yükü de azaltarak, kolaylaştırıcı rolüne bürünmesini sağlayacaktır.
6. Eğitimde öğreten-öğrenen olarak iki grup olduğunu varsaymak
Eğitimlerde ve sınıf ortamlarındaki derslerde tek bir öğreten ve öğrenen olduğunu varsayarak, buna göre tüm planı oluşturmamalı. Çünkü, öğrenme karışık bir süreç ve bazen ileri-geri, aşağı-yukarı, çapraz yollar ile karmaşık bir yol izleyebilmekte. Dolayısıyla bir konuda uzun süre araştıran, konuya hakim olarak bunu anlatan kişilerin de her eğitimde yeni öğrenmeler kazandığını da fark etmesi gerekiyor. Eğitmen/öğretmen sadece öğretme misyonunu değil, beraber öğrenme misyonunu benimseyerek süreci birlikte öğrenme ortamına doğru yansıtarak, katılımcı/öğrencilerin da bildiklerini paylaşmasını sağlamalı.
7. Eğitmen/öğretmen gülmez, ciddi olmalıdır
Eğitimde kendisini dinletmek için sert bir imaj çizmeyi, gülmekten kaçınmayı, katılımcılar ile sıcak bir ilişki kurmak yerine daha otoriter bir tavır sergilemeye çalışan pek çok öğretmen ve eğitmen var. Oysa ilk andan itibaren katılımcılar/öğrenciler ile sıcak bir ilişki kurmalı, gülerek, eğlenerek öğrenmenin keyfini çıkarmalıyız.
8. “Cool” olmak için her şeyi teknoloji ile moda ikonları ile eğitim ortamlarını donatmak
Farkında olmadan aşırıya kaçılan ve yapay bir ortam yaratmaya giden, abartı sanatını eğitimlerde kullanmaktan kaçınmalıyız. Teknoloji ile yardımcı araçlar hepsi eğitimin amacına uygun kullanılabilecek güzel araçlar. Ancak bazen araç yerine amaç olarak kullanıldığında tüm eğitimi olumsuz yönde etkileyebiliyor. Buna dikkat etmeliyiz. Yani eğitimin odağında insan olmalı.
9. Eğitimde/derste iğneleyici ve küçümseyici sözler kullanmak
Genel olarak kültürümüzde motivasyonu arttırmak için ters psikoloji uygulamaya bayılıyoruz. Bunu yaparken de ters psikoloji yerine küçümseyerek bakmayı ve yargılamayı seviyoruz. Eğitimde/derste çıkan ürünleri küçümsemekten, iğneleyici dil kullanarak aktarmaktan kaçınmalıyız. Motivasyonu öldüren bu söylemler katılımcının/öğrencinin öğrenme isteğini de kırmaktadır. İlk ve orta okul çocuklarıyla; Çoğu zaman komik olsa bile, bir çocuğu bir kere utandırmak bunu yapmamak için yeterli bir sebeptir!
10. Katılımcıyı/öğrenciyi tek bir yere bağlı bırakmak
Katılımcılara farklı yöntemleri görebilecekleri, kendilerini geliştirecekleri etkinlik ve eğitimlerden bahsetmekten kaçınıyoruz. Sadece bizim bildiğimizi söyleyerek bizden öğrenmelerini istiyoruz. Oysa, farklı bakış açılarını görmek ve kendilerini geliştirmek için araştırma yapmalarını, etkinlikleri, eğitimlerini takip etmek için bahsetmeliyiz. Genelde eğitmenler katılımcılarını kaybetmemek için, öğretmenler de öğrencilerinin farklı öğretmenlerden özel ders almalarını, dershanelere gitmemelerini istemiyor. Oysa öğretmenler öğrencilerini kendilerine uygun olanı bulmak için teşvik etmeli ve benzer işi yapanlar olarak bir araya gelerek daha da gelişmekten kaçınıyoruz.