Dünyanın farklı yerlerinde farklı sistemler olması eğitim anlayışında da farklı bakış açıları gelişmesine sebep oldu. 100 yıl önce okula gitmek ve eğitim görmek günümüze göre çok farklıydı. Kadınların ve erkeklerin aynı haklara sahip olmadığı ve çok kısıtlı imkanların olduğu bu dönemlerde eğitim şimdiki gibi bir öncelik değildi. Peki ya nasıldı? Amerika’nın 100 yıl önceki eğitim sistemini sizler için araştırdık. Keyifli okumalar!
19. yüzyılda okula gitmek nasıldı?
Geçmişten günümüze okul sisteminin ciddi anlamda değiştiğini görüyoruz. 19. yüzyılda Osmanlı’da ve Avrupa’da uygulanan eğitim sistemleri de kendi içlerinde oldukça farklıydı. Fakir çocuklar için farklı okullar açılıyordu fakat eğitim sistemi ilk olarak okuma yazma ve sonrasında dini temel bilgilerle devam ediyordu. Eğitim kurumları farklı meslek gruplarına ayrılıyor ve mesleki eğitim veriliyord. Günümüze kadar ismini ve ana amacını koruyan okullardan birisi de Darüşşafaka. Burada annesi babası olmayan fakat zeki çocuklar için parasız yatılı bir eğitim sistemi vardı. 1873 yılında kurulan Darüşşafaka aynı amacı güderek çocukların kaliteli bir eğitim alması için varlığını sürdürüyor.
100 yıl önce Amerika’da fabrikaların okulları vardı
100 yıl önce Amerika’da ise taammen farklı bir eğitim sistemi bulunuyordu. Ülkede birçok çocuk, aile çiftliklerinde ve fabrikalarda çalışıyordu. Fabrika işlerini ve okulu bir arada yürütmek zorunda olan bu çocuklar için eğitimlerini kolaylaştırmak adına bazı şehirlerde gece okulu açılmıştı. Genellikle sabah 8’den öğlen 3’e kadar çocuklar fabrika işlerini yapar ve geri kalan zamanlarını okulda geçirirlerdi. Şu an bir fabrikanın ya da değirmenin özel bir okul açması çok garip karşılanırdı değil mi?
Okula gitmemek son derece sıradan bir durumdu
Modern zamanda her çocuk en az 12 yıl eğitim görmeli. Bu eğitim devlet tarafından zorunlu kabul ediliyor. Fakat 1900’lü yıllarda Amerika’da 5 ve 19 yaş arası çocukların sadece yüzde 51’i okula gidiyordu. Zamanın şartlarına bakıldığında ise çocukların çalışması okula gidememelerinin başındaki en büyük neden. Ailesine bakmak zorunda olan birçok çocuk okula gitmek yerine bir fabrikada ya da lokal bir dükkanda çalışıyordu. Ancak bu durum çocuk işçiliğini kısıtlayan yasaların gelmesiyle hızla değişti ve okula gitme oranı 1940’lı yılllara gelindiğinde yüzde 75’e yükseldi.
Lisede devamsızlık yapmak çok yaygındı
1635 yılında kurulan Boston Latin Okulu kayıtlarının desteklediği bu bilgiler 100 yıl önce lisede okula gitmemenin günümüze göre çok yüksek olduğunu gösteriyor. Birçok kişi ise liseden sonra okulu tamamen bırakarak; kadınsa evleniyor erkekse hemen çalışma hayatına atılıyordu.
Amerika’da köy okulları tek bir sınıftan oluşuyordu
100 yıl önce Amerika’da kırsal alanlarda, genellikle bir öğretmenin bir ila sekizinci sınıflardaki her çocuğu idare ettiği tek oda okul olarak kabul ediliyordu. En küçüğü önde, en büyüğü arkada olacak şekilde yaş sırasına göre oturma düzeni yapılırdı. Büyük ve birkaç sınıflı bir okula gitmeniz ancak şehirde mümkündü.
Çalışma günleri okul eğitimini etkilerdi
Artık bir çocuğun çalıştığı için okula asma gibi bir durumu olamıyor. Türkiye’de ve Amerika’da artık yılda 180 gün okula gitme zorunluluğu var ve devamsızlık hakları sınırlı. Hayatınızın büyük bir bölümünü okulda geçirmek zorundasınız. Fakat bundan 100 yıl önce Amerika’da yıllık okula gitme günü 150’yi aşmıyordu. Bunun nedeni de çiftçi olarak çalışan çocukların fazla olmasıydı. Bu çocuklar genellikle sonbahar ve ilkbahar zamanlarında okula gitmezdi.
Okulda şiddet içeren cezalar yaygındı
Her ne kadar 100 yıl önce iş ve okul arasında kalındığında iş seçilmiş olsa da bu okulların katı kuralları olmadığı anlamına gelmiyor. Amerika’da 100 yıl önce çocuklara fiziksel cezalar vermek ne yazık ki yaygındı. Öğretmenlere verilen özgürlük okuldan okula değişiyordu. Bir çocuğun bir cümleyi yüzlerce ve belki binlerce yazması gibi cezaların yanı sıra cetvelle parmak uçlarına vurdukları da biliniyordu.
İlginizi çekebilir:
Kürekle Dayaktan Saç Kesmeye: Dünyanın Farklı Yerlerindeki Okullarda Verilen En İlginç 10 Ceza
Kadınların eğitim hakkı sınırlıydı
Kadınların matematik ve bilim derslerine yönelmesi sınırlandırılmıştı. Bir kadından beklenti çocuk yapmak ve ev işlerine odaklandığı için bu tarz eğitimlere itiliyorlardı. Hatta bazı okullarda kız ve erkek öğrencilerin aynı kapıdan okula girmesi yasaktı.
Okul alışverişi farklıydı
O zamanlarda çocuklar okula başladığı zaman kırtasiye malzemeleri alışverişi yapmak yaygındı fakat bu günümüzdekinden çok farklıydı. Kağıt ve mürekkep gibi çok kullanılan okul gereçleri pahalıydı ve bu nedenle çocuklar genellikle taş tahtada tebeşir kullanarak çalışıyordu. Sınıflarda genellikle bir kara tahta vardı. Karatahtalar 1840’larda üretilmeye başlandı. James Pillans adında bir İskoç öğretmen ise ilk karatahtayı icat eden isim olarak biliniyor.